• 8.03.2012
  • 1974 defa okundu
Tarih sayfalarına baktığımızda, insanlık büyük yıkımlar ve acılar yaşamıştır. Savaşlar, çatışmalar, afetler, ekonomik bunalımlar. Tüm bu yaşananların altında ise gerçek manada acıyı hisseden, kimi zaman kocasının, babasının veya kardeşinin arkasından ağlayan, şefkatle büyüttüğü evlatlarının yitip gidişini seyreden, insan olduğu unutulup işkence, tecavüz ve ölümlere maruz kalan kadınlar bulunmaktadır. Barış ve rahatlık dönemlerinde dahi kadınlar bitmez tükenmez ihtirasların kurbanı olmaya devam etmektedir. Ev içi şiddetten iş yerinde cinsel ayrımcılığa, eğitim haklarının olmamasından bir ticaret malı olarak kullanılmaya uzanan bir yolda kadınların çilesi devam etmektedir.
Az gelişmiş ülkelerde yaşayan kadınların maruz kaldığı şiddet, gelişmiş ülkelerde cinsel ayrımcılık gibi konular herkes tarafından bilinmektedir. Dünya kadınlar gününde de hep bunlar konuşulmakta, çözüm umutları ile projeler üretilmektedir. Pekiyi, hiç dile getirilmeyen, yok sayılan, kadın örgütleri tarafından bile göz ardı edilen, mazlum ve masum sömürülen ülkelerin kadınları. Bu kadınların sesini kim duyacak. Kim dillendirecek. Günümüzde çatışma bölgeleri olan Irak’ta, Gazze’de acı çeken kadınların sesleri, görüntüleri duyulmakta ve görülmektedir.
Ancak bir yer var ki yeryüzünde, insanca yaşamak, onun ötesinde kadın olarak yaşamak kelimelerin anlatabileceği verebileceği anlamların çok ötesinde acılar taşımaktadır. Doğabilmek büyük bir başarıdır Doğu Türkistan’da. Gizli, gizli hamileliğini yaşayan bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmek vardır önce kaderinde. Kayıtsız yokmuş gibi yaşamak yeryüzünde. Ve sonra yine gizli, gizli dünyaya getirmek zorunda kalacaktır evlatlarını. Uygulanan doğum kontrolü ne annenliğini yaşatır kadına, ne çocukluğunu bebeğe. Çin zorunlu aile planlaması ile her yıl binlerce bebeği katletmektedir. Anneleri kısırlaştırmaktadır. Doğu Türkistan’da uygulanan asimile politikasının en ağır çilesini anneler çekmektedir. 15-16 yaşlarında kız çocukları ailelerinden koparılarak Çin’e götürülmektedir. Toplama kamplarını andıran barakalarda, karın tokluğuna çalıştırılmaktadır. Doğu Türkistan’da kadınlar her akşam kocasının, oğlunun eve gelip gelmeyeceği kaygısını yaşamaktadır. Her gece de her an kapısını kırılarak, evladının götürüleceği endişesi ile uyuyamamaktadır. Kimileri evinden alınan evladının yıllarca gelecek haberini beklerken, kimileri doğacak bebeğini Çin’li polisten saklamaya çalışmaktadır.
Zordur kadın olmak, Doğu Türkistan’da bir kat daha fazla. Çoğunun Dünya Kadınlar Günü diye bir gün olduğunu bilmediği Doğu Türkistanlı kadınlar adına sesleniyoruz sizlere. Bir değişiklik yapın bu yıl ve sorun Çin’e neler oluyor Doğu Türkistan’da diye. Bir kulak verin, ne çığlıklar, ne feryatlar duyacaksınız. Sonra hep birlikte haykıralım Çin’e, “kanlı ellerini çek masum insanların üstünden”.
Tüm insanlara değil, bu gün kadınlara sesleniyoruz, “siz duyun Doğu Türkistanlı kadının sesini. Siz olun Doğu Türkistanlı kadının sesi”.
   
DOĞU TÜRKİSTAN 
KÜLTÜR VE DAYANIŞMA 
DERNEĞİ 
GENEL MERKEZİ
HANIMLAR KOMİSYONU
  • Kaynak:
  • Etiketler: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü,Doğu Türkistan