EZELÎ VE EBEDÎ HASMIMIZ ÇİN DEVLETİ, MÜSLÜMAN KANI İÇMEYE DOYMUYOR!
EZELÎ VE EBEDÎ HASMIMIZ ÇİN DEVLETİ, MÜSLÜMAN KANI İÇMEYE DOYMUYOR!
- 7.10.2020
- 7246 defa okundu
Ezelî ve ebedî hasmımız olan Çin Devletinin 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan’da zulümler artarak devam ediyor. Uygur Türklerinin son senelerdeki toplama kamplarından cihana ulaşan çığlıkları, kampların duvarlarını aşıp uluslararası camiayı harekete geçirmeye yetmiyor.
Bu çığlıklara rağmen Çin’in faşistçe uygulamaları devam ederek büyüyor. Bunu en bariz şekilde toplama kamplarının çoğalmasından ve Birleşmiş Milletler’e (BM) göre 1 milyon civarında, bağımsız uluslararası gözlemcilere göre ise 3 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü’nün Çin’in “Eğitim Merkezi” olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutulmasında görebiliyoruz. Çin’de, son 3 yılda “Mesleki Eğitim Merkezi” adı altında, bölgede yaşayan insanları yargı kararı olmadan alıkoyduğu, 300’den fazla yeni eğitim kampı ve gözaltı merkezi kurulduğu bilinmektedir.
Çin’in muhtelif yerlerinde, özellikle Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan bölgesinde, gerçekleşen saldırıların ardından bu eylemlerden Uygur Türklerini sorumlu tutan Çin Devleti, 2014 yılından itibaren “Teröre Karşı Halk Mücadelesi” adı altında yeni bir süreç başlattı. Ancak bu kısıtlamalar 2009 yılından itibaren çeşitli bahaneler ile zaten başlamıştı. Erkeklerin sakal ve bıyık bırakması, kadınların ise başörtüsü takması ve uzun kıyafet giymesi kısıtlanırken; halkın düğünlerde alkol kullanmaya zorlanması, camilere girişlerde yaş kısıtlamasının uygulanması da bu insan hakları ihlallerinden birkaçı idi.
Bunu yetersiz gören Çin Komünist Partisi (ÇKP) 2017’den itibaren başörtüsü takmak, Kur’an-ı Kerim bulundurmak, yurtdışındaki insanlara telefon etmek ve onlarla temasta bulunmak gibi mesnetsiz suçlamalarla toplama kamplarına suçsuz yüz binlerce insanı doldurmaya başladı. Müslüman Uygur Türklerini kamplarda topladığı yönündeki suçlamaları reddeden Pekin yönetimi, Doğu Türkistan genelinde inşa edilen söz konusu yapıları, dünyaya “Eğitim Merkezi”, “Rehabilitasyon Merkezi” ya da “Mesleki Eğitim Merkezi” olarak lanse ediyor. Bunun diğer devletlerce makbul görmesi için, bunu zulümlerini altın fanusta sunan kişiler ve PR kurumları ile organize etmektedir.
Ülke içinde de Komünist Parti’nin organize ettiği kişiler, halkın arasına giriyor, istihbarat topluyor ve şüpheli gördükleri kişileri güvenlik görevlilerine bildiriyor ve sonra da evinden alıp götürüyorlar. Geçmişte çeşitli kamu binası olarak hizmet veren binalar zamanla küçük kamplara dönüştürülüyor.
Eskiden Çin vatandaşı olup sonradan başka ülkenin vatandaşlığına geçen Uygur Türklerinin varlığı bilinmektedir. Sadece onların toplama kamplarından kurtulup yurtdışına çıkabildiklerini biliyoruz. Onların kendi dillerinden şu ifadeleri duymaktayız: “Allah’a inanmadığım ve dini reddettiğimi belirten belge imzalatıldı.” “Camilere giriş çıkışlarda kameralar mevcut. Eğer genç bir Uygur Türkü gelirse hemen evine gidip, alınıyor.”
Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi Çin’i, Doğu Türkistan’ı hiçbir insan hakkının bulunmadığı kitlesel toplama kampına dönüştürmekle suçluyor. Doğu Türkistan’da bulunan ve sadece Müslüman olduğu için zulüm gören kardeşlerimiz için kılını kıpırdatmayan tüzel ve gerçek kişilerin Efendimizin (sav) “Mü’minler ancak kardeştirler” ifadesine ne kadar ittiba edip etmediğine kalplerimiz karar verebilir diye düşünüyorum.
Bizler derdi olan ve basiret ve feraset kuşanarak derdini konuşmaktan korkmayan Müslüman Talebeler olarak Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin ve yeryüzünde zulüm gören/görmeyen tüm Müslümanların her imkânımızla her zaman yanında duracağız.
Ve bizler her gün “Ya Müntakim, bizi intikamına memur et!” diyerek fiilî ve kavlî dualarımızı etmeye, sonucu her ne olursa olsun aldırış etmeden, devam edeceğiz.
Muhammetnur Korkmaz
MTP Basın ve Neşriyat Birim Başkanı
- Kaynak: https://www.mustakiltalebeplatformu.com/post/ezel%C4%B1-ve-ebed%C4%B1-hasm%C4%B1m%C4%B1z-%C3%A7in
- Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,