• 7.11.2018
  • 2037 defa okundu

BM İnsan Hakları İnsan Hakları Konseyi, bugün Cenevre’deki merkezinde Çin Hükümetiyle karşılıklı Çin’deki İnsan Hakları ihlallerini değerlendireceği bir oturum yapacak.

Doğu Türkistan’daki Uygurlarla yurt dışındaki akrabaları arasındaki ilişkiler tamamen kesilmiş durumda.

Çin devleti son yıllarda özellikle 5 Temmuz Urumçi (2009) katliamından sonra Doğu Türkistan‘da (Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi) ve yurtdışında yaşayan Uygur Türklerine yönelik çeşitli insanlık dışı politikaları uygulamaktadır. 

Özellikle, 2016‘da bölgeye (ÇKP) Çin Komünist Partisi sekreteri olarak atanan Chen Quanguo’nun bölgedeki Nazi tarzı uygulamaları akabinde, bölge tamamen polis devleti ve açık hapishaneye çevrilmiştir durumdadır.

Yurt dışında akrabası olanlar, son yıllarda normal ve hukuki yollardan temin ettikleri Çin pasaportu ile bireysel veya Çin devletine bağlı turizm şirketlerinin seyahat turları ile yurtdışına çıkanlar, özellikle Türkiye başta olmak üzere 26 Müslüman ülkesini ziyaret edenler veya yurtdışına çıkmak için pasaport alanlar sorgusuz sualsiz hapse atılmakta veya Nazi uygulamasını andıran beyin yıkama kamplarında zorunlu politik eğitime tabi tutulmaktadır. 

Yurtdışında eğitim görenler Mısır örneğinde olduğu gibi zorla geri götürülmekte veya ailesi rehin tutularak dönmesi için baskı yapılmaktadır.

Bu durum yurt dışındaki Uygurların ruhi ve cismani sağlığını tehlikeye uğratmaktadır. Yurt dışında eğitim görmekte olan bazı Uygur öğrenciler eğitim ücretini ödeyemediği, geçim parası bulamadığı, ailesindekilerin ölü ya da hayat olduğunu bilemediği için ruhsal problemler yaşamaktadır ve psikolojik baskı altında kalmaktadır. 

Çünkü yurt dışındaki Uygur öğrencilerin, mutlak çoğunluğunun Doğu Türkistan’daki ailesiyle olan ilişkisi tam kesilmiştir. Onların birçoğu yıllardır ailesiyle bir defa bile alaka kuramamıştır. Yurt dışındaki Uygurlar 2018 yılına gözyaşı, korku ve büyük stres ile başladılar. Çünkü onlar ailesi ve akrabaları hakkında bilgi almanın hiçbir yolunu bulamadılar. 

Ailesi ve akrabaları hayatta mı yok, hapiste mi veya toplama kamplarında mı bilemediler.

DOĞU TÜRKİSTAN 

HALKININ ÇAĞRISI

Yurtdışında eğitim almakta ve yaşamakta olan bir grup Uygur Türkleri, Çin devleti ve hükümetinden aşağıda belirtilen insanlık dışı uygulamaları acilen kaldırmasını, Doğu Türkistan halkının Çin anayasası ve diğer ilgili yasalarında taahhüt edilen haklarının bir an önce sağlanmasını talep ediyor.

Aynı zamanda uluslararası toplumun insan hakları örgütlerinin sivil toplum kuruluşlarının Çin’in bu insanlık dışı uygulamalarını durdurmak için harekete geçmesini istiyorlar.

1. Çin devleti kendi yasalarına ve taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı olan politik eğitim/beyin yıkama kamplarını kapatmalı.

2. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerinin yurtdışına seyahat yasağını ve yurtdışındaki Doğu Türkistanlıların memleketlerine dönüş, akraba ziyareti engeli kaldırılmalı.

3. Yurtdışında yaşayan Doğu Türkistanlılar ile bölge halkı arasındaki para gönderme, posta, telefon, haberleşme engeli kaldırılmalı ve işbu hakkı saklı tutmalı.

4. Yurtdışında akrabası olanlara yönelik denetim ve gözetim kaldırılmalı, en temel hakkı olan iletişim ve haber alma özgürlüğü sağlanmalı.

5. Yurtdışında yaşayan Uygur Türklerine yönelik uzaktan kontrol ve gözetimi kaldırmalı, ailesini ve akrabalarını rehin tutma politikasından bir an evvel vazgeçmeli.

6. Uygur Türklerinin şahsi bilgisayarlarını ve cep telefonlarını gerekçesiz kontrol etme uygulamasını kaldırmalı.

7. Uygur Türklerinin evlerine yönelik zorunlu ziyareti, gerekçesiz baskınları ve Uygur-Çinli zorunlu akraba olma uygulamasına son vermeli.

8. Bir milyon Uygur Nazi tarzı toplama kamlarında yasa dışı tutuluyor.

Son dönemlerde, birçok uluslararası örgüt ve yayın kuruluşu, Doğu Türkistan’daki Uygurların, Çin yönetimi tarafından hapishanelere veya zorunlu olarak politik eğitim kamplarına gönderilmeleri ve beyin yıkamaya yönelik uygulamalara maruz bırakıldıklarına dair haberler yapmaya başlamıştır.

Son günlerde, Doğu Türkistan’a gidip gelebilen güvenilir kaynakların belirttiğine göre, on binlerce Uygur, Çin’in Doğu Türkistan’da inşa ettiği hapishanelere atılmıştır. 

Bu hapishaneler, Nazi Almanya’sının, Yahudilere soykırım uygulamak için yaptığı toplama kamplarını andırmaktadır. 

Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre, bir milyondan fazla Uygur bu toplama kamplarında zorunlu olarak tutulmaktadır.

Çin istatistik Kurumunun, 2010 yılında yaptığı nüfus sayımına göre Doğu Türkistan‘daki Uygurların nüfusu 10 bin 370’dir. 

Çin yönetiminin politik eğitim/beyin yıkama kamplarında tutuklu bulunan Uygurlar, Uygur nüfusunun yüzde 10‘una denk gelmektedir.

Akrabaları, kamplara götürülen Uygurlardan edindiğimiz bilgilere göre, bu toplama kamplarında hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. 

Birçok kişiye akrabalarının cesedi teslim edilmiş ancak ölüm nedeni hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Bu türden ölümler/öldürülmeler kamplarda vuku bulmaktadır.

Kampların yaşam koşulları çok kötü olup tutuklu bulunanların sayısı, kampların alabileceği insan kapasitesinin kat kat üstündedir. 

İnsanlar, sırt üstü yatma imkanına bile sahip olmadıkları için, ancak yanlarına dönerek yatmaktadırlar. Bu kamp yaşamından verdiğimiz basit bir örnek ve buz dağının sadece görünen kısmından ibarettir. 

Bu yazıda kampta tutuklu bulunanlara uygulanan çok sayıda işkence yöntemi ve temel insan hakları ihlallerinden henüz bahsedilmiyor bile.

Prof. İlber Ortaylı’nın konuya yaklaşımı ise çok dikkat çekici:

“Çin’le barış ve kültür yılına giriyoruz. Bu gibi politikaların uygulandığı ve etnik bir grubun açıkça tahrip edilmesinin hedeflendiği bir ülkeyle hangi kültürel ilişki ve barış yılını birlikte kutlayacağız doğrusu çok merak edilir. Dünyada barış yılının kutlanması savaş yapanlar arasında görülür. Kültürel bağların yoğunlaştırıldığı yıllar ise ancak bunun layık olduğu ülkelerle yapılır. 

Söz galiba daha çok birkaç ülkeye geçiyor ve ora hedefleniyor. Çin gibi büyük ve istediğini yapan, hele şimdi yeni bulunan gaz ve maden kaynaklarının dolu olduğu, adeta Mendeleyev cetvelinin bütün elemanlarının bulunduğu Sincan (Doğu Türkistan) gibi eyaletlerde bu baskıyı görmek mümkün. Bölgeye herkes giremiyor. Ancak BBC gibi çok kuvvetli yayın organlarının getirdiği bilgiler ve belgeseller korkunç. Geniş kitleler kamplara toplanıyor, işkence ve beyin yıkama metotları uygulanıyor.”

Bugün, Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur, Kazak, Kırgız ve benzeri Müslüman Türk toplumuna yönelik baskı ve zulümlerini protesto etmek için dünyanın birçok noktasında STK’lar sokaklarda olacak.

Birçok sivil toplum kuruluşları, İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK), Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği, İHH ve İstanbul Platformu, İstanbul’da öğlen namazının akabinde Fatih Camii avlusunda bulunacak.

Bu eylemin, Doğu Türkistan’daki zulme sessiz kalmamak için basın açıklaması gerçekleştirerek bu sorunun daha gerçekçi mecralara taşınmasına yardımcı olacağını umut ediyoruz. 

 Osman Atalay

  • Kaynak: https://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/osman-atalay/dogu-turkistanda-nazi-kamplari-26376.html
  • Etiketler: Çin,Doğu Türkistan,Uygur,BM,Nazi kampları