• 3.08.2020
  • 4867 defa okundu

Doğu Türkistan! Kızıl Çin idaresi altında ezilen 42 milyon nüfusu olan Uygur Türkleri.. Yıllardır ezilen ve sömürülen Uygur Türkleri mahzun ve yalnız mücadelelerini sürdürüyor. Tarihi çok eski çağlara dayanan Sincan Uygur Bölgesi zengin yeraltı kaynaklarına ev sahipliği yapıyor. Aklınıza gelebilecek tüm yeraltı kaynaklarını barındıran Sincan Uygur Bölgesi son yıllarda şiddetin ve asimilasyonun dozunu artıran ÇHC ye karşı direnmekte ve artık tükenme noktasına gelmektedir.
 
Bir Uygur Türkü’nün konuşmasın da şu cümleye şahit oldum: ’Bizden daha horlanmış, daha ezilmiş bir hayvan görmedim’’. Bu cümle beni çok üzdü bir insana bu cümleyi sarf ettirecek neler yaşatıldı, başından neler geçti ki bu cümleyi kurdu. Aslında bizlerin hiç yaşamadığı ve görmediği şeyleri yaşıyorlar, her gün ölmekten daha beter bir yaşam sürüyorlar. Dünya’nın gözleri kapalı olanları gündelik hayatın bir parçası olarak algılamışlar, sıradan bir haber duymuş gibi tepkisiz ve soğukkanlı…
 
Öyle bir asimilasyon ve şiddet var ki insanlığın bittiği, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı bir asimilasyon var. Bunlardan biri ise Türk’ün örf ve adedini yerle bir eden asimilasyon programı Kardeş Aile projesi.  Bu proje de her Uygur Türk’ü ailesinin evinden bir erkek alınarak eğitim kampına gönderilmekte yerine ise Çinli bir erkek yerleştirilmektedir. Karşı çıkanlar ise terörist denilerek tutuklanmakta, işkence görmektedir. Bir diğer asimilasyon da ise sayıları 1 milyondan fazla olan genç Uygur Türk’ü kızları farklı bölgelerde sosyal güvenceden mahrum, iş vaadi ile zorla sürgün edilmekte, sürgün edildikleri yerlerde ise ya ağır şartlarda çalıştırılmakta ya da başka Çinli erkekle evlendirilmektedir.
 
Küçük Çocuklar ise ailelerinden koparılıp ÇHC’ nin değişik bölgelerinde yatılı okullara alınıp burada Çince’nin zorunlu, komünist ideoloji ile eğitilmekte, dil din ırk ve kültürleri unutturularak yetiştiriliyor ve ailelerine ise hiçbir zaman ulaşamıyorlar. Birde eğitim kampı adı altında görülen işkenceler. Uygur Türkleri burada zalimce ve vicdansızca ÇHC’nin ideolojik programına tabii tutuluyor. Ağır işkencelerden geçiriliyor ve denek olarak kullanılıyor. Uygur Türkleri Sokak ortasında alenen ve açık bir şekilde öldürülüyor, bunu yapan Çinliler ise neredeyse madalya ile ödüllendirilecek kadar övülüyor. Cezası ise yok!  Dinleri İslam’a ait olan bütün ibadet ve değerler de yasaklandı. İbadethaneler kapatılıyor ya da yıkılıyor. Oruç, namaz ve diğer tüm ibadetler yasaklandı. Tarihlerini unutturmak için tüm Türk tarihi kitapları toplatılarak yakıldı ve evlerinde tek tv kanalı olarak devlet televizyonu izlenmesi ve komünist ideolojiye maruz bırakılması için evlerine gizli kameralar yerleştirildi. Günümüze kadar Uygur Bölgesinde 1200’ den fazla dini-tarihi eserler yıkıldı, yakıldı, tahrip edildi ve çok amaçlı salon olarak kullanıma dönüştürüldü ve ibadet yasaklandı, tarihi değerleri hatırlatacak her eser ortadan kaldırıldı.
 
Giden gelmiyor, geriye dönen olmuyor. Saymakla bitmeyecek asimilasyon ve işkence ye maruz bırakılan Uygur Türkeri’ni ise gören olmuyor. Dünya gündemi Covid-19, batan ve çöken ekonomiler, Ortadoğu ve Ülkeler arası diplomatik gerilimlerden ibaret kalmış bir şekilde devam ederken ÇHC tüm kuvvetleriyle Uygur Bölgesini asimile etmeye devam ediyor.  Gözlerini kan bürümüş olan Kızıl Çin tıpkı kana susamış yarasalar gibi saldırmakta, Uygur bölgesinin tüm kaynaklarını sömürerek yok etmekte ve Uygur Türklerini yok etmeye kararlı bir şekilde ilerlemekte. Batısı Rusya Doğusu Çin olan Uygur Türkleri ortada kalmış bir şekilde asimilasyona ve işkencelere direnmekte ve seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar. Ama dünya sağır ve kör olmuşçasına görmemektedir, duymamaktadır. Yazımı noktalarken son söz olarak şunu söylemek istiyorum’’
 
GÖZLERİMDE ASYALI BİR ÖFKE SORMA NİÇİN,
BUNCA ZULMÜN HESABI ELBET BİRGÜN SORULUR KIZIL ÇİN’’.

HAMİ İŞLER

  • Kaynak: http://www.tokathaber60.com/yazar.asp?yaziID=5119&Baslik=yalniz-ve-paramparca-dogu-turkistan
  • Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,Covid-19,