TÜRKİYE-ÇİN STRATEJİK ORTAKLIĞI VE DOĞU TÜRKİSTAN
TÜRKİYE-ÇİN STRATEJİK ORTAKLIĞI VE DOĞU TÜRKİSTAN
- 10.10.2018
- 2380 defa okundu
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında 1971’de başlayan diplomatik ilişkiler iki ülkenin de dışa açılmaya başladığı 1980’lerden itibaren hareketlilik kazanarak; ekonomik ve siyasi olarak müspet manada artarak süregelmiştir. Fakat Çin’in Doğu Türkistan bölgesine yönelik olumsuz politikaları nedeniyle iki ülke arasında zaman zaman sıkıntılar yaşanmıştır.
1997 sonlarından itibaren başlayan ve 2009 ortalarına kadar artarak devam eden olaylar ve Türk nüfusuna karşı dayanılmaz hale gelen şiddet uygulamaları nedeniyle kopma noktasına gelen ilişkiler, karşılıklı üst düzey diplomatik ziyaretlerle tekrar eski haline gelebilmiştir. Fakat ilişkiler her ne kadar düzelse de “soydaşımız, kandaşımız ve kardeşimiz” Doğu Türkistan Uygur Türkleri’ne karşı Çin’in zalimane politikaları durmamıştır.
İki ülke ilişkileri 2010 yılında “Stratejik İşbirliği” seviyesine yükseltilmiş ve karşılıklı istişare mekanizmaları tesis edilmiştir. Bu mekanizmalardan birisi olan Başbakan Yardımcıları ve Dışişleri Bakanları koordinasyonunun[1] da etkileriyle hızla gelişme kat ederek devam eden ilişkiler günümüze kadar artarak süregelmiştir. Benzer oluşumlar sayesinde yalnızca ikili ilişkilerin ele alınmadığı, uluslararası gündemlerin de karşılıklı olarak değerlendirildiği yapılan çalışmalardan anlaşılmaktadır.
Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’ne tam üyelik sinyalleri vermesi ve 21. yüzyılın en önemli projelerinden birisi olan Çin’in “İpek Yolu Projesi” kapsamında Türkiye’nin de yer alıyor olmasının olumlu seyreden iki ülke ilişkilerinin bir sonucu olduğu muhakkaktır. Çin’den İngiltere’ye uzanan İpek Yolu Projesi’nde Jeostratejik konumu gereği aktif olarak çalışmalara dahil olan Türkiye; stratejik önemini sağlamlaştırarak ŞİÖ Enerji Kulübü’nün 2017 Dönem Başkanı olmuştur[2].Türkiye’nin Çin ile yakın işbirliği halen; BM, G20, CICA, AIIB, APSCO gibi birçok uluslararası platformlarda da sürdürmektedir. Ayrıca zaman zaman Suriye olaylarının çözüme kavuşması için ikili ve çok taraflı organizasyonlarla bir araya gelinerek çözüm arayışlarına gidilmelidir.
Kalkınma politikalarını İpek Yolu Projesi ile entegre eden Türkiye[3]., Asya-Avrupa hattını birleştirecek olan bir projede yer almak suretiyle; Çin’in doğrudan yatırımlar yaptığı bir ülke haline gelerek, orta ve uzun vadede ekonomik gelişmelerden olumlu kazançlar sağlayabilecek hamlelere dahil olabildiği görülmektedir.
Son yılların sürekli büyüyen ekonomisi ile Çin önemli bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Gücünün farkında ve bilincinde olan Çin, iddialı söylemlerden kaçınarak barışçıl dış politika sürdürmeye özenle dikkat etmektedir.
Fakat geniş ülke toprakları, üretken nüfusu, doğal kaynakları, nükleer silah kapasitesi, Birleşmiş Milletler Konseyi’ndeki veto yetkisi ile uluslararası bir aktör haline gelen Çin[4] ile Türkiye’nin stratejik işbirliği seviyesinde ilişki içerisinde olması önemlidir. Çünkü 2011’den bu yana süregelen ve içinden çıkılmaz hale dönen Suriye olaylarının ülke güvenliği halini almış durumu karşısında Türkiye, yanında yer alacak müttefiklere ihtiyacı vardır.
Fakat Türkiye-Çin ilişkilerinin yumuşak karnı Doğu Türkistan nedeniyle zaman zaman sıkıntılı süreçler yaşanabilmektedir. Çünkü yeraltı kaynaklarının zenginliği başta olmak üzere, Çin ekonomisi için çok önemli bir yer teşkil eden Doğu Türkistan coğrafyasında Türk nüfusunun artmaması, hatta azalması için her geçen gün dayanılmaz bir hal alan insanlık dışı sistematik uygulamaları[5] bilinmektedir.
Bu konuda Türkiye’nin diplomatik açıklamaları ve Türk kamuoyunun sert tepkileri Çin tarafından hoş karşılanmamakta, iç işlerine müdahale gibi algılanmaktadır.
Türkiye açısından bir diğer olumsuz etken de karşılıklı ikili ticaretin zamanla Türkiye aleyhine olarak tek taraflı ticari ilişki haline dönüşerek, Türkiye aleyhine ticari açık verilmesine sebep olduğu da zaman zaman basında yer almaktadır.
Sonuç olarak;
Dayanılmaz bir hale gelmiş olan Doğu Türkistan sorunu nedeniyle sekteye uğrama riski taşıyan Türkiye-Çin ilişkilerinin sürdürülebilir ve bir taraftan da sorunun çözüme kavuşabilmesi için Türkiye diplomatik hamleler süreklilik arz etmelidir. Olaylara çözüm odaklı yaklaşılarak, ilişkileri koparmadan başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere uluslararası kamuoyu oluşturulmalıdır. Çin’in Doğu Türkistan coğrafyasında, ekonomik kaygıları nedeniyle uygulamakta olduğu insanlık dışı faaliyetlerin önüne geçilebilmesinin yolları aranmalıdır. Zira Çin’in Batı’ya açılım politikalarında Türkiye’ye hararetle ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye’nin güney sınırlarında devam eden Suriye olaylarında Çin; Rusya ve İran ile birlikte Esad rejiminden yana tavır almıştır. Bu durum karşısında Çin ile görüş farklılığı yaşayan Türkiye, gelinen süreçte sorunun çözümüne yönelik girişimlerde Rusya, İran ve Çin ile aktif politikalar üretmenin gayreti içerisinde olur duruma gelmişlerdir.
Türkiye’nin Doğu Türkistan politikalarında Çin ile karşı karşıya gelmesi halinde Türkiye’nin; Suriye olayları, Kıbrıs, Ege sorunları ve PKK terör örgütü ile mücadelelerinde uluslararası kamuoyunda önemli bir stratejik işbirliği ortağını kaybetmesi anlamına geleceği dikkatle hatırda tutulmalıdır. Ayrıca Türkiye’nin Asya Pasifik bölgesi ilişkilerinde bu coğrafyanın önemli bir aktörü olan Çin’e ihtiyacı olacaktır.
Hali hazırda çok kutuplu dünya sistemi içerisinde ilişki yürütmeye çalışan Türkiye ile Çin’in, bu ilişkilerini gelecekte stratejik ortaklık boyutuna getirebilmeleri için denge politikalarını dikkatle sürdürmeye ihtiyaçları vardır. Bu bağlamda iki ülkenin de ilişkileri geliştirme ve pekiştirme hedefleri olmalıdır. Bu hedef doğrultusunda her iki aktör de fırsatları ve girişimleri iyi değerlendirmelidir.
Stratejik ortaklık kurulacak diye Türkiye karar alıcı mekanizmaları Doğu Türkistan’da yaşananları görmezden gelmemelidir. Çin de Batı’ya açılabilmenin ana kapısı olan Türkiye’yi kaybetme riskini göze alamayacaktır. Dolayısı ile karar alıcı mekanizmalar iki ülke ilişkilerini planlarken bu hususları mutlaka göz önünde tutmalıdır.
İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi.
[1] “Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti Siyasi İlişkileri”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. http://www.mfa.gov.tr/turkiye-cin-halk-cumhuriyeti-siyasi-iliskileri.tr.mfa
[2] Özlem Zerrin KEYVAN; “Türkiye Çin İlişkilerinde Yeni Dönem”, ANKASAM; 08.03.2017.
[3] Özlem Zerrin KEYVAN; “Türkiye Çin İlişkilerinde Yeni Dönem”
[4] Emine AKÇADAĞ ALAGÖZ; “Yükselen Güç Çin’in Dünden Bugüne Dış Politika Analizi”, BİLGESAM, 17.03.2010.
[5] İsmail CİNGÖZ; “Çin’in Doğu Türkistan Politikası”, Ticari Hayat Gazetesi, 09.05.2018.
- Kaynak: http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/TURKIYE-CIN-STRATEJIK-ORTAKLIGI-VE-DOGU-TURKISTAN/1699
- Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,PKK ,Kıbrıs, Rusya, İran,BM, G20, CICA, AIIB, APSCO