• 14.01.2019
  • 1888 defa okundu

Hızla değişen dünya gündemi ve Türkiye’nin içinden geçtiği değişim süreci birçok önemli gelişmeyi görmemizi engelliyor. Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri yıllardır Çin zulmüne maruz kalıyor. Özellikle Müslüman ülkelerden beklenenler bir hayli fazlayken, burada ön plana çıkan sadece Türkiye oluyor. 

Doğu Türkistan’da, Somali’de, Filistin’de, Gazze’de, Suriye’de ve daha birçok yerde Türkiye’nin var olması, bu ülkenin büyüklüğünü, güçlü oluşunu ve mazlumlara sahip çıkışını gösteriyor. Yıllardır Çin zulmüne uğrayan Doğu Türkistan halkı eğer “İslam âlemi bizi yetim bıraktı” diyorsa, bunda diğer Müslüman ülkelerin sorumluluğu çok fazladır. 2014’te daha çok dikkatimizi çekmeye başlayan ve Türk basınında haber olan Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulüm bir önceki cümledeki ifadelerle yer buluyordu. Aradan neredeyse 4 yıl geçmesine rağmen çok da değişen bir şey yok.

O gün Doğu Türkistan’daki Çin zulmünden kaçan bir kişinin tanıklığıyla verilen haberlerde Doğu Türkistan’ın nasıl “yetim kaldığını” Yeni Şafak gazetesi şu cümlelerle okurlarına duyurmuştu:

“Doğu Türkistan’da Çin zulmünden kaçarak İstanbul’a sığınan Uygur Türkleri, İslam âleminin kendilerini yetim bıraktığını söyledi. 17 yıl Çin hapishanelerinde zulüm gören Adil Abdulgafur ‘Türkiye haricinde hiçbir İslam devleti Uygur Türklerini barındırmıyor’ şeklinde konuştu.”

Yanlış okumadınız, Türkiye dışında hiçbir İslam devletinin, yani Müslüman ülkenin, Uygur Türklerini barındırmadığı söyleniyor! Şimdi sormak lazım bu nasıl Müslümanlık? Bakın işte, dünyanın durumu bu. Onlarca Müslüman ülke içinde sadece Türkiye kapılarını açıyor mazlum halklara. Ve unutulan mazlumlar yetim kaldıklarını haykırıyor dünyaya.

Çin’in baskılarına maruz kalan Uygur Türklerinden bir kişi düşünün, annesini görebilmek için 2 kilometre boyunca emekliyor. Uygur Türklerinin tarih boyunca kültür medeniyetini yansıtan mimari yapıları kentsel yenileme adı altında harap edilip, izleri siliniyor. Uygur Türklerine ait mezar taşlarında bulunan dini yazılar kaldırılarak, yerine Han Çincesi yazıların yazılması zorunlu hale getiriliyor. Bu da yetmiyor oradaki Müslümanlara ‘Dine inanmamak ahtı’ imzalattırıyor. Daha da vahimi, bu belgeyi imzalamayanlar Nazi kamplarına alınıyor. 

Hele bir de toplumların milli benliklerini ve dini kimliklerini yok etmek üzere zulüm uygulayan devletler olduğu zaman, Müslüman ülkelerin buna sessiz kalması hiç ama hiç bir şekilde kabul edilemez! Çin’in uyguladığı da budur. Uygurların milli benliğini ve bölgedeki İslam dininin etkilerini yok etmek istedikleri aşikârdır.

21. yüzyılda çok sayıda İslam ve Türk devleti Çin ile işbirliği yaptı. Ama ne yazık ki –Türkiye dışında- birçoğu Uygurları yalnız bıraktı. Bu yalnızlık ancak Çin’in zulümlerini arttırdığı zaman fark edildi.

İnsanlar Türk kültürünü ve İslam dinini tebliğ ettiği için hapse atılıyor. Komünist ülkelerin nefret kokan bu uygulamaları maalesef Müslüman ülkeleri bile susturmuş! Bugün 60’ın üzerindeki Müslüman ülkenin, başta Filistin meselesi, Suriye, Mısır, Irak, Doğu Türkistan olmak üzere birçok ülke ve bölgedeki zulme sessiz kalması kabul edilemez. O zaman sorarlar adama “Nerede sizin Müslümanlığınız, nerede sizin adaletiniz ve en kötüsü de nerede sizin insanlığınız?”

O halde yapılması gereken şudur: özellikle dini ve kültürel bağları bulunan ülkeler, zalimlerin karşısında durup, mazlumlara sahip çıkmalı. Doğu Türkistan’da alnı secdeye varan insanlar yarın “yaşamayacaksa” bunda herkesin vebali vardır! 

Adem Yavuz IRGATOĞLU

  • Kaynak: https://www.haberankara.com/yazarlar/adem-yavuz-irgatoglu/dogu-turkistan-yetim-mi-kaldi/1070/
  • Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,