TÜRKİYE İLE SESİMİZ DUYULDU
TÜRKİYE İLE SESİMİZ DUYULDU
- 28.11.2009
- 479 defa okundu
Dünya?da belki de en çok şiddete maruz kalan ve 6 yıl boyunca cezaevinde zor şartlarda yaşadıktan sonra sürgüne gitmek zorunda bırakılan Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir, Roma?da Dünya Şiddet Gören Kadınlar Günü?nde Hürriyet?in sorularını yanıtladı
?Uygurların Anası? olarak tanınan 11 çocuk annesi Kadir, İtalya?ya Radikal Parti?nin davetlisi olarak geldi ve ?Ejderha Savaşçısı? kitabını tanıttı. Geçtiğimiz 5 Temmuz?da Uygur Özerk bölgesinin başkenti Sincan?da yaşanan şiddet olaylarından sorumlu tutulan ve Çin yönetimince terörist ilan edilen Kadir, G8?ler zirvesi sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan?ın Sincan?daki olaylara atfen yaptığı ?Adeta soykırım? yorumunun İslam Dünyası ve Batı?nın dikkatini çektiğini söyledi. Böylece, olası daha büyük katliamların bir nebze engellendiğini belirten Kadir, soruları şöyle yanıtladı: İşkence var
– O dönemlerde Ankara ile bazı polemikler yaşandı.
Sanırım bu iletişim noksanlığından oldu. O dönem Türkiye sayesinde sesimizi duyurabildik. Hiçbir sorun yaşanmadığı gibi Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığı?nın girişimleri olumlu etki yaptı.
– Çilekeş bir annesiniz. 11 çocuğunuz var. Çoğu hapsi gördü ve çoğu hâlâ cezaevinde.
Ve neden tutuklu olduklarını veya mahkumiyetlerini bilmiyoruz. Dahası 5 torunum da hep göz altında oldular. Ben 6 yıl hapis yattım. Eşim ise tam 9 yıl. Ama hayat sürüyor. Biz 1949?dan beri Uygur Özerk Bölgesi?nin özgürlüğü için mücadele ediyoruz ve edeceğiz. Bakın Çin?de Komünist rejim Sincan olaylarını benim çıkarttığımı söylüyor, iddia ediyor ve Dünya?ya böyle yansıtıp beni terörist ilan ediyor. Oysa ben barış için kendileriyle masaya oturmak istiyorum.
– Şimdi durum nedir?Rejim, 5 Temmuz olaylarında tutuklanan ve başkaldırı olarak gördüğü protestolar sırasında suçlu bulunan 8 Uygur?u idam etti. Gerisinin gelmesinden endişeleniyoruz. Bunun için Brüksel?de Avrupa Parlamentosu?nda konuştum. Miting düzenledik. Önce planlanmış provokasyon ile üzerimize geliyor, sonra kurbanlarını seçiyor ve alıp götürüyorlar. Aldığımız bilgilere göre çoğu işkence altında ölüyor. Bunların arasında kadınlar ve çocuklar da var.
Miting yapacağız
– Sizin Türkiye ile bir vize sorununuz vardı.
Yok, yok… Vize alındı. Ben Mart ayında Kadınlar Günü?nde (8 Mart) Ankara?ya gideceğim. Gül ve Erdoğan?a gösterdikleri dayanışmadan dolayı kendilerine teşekkür edeceğim. Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa?da mitingler düzenleyeceğiz. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Doğu Türkistan gibi, Çin de birçok etnik grup aynı durumda. 1949?dan beri her şey daha kötüye gidiyor.
– Ya 5 Temmuz?da yaşananlar?
Tamamen rejimin bilinçli bir planıydı. Provokasyonu Komünist rejim başlattı. Bizi Han Çinlileri ile karşı karşıya getirdi. Sonra gece olunca tüm iletişimi telefon, internet, televizyon, elektriği kestiler ve tanklarla masum insanların üzerine gittiler. Verilere göre 18 bin kişi topluca tutuklandı. Çoğundan hâlâ bir haber yok. İşkence altında ölenler de var ve suçu benim üzerime attılar. Bakın Pekin Olimpiyatları süresince, yine olay çıkartırlar bahanesiyle aralarında Uygurların da bulunduğu azınlıkları toplamışlardı. Yine çoğundan bir daha haber alınamadı. Ben suçsuz olan insanların bırakılmasını istiyorum. Aralarında çocuklarım Alim ve Ablikim de bulunuyor.
Masaya otururum
– Erdoğan?ın yansıttığı gibi adeta bir soykırım yaşanıyor mu bölgede?
Bakın bizlere terörist, bölücü ve aşırılık yanlısı damgasını vuruyor Çin yönetimi. 11 Eylül?ü koz olarak kullanarak, İslamı terörün beşiği, Müslüman olan herkesi düşman gibi görüyorlar. Biz de bundan nasibimizi fazlasıyla alıyoruz.
– Beklentiniz ne?
Dünyayı dolaşıyorum. Çileli durumumuzu anlatıyorum. Arkamızda Uluslararası Af Örgütü var, BM var, İslam Konferansı var. Artık Avrupa Parlamentosu da arkamızda. Demokrasi ve özgürlük için sonuna dek mücadele edeceğiz. Burada Türkiye?nin de davamızda büyük etkisi ve katkısı olacağını biliyorum. Tekrar ediyorum, gerekirse Çin rejimi ile masaya otururum.
Reha ERUS / ROMA
- Kaynak:
- Etiketler:
- 28.11.2009
- 1615 defa okundu
Dünya?da belki de en çok şiddete maruz kalan ve 6 yıl boyunca cezaevinde zor şartlarda yaşadıktan sonra sürgüne gitmek zorunda bırakılan Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir, Roma?da Dünya Şiddet Gören Kadınlar Günü?nde Hürriyet?in sorularını yanıtladı
?Uygurların Anası? olarak tanınan 11 çocuk annesi Kadir, İtalya?ya Radikal Parti?nin davetlisi olarak geldi ve ?Ejderha Savaşçısı? kitabını tanıttı. Geçtiğimiz 5 Temmuz?da Uygur Özerk bölgesinin başkenti Sincan?da yaşanan şiddet olaylarından sorumlu tutulan ve Çin yönetimince terörist ilan edilen Kadir, G8?ler zirvesi sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan?ın Sincan?daki olaylara atfen yaptığı ?Adeta soykırım? yorumunun İslam Dünyası ve Batı?nın dikkatini çektiğini söyledi. Böylece, olası daha büyük katliamların bir nebze engellendiğini belirten Kadir, soruları şöyle yanıtladı: İşkence var
– O dönemlerde Ankara ile bazı polemikler yaşandı.
Sanırım bu iletişim noksanlığından oldu. O dönem Türkiye sayesinde sesimizi duyurabildik. Hiçbir sorun yaşanmadığı gibi Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığı?nın girişimleri olumlu etki yaptı.
– Çilekeş bir annesiniz. 11 çocuğunuz var. Çoğu hapsi gördü ve çoğu hâlâ cezaevinde.
Ve neden tutuklu olduklarını veya mahkumiyetlerini bilmiyoruz. Dahası 5 torunum da hep göz altında oldular. Ben 6 yıl hapis yattım. Eşim ise tam 9 yıl. Ama hayat sürüyor. Biz 1949?dan beri Uygur Özerk Bölgesi?nin özgürlüğü için mücadele ediyoruz ve edeceğiz. Bakın Çin?de Komünist rejim Sincan olaylarını benim çıkarttığımı söylüyor, iddia ediyor ve Dünya?ya böyle yansıtıp beni terörist ilan ediyor. Oysa ben barış için kendileriyle masaya oturmak istiyorum.
– Şimdi durum nedir?Rejim, 5 Temmuz olaylarında tutuklanan ve başkaldırı olarak gördüğü protestolar sırasında suçlu bulunan 8 Uygur?u idam etti. Gerisinin gelmesinden endişeleniyoruz. Bunun için Brüksel?de Avrupa Parlamentosu?nda konuştum. Miting düzenledik. Önce planlanmış provokasyon ile üzerimize geliyor, sonra kurbanlarını seçiyor ve alıp götürüyorlar. Aldığımız bilgilere göre çoğu işkence altında ölüyor. Bunların arasında kadınlar ve çocuklar da var.
Miting yapacağız
– Sizin Türkiye ile bir vize sorununuz vardı.
Yok, yok… Vize alındı. Ben Mart ayında Kadınlar Günü?nde (8 Mart) Ankara?ya gideceğim. Gül ve Erdoğan?a gösterdikleri dayanışmadan dolayı kendilerine teşekkür edeceğim. Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa?da mitingler düzenleyeceğiz. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Doğu Türkistan gibi, Çin de birçok etnik grup aynı durumda. 1949?dan beri her şey daha kötüye gidiyor.
– Ya 5 Temmuz?da yaşananlar?
Tamamen rejimin bilinçli bir planıydı. Provokasyonu Komünist rejim başlattı. Bizi Han Çinlileri ile karşı karşıya getirdi. Sonra gece olunca tüm iletişimi telefon, internet, televizyon, elektriği kestiler ve tanklarla masum insanların üzerine gittiler. Verilere göre 18 bin kişi topluca tutuklandı. Çoğundan hâlâ bir haber yok. İşkence altında ölenler de var ve suçu benim üzerime attılar. Bakın Pekin Olimpiyatları süresince, yine olay çıkartırlar bahanesiyle aralarında Uygurların da bulunduğu azınlıkları toplamışlardı. Yine çoğundan bir daha haber alınamadı. Ben suçsuz olan insanların bırakılmasını istiyorum. Aralarında çocuklarım Alim ve Ablikim de bulunuyor.
Masaya otururum
– Erdoğan?ın yansıttığı gibi adeta bir soykırım yaşanıyor mu bölgede?
Bakın bizlere terörist, bölücü ve aşırılık yanlısı damgasını vuruyor Çin yönetimi. 11 Eylül?ü koz olarak kullanarak, İslamı terörün beşiği, Müslüman olan herkesi düşman gibi görüyorlar. Biz de bundan nasibimizi fazlasıyla alıyoruz.
– Beklentiniz ne?
Dünyayı dolaşıyorum. Çileli durumumuzu anlatıyorum. Arkamızda Uluslararası Af Örgütü var, BM var, İslam Konferansı var. Artık Avrupa Parlamentosu da arkamızda. Demokrasi ve özgürlük için sonuna dek mücadele edeceğiz. Burada Türkiye?nin de davamızda büyük etkisi ve katkısı olacağını biliyorum. Tekrar ediyorum, gerekirse Çin rejimi ile masaya otururum.
Reha ERUS / ROMA
- Kaynak:
- Etiketler: