Doğu Türkistanlıların Göç İdaresi ile İmtihanı
Doğu Türkistanlıların Göç İdaresi ile İmtihanı
İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Başkanlığı uzun zamandır hep gündemde olmaya devam ediyor. Özellikle de Uygur Türkleri’ne yapılan muamelelerden ötürü eleştirilerin odağındaki Göç İdaresi ile ilgili birkaç gündür yoğun bir gündem yaşıyorum.
Lafı fazla uzatmadan hemen konuya girmem gerekiyor. Kayseri’de bulunan iki Doğu Türkistanlı Uygur Türkü kardeşimiz Göç İdaresinin Geri Gönderme Merkezinde uzun zamandır tutuluyor. Sebebini sormaya bile cesaret edemeyen aileler oldukça endişeli bir haldeler.
Bu iki Uygur Türkünden birisi olan Abdulmecit Rahmet isimli kardeşimiz 55-56 yaşlarında ve aylardır Geri Gönderme Merkezinde. Yakınları durumundan oldukça endişeli bir halde bekliyorlar.
Suçu ne, neden tutuluyor tatmin edici bir açıklama yok.
Abdulmecit Rahmet kardeşimiz kronik hastalıkları olan ve ilaç kullanması gereken bir kişi.
Yakınları, son görüştüklerinde Abdulmecit Rahmet’in yürüyemez bir hale geldiğini söylediler.
Diğer kardeşimizin adı ise Oğul Kasım.
Bu kardeşimizde uzun zamandır Geri Gönderme Merkezinde tutuluyor. Bu iki kişide, yakınlarından topladıkları paralarla avukat tutup mahkemede dava açmalarına ve davayı kazanmalarına rağmen hala orada tutuluyormuş.
Bu kısa bilgiden sonra aklıma bir soru geldi.
Bu insanların aileleri ikamet izinlerinin süresi bittiği için tutulduklarını tahmin ediyor. Hatta bu kardeşlerimiz Çin’e iade edilme korkusu da yaşamaktadır. Ancak ben böyle bir şeye ihtimal bile vermiyorum.
Çünkü milyonlarca Suriyeliye yıllardır bakan ve misafir edip onlara her türlü desteği veren, sağlık hizmetlerini onlara ücretsiz yaparken, Uygur Türklerinin hastane masraflarından dolayı evlerine icra kâğıdı gönderen, Suriyelilerin ikamet izinleri kolayca çıkarırken, Uygur Türklerinin aylarca yıllarca bekleten, binlerce Suriyeliye vatandaşlık verilirken, Uygur Türklerine vatandaşlık vermeyen ya da yıllarca bekleten yetkililer, hangi Suriyeli’yi ikameti bitti diye Esed’in kucağına attı ki öz be öz Türk olan kardeşlerini Çin’in idam edeceğini bile bile gönderecek diye düşünüyorum. Yoksa yanılıyor muyum?
Bu düşüncelerle kafamda bir sürü sorular geçerken birden daha korkunç bir iddialar aklıma geldi. Daha öncelerinde bir Uygur Türk’ü bir kadının üçüncü ülkeler vasıtasıyla Çin’e iade gibi söylemler ortaya çıkmıştı. Ama Hükümet yetkilileri böyle bir şeyin söz konusu bile olamayacağını söyleyerek içimize bir nebze olsun su serpmişti diye iyi niyetimizi korumaya devam edelim.
Peki, Kayseri’den Geri Gönderme Merkezinde tutulan iki kişi ile birlikte aldığım bilgilere göre daha onlarca Uygur Türk’ü bu merkezlerde tutuluyormuş.
Şimdi bunların gözbebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Milletine karşı bir suçu bulunuyorsa, Devletimiz ne gerekiyorsa yapsın bizde yardım edelim.
Yok eğer ikamet izinlerinin bittiği gibi durumlarla tutuluyorlarsa bunun çözümü de yine devlet mercilerinde. Bir ikamet izni vermek ne kadar sürebilir?
Bu insanların bütün bilgileri zaten sistemlerinizde mevcut. Sorup soruşturacağınız insanlar da var. Aylardır bu insanları o merkezlerde tutarak neyi amaçlıyorsunuz?
Bu insanlar Çin zulmünden kaçarak gelmişler. Türk kardeşlerimiz var bize destek olur demişler. Allah (cc) razı olsun devletimizden ve devlet büyüklerimizden kucak açmışlar sahip çıkmışlar. Ama bu ufak tefek meseleler bizi çok üzüyor. Bu haberler çıktıkça bu yapılanlar acaba Çin’e şirin gözükme çabası mı? Diye akıllara sorular getiriyor. İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya başta olmak üzere yetkili kim ise bu işe acil bir çözüm bulmaları hepimizin temennisidir.
Kaldı ki bu insanları aylardır Geri Gönderme Merkezlerinde tutarak ailelerini perişan ettiğinizin farkında mısınız? Küçücük çocuklar evlerde aç sefil bir hale geldi. Abdulmecit Rahmet, Oğul Kasım gibi Uygur Türkleri, devletimize yük olmayalım, kimseden dilenmeyelim diyerek bağ bahçe işleri yapan sebze ekip satarak nafakalarını kazanmaya çalışan dini bütün kimseler.
Bir an önce bu insanların ve ailelerinin mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor.
Son olarak, eğer bunlar Çin ile iyi geçinme adına yapılıyorsa şunu unutmamak gerek. Bu Çinlilerden Türklere dost olmaz.
Çin’in Türkiye’ye attığı en büyük kazıklardan birisi olan 2001 yılında Varyag Uçak Gemisi olayını hatırlayın. Aynı şeyi yine Manisa’da otomobil fabrikası kuracağım diye yapacak ve binlerce Çinli’yi Manisa’ya getirecek. Bizimkilerde sevinecek. Yatırım geliyor diye. Hatta onlara Çin Mahallesi bile kuracak kadar akıl tutulması yaşayan bir yönetim olacak.
Atamız Göktürk Hakanı Bilge Kağan binlerce yıl önce bu Türklerin Çin tehlikesini görmüş ve Anayurdumuz Ötüken’e koskoca taşlar dikerek üzerine kazıtmış. Kazıtmış ki bu Çinlilerin hainliklerinden torunlarımız haberdar olsun demiş.
Göktürk Kitabelerinde ne demiş Atamız Bilge Kağan genel olarak bir hatırlayalım;
Çinlilerin altınına gümüşüne ipeğine değerli hediyelerine kapılmadım.
Bunlara kapılan ne kadar Türk’ün öldüğünü unutmadım.
Tanrı yardım etti Türk Hakanı oldum.
Daha ne yapsın atamız Bilge Kağan, uyarmış ama dinleyen kim?