• 24.11.2023
  • 1239189 defa okundu

(Geçen yıl 24 kasım günü meydana gelen Urumçi Yangın faciası Yıldönümü)

24 Kasım yangın faciasının üzerinden bir yıl geçti. Belki dünya unuttu ama biz unutmadık. Çünkü Uygurlar o gün insanlık tarihinde hiçbir milletin yaşamadığı bir trajedi yaşadı.

Urumçi’de Uygurların yaşadığı 18 katlı binada çıkan yangında 44 kişi yaşamını yitirdi.

Bu 44 kişinin çoğunluğunu anneler ve çocukları oluşturuyordu. O gün çıkan yangın faciasında anneler ve çocukların çığlıkları tüm Urumçi şehrini kapladı, internet aracılığıyla dünyaya ulaştı, ama kimsenin elinden birşey gelmedi. Çünkü bu Çin’in Kovid-19’un yayılmasını sıfıra indirmek için kuşatma altına aldığı dönemdi. Bina ve evlerin kapıları dışardan kilitlenmişti. Üstelik bu yananların bir kısmının ebeveynleri ve bir kısmının da eşleri ceza kampı ve hapishanelerde olduğu için kapıları kırarak dışarıya çıkmaya fiziksel güçleri yetmemişti.

Komşu binadakiler ve halk yanmakta olanların azaplı yakarışlarına şahit oldu yürekleri parçalandı fakat kurtarmak için her hangi bir adım atamadı çünkü onlarda evlerinde kilitliydi. Çin’in itfaiye aracı bina çevresinin ağaç ve demir bariyerlerle kapatılması sebebiyle binaya yanaşamadı.

İtfaiye hortumu binanın yüksek olması sebebiyle yetişmediğinde yangına müdahale edilemedi. Çin’in askeri ve emniyet güçleri <<terör>> olaylarında gösterdiği ivediliği yangın faciasında bu çaresizleri kurtarmak için göstermedi, doğrusu göstermek istemedi.

Çin medyası, 3 saat boyunca yangını söndüremeyen itfaiye ekibinin “görevini başarıyla yerine getirdiğini” haber yaptı. ancak trajedide ölenlerin kimliklerini ve gerçek sayılarını gizli tuttu. Bu güne kadar biz vefat edenlerden Kambernisa (48) ve Shahida (13), Abdurahman (9) ve Nahdia (5) adlı üç çocuğunun isimlerini biliyoruz.

Bunu da kambernisanın Türkiye de yaşamakta olan oğlu Muhammed ve kızı Şarapet den öğreniyoruz bu iki kişinin beyanına göre babaları Mehmet Ali Metniyaz ve ağabeyi İlyas Mehmet Ali, 2017 yılındaki büyük gözaltında hapse atılmıştı 5 yaşındaki kardeşi Nehdiye babası hapse atıldıktan sonar dünyaya gelmiş ve babasını görme arzusu ile gün sayarken yangın faciasından yaşamını yitirdi.

Uygur aktivistlerin aşağıdaki şu soruları hala yanıtsız:

Vefat edenlerin cenazeleri din ve geleneklere göre mi gömüldü?

Daha da önemlisi, cezaevinde ve hapishane ‘de bulunan aile üyelerine bilgi verildi mi? nasıl bilgi verildi ölüm törenine dahil oldular mı, ailelere tazminat veya yardım verildi mi?

Evet, 24 Kasım’da 3 saat süren yangında 44 kişi yanarak ve boğularak hayatını kaybetti. Anneler çocuklarını bağrına basmış halde, sabi çocuklar kendilerini duvardan duvara atmış halde.

Dünya bu sahneyi unutmuş olabilir ama biz unutmayacağız. unutamayız

Onlar ceza kamplarından ibaret büyük trajedinin zulmüne uğrayan halkımızın aciz bir parçasıydı.

Bu facia olma dan’ da onlar ayrıldıkları aileleri, anne babaları ve eşlerinin hasretiyle yanmaktaydı.

Biz bunun hesabını Çin den sormak için aciz kaldık inanıyoruz ki ! tarih bir gün mutlaka soracaktır.

Şunu’da unutmuyoruz, bu acılı günümüzde Türkiye hükumeti halkımızdan basın açıklaması aracılığıyla taziyede bulundu. AB Çin’i facia hakkında açıklama yapmaya, ihmali olanlardan hesap sorulmasını talep etti.

Fakat ihmali olanlar soruşturulmadı.

Çin, bu çağrılara kulak vermek şur da dursun, yangın faciası hakkında haberleri we chat sosyal medya platformunda paylaştığı için Kamile Wayit’i 3 yıl hapse mahkum etti.

Biz bu acılı anma gününde dünya kamuoyunun önüne bir gerçeği koyuyoruz: Cinayetin sorgulanması katile emanet edilirse, alanı adaletin ışığı değil, düşmanlığın tohumları kaplayacaktır.

24 Kasım’daki Urumçi yangın faciası, Uygur katliamının tipik bir sahnesi ve aynasıdır. Kendisini insanlığın bir parçası olarak gören her birey ve kurumu bu sahneyi hatırlamaya ve hak ettiği dersleri almaya ve unutmamaya çağırıyoruz.

Rebiya Kadeer ,

Doğu Türkistanlıların manevi annesi

  • Kaynak: Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel MRK-KAYSERİ
  • Etiketler: Doğu Türkistan.Çin,Uygur,Urumçi
  • 24.11.2023
  • 1239189 defa okundu

(Geçen yıl 24 kasım günü meydana gelen Urumçi Yangın faciası Yıldönümü)

24 Kasım yangın faciasının üzerinden bir yıl geçti. Belki dünya unuttu ama biz unutmadık. Çünkü Uygurlar o gün insanlık tarihinde hiçbir milletin yaşamadığı bir trajedi yaşadı.

Urumçi’de Uygurların yaşadığı 18 katlı binada çıkan yangında 44 kişi yaşamını yitirdi.

Bu 44 kişinin çoğunluğunu anneler ve çocukları oluşturuyordu. O gün çıkan yangın faciasında anneler ve çocukların çığlıkları tüm Urumçi şehrini kapladı, internet aracılığıyla dünyaya ulaştı, ama kimsenin elinden birşey gelmedi. Çünkü bu Çin’in Kovid-19’un yayılmasını sıfıra indirmek için kuşatma altına aldığı dönemdi. Bina ve evlerin kapıları dışardan kilitlenmişti. Üstelik bu yananların bir kısmının ebeveynleri ve bir kısmının da eşleri ceza kampı ve hapishanelerde olduğu için kapıları kırarak dışarıya çıkmaya fiziksel güçleri yetmemişti.

Komşu binadakiler ve halk yanmakta olanların azaplı yakarışlarına şahit oldu yürekleri parçalandı fakat kurtarmak için her hangi bir adım atamadı çünkü onlarda evlerinde kilitliydi. Çin’in itfaiye aracı bina çevresinin ağaç ve demir bariyerlerle kapatılması sebebiyle binaya yanaşamadı.

İtfaiye hortumu binanın yüksek olması sebebiyle yetişmediğinde yangına müdahale edilemedi. Çin’in askeri ve emniyet güçleri <<terör>> olaylarında gösterdiği ivediliği yangın faciasında bu çaresizleri kurtarmak için göstermedi, doğrusu göstermek istemedi.

Çin medyası, 3 saat boyunca yangını söndüremeyen itfaiye ekibinin “görevini başarıyla yerine getirdiğini” haber yaptı. ancak trajedide ölenlerin kimliklerini ve gerçek sayılarını gizli tuttu. Bu güne kadar biz vefat edenlerden Kambernisa (48) ve Shahida (13), Abdurahman (9) ve Nahdia (5) adlı üç çocuğunun isimlerini biliyoruz.

Bunu da kambernisanın Türkiye de yaşamakta olan oğlu Muhammed ve kızı Şarapet den öğreniyoruz bu iki kişinin beyanına göre babaları Mehmet Ali Metniyaz ve ağabeyi İlyas Mehmet Ali, 2017 yılındaki büyük gözaltında hapse atılmıştı 5 yaşındaki kardeşi Nehdiye babası hapse atıldıktan sonar dünyaya gelmiş ve babasını görme arzusu ile gün sayarken yangın faciasından yaşamını yitirdi.

Uygur aktivistlerin aşağıdaki şu soruları hala yanıtsız:

Vefat edenlerin cenazeleri din ve geleneklere göre mi gömüldü?

Daha da önemlisi, cezaevinde ve hapishane ‘de bulunan aile üyelerine bilgi verildi mi? nasıl bilgi verildi ölüm törenine dahil oldular mı, ailelere tazminat veya yardım verildi mi?

Evet, 24 Kasım’da 3 saat süren yangında 44 kişi yanarak ve boğularak hayatını kaybetti. Anneler çocuklarını bağrına basmış halde, sabi çocuklar kendilerini duvardan duvara atmış halde.

Dünya bu sahneyi unutmuş olabilir ama biz unutmayacağız. unutamayız

Onlar ceza kamplarından ibaret büyük trajedinin zulmüne uğrayan halkımızın aciz bir parçasıydı.

Bu facia olma dan’ da onlar ayrıldıkları aileleri, anne babaları ve eşlerinin hasretiyle yanmaktaydı.

Biz bunun hesabını Çin den sormak için aciz kaldık inanıyoruz ki ! tarih bir gün mutlaka soracaktır.

Şunu’da unutmuyoruz, bu acılı günümüzde Türkiye hükumeti halkımızdan basın açıklaması aracılığıyla taziyede bulundu. AB Çin’i facia hakkında açıklama yapmaya, ihmali olanlardan hesap sorulmasını talep etti.

Fakat ihmali olanlar soruşturulmadı.

Çin, bu çağrılara kulak vermek şur da dursun, yangın faciası hakkında haberleri we chat sosyal medya platformunda paylaştığı için Kamile Wayit’i 3 yıl hapse mahkum etti.

Biz bu acılı anma gününde dünya kamuoyunun önüne bir gerçeği koyuyoruz: Cinayetin sorgulanması katile emanet edilirse, alanı adaletin ışığı değil, düşmanlığın tohumları kaplayacaktır.

24 Kasım’daki Urumçi yangın faciası, Uygur katliamının tipik bir sahnesi ve aynasıdır. Kendisini insanlığın bir parçası olarak gören her birey ve kurumu bu sahneyi hatırlamaya ve hak ettiği dersleri almaya ve unutmamaya çağırıyoruz.

Rebiya Kadeer ,

Doğu Türkistanlıların manevi annesi

  • Kaynak: Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel MRK-KAYSERİ
  • Etiketler: Doğu Türkistan.Çin,Uygur,Urumçi