• 8.12.2019
  • 3127 defa okundu

Anavatanları Sincan Uygur topraklarıydı şimdi Çin zulmünden dolayı esir diyarı büyük bir hapishane feryatların göğe yükseldiği topraklar oldu.

Uygur Türkleri karındaşlarımız Orhun ve Selege nehirleri arasında yaşadılar yerleşik hayata geçen ilk Türk devletidir. Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından 744 yılında devlet oldular. Bu gün Türk mimarisi kelimesini kullanıyorsak temeli Uygur Türkleri tarafından atılmıştır. 14 harfli Türk alfabesini kullananlar yine Uygurlu kardeşlerimiz kullanmışlardır.

Sincan Uygur bölgesinde kardeşlerimizin çığlığına dünya sessiz kalmazken Türkiye olarak sesimiz çıkmıyor.

Uluslararası Af Örgütü “Çin: Neredeler? Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki toplu gözaltılar hakkında cevap verme zamanı” başlıklı raporu Doğu Türkistan’daki baskı ve işkencenin geldiği boyutu çarpıcı örneklerle ortaya koydu. Rapor’da ”Sincan bölgesindeki Uygurlara, Kazaklara ve çoğunluğu Müslüman diğer etnik gruplara yönelik toplu gözaltı, izinsiz gözetim, siyasi telkin ve zorunlu kültürel asimilasyon politikalarına bir son verilmesi gerekmektedir” çağrısında bulunuldu.

Rapora göre Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesi’nin kabul edildiği Mart 2017’den bu yana, Sincan bölgesinde kamplara kapatılan ve çoğunluğu Müslüman olan etnik grupların sayısı hızla artıyor. Düzenlemeye göre “normal” olmayan sakal bırakmak, peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutmak, alkol almamak ya da İslam veya Uygur kültürüyle ilgili kitaplar veya yazılar bulundurmak da dâhil olmak üzere, dini veya kültürel aidiyetin açık veya hatta özel alanda sergilenmesi “aşırılık” olarak değerlendiriliyor.

UAÖ Doğu Asya Direktörü Nicholas Bequelin konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Kitlesel gözaltı kampları, beyin yıkama, işkence ve cezalandırma mekânlarıdır. Yurt dışında yaşayan ailenizle mesajlaşmak gibi son derece basit bir eylemin bile gözaltına alınmanıza yol açması, Çin yetkililerinin yaptıklarının ne kadar saçma, haksız ve tamamıyla keyfi olduğunun altını çiziyor” dedi.

ABD’nin New York Times gazetesi, Çin yönetiminin Uygur Türklerine yönelik “Çin, Batı’dan aldığı yardımla DNA’yı kullanarak yüz tanımlıyor” başlığını kullandığı haberde, Çin’in usulsüz bir şekilde verileri topladığını yazdı.

Avrupa ülkeleri ve ABD’nin gündeme getirdiği bizlerin ise görmezden geldiği söz konusu zulüm kamplarında son olarak 6 ayda 150 Uygur Türkünün hayatını kaybettiği iddia ediliyor.

2019 Temmuz ayında Çin Devlet Konseyi tarafından hazırlanan “Sincan’ı İlgilendiren Tarihi Konular” başlıklı raporda Uygurların, Türklerin soyundan olmadığı ve İslamiyet’i din savaşları ve yönetici sınıfın zorlamasıyla kabul ettiği iddiasına yer verdi. Uygurların, tarihte Türklerin baskılarına maruz kaldığı ifade edilen raporda, bölgede yaşayan Türklerin “köleleştirme” tutumlarına karşı direnmek için farklı etnik gruplarla birleştiği öne sürüldü. Raporda, Uygurlara “Türk” denilmesinin gizli niyetleri olan bazı Pan-Türkist kişilerin ürünü olduğu, Müslüman denilmesinde ise Pan-İslamist bir amaç bulunduğu iddia edildi. 

Devlet Konseyinin raporunda ayrıca Çin’de Türk dili konuşan Uygurların yanı sıra Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, Salarlar olduğuna dikkat çekilirken, bu etnik grupların da kendi tarih ve kültürü bulunduğu ve Türk kökenli addedilemeyeceği ileri sürüldü.

Doğu Türkistan’la ilgili kısa bilgileri paylaşmaya çalıştım, Sincan bölgesinde yaşanan dramı dünyaya anlatım diyeceğim ama biz kardeşleri olarak yaşananlardan haberimiz yok. Çin uluslar arası mecrada kendini savunmaya geçti Türk halkı kardeşlerinin neler yaşadığından haberi yok.

5 Temmuz 2009 yılında tüm dünya Urumçi katliamına kayıtsız kalmazken biz yine evlendirme programlarını reyting sıralamasında birinci sıraya koyduk. Hiç olmazsa bu sefer kardeşlerimizin feryadını duyalım.

Atilla SAĞIM

  • Kaynak: http://www.tele16.com/uygur-turklerinin-cigligini-duyun-makale,686.html
  • Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,