DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ’NİN 79. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLANDI
DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ’NİN 79. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLANDI
- 14.11.2012
- 1804 defa okundu
İlk olarak konuşmacı olarak söz alan Dr. Erkin Emet Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda Doğu Türkistan’da yaşanan olayları anlattı. Seidiye Hanlığından Günümüze Doğu Türkistan’ın kuruluş öyküsünü anlatan Emet şunları söyledi;
“Kalmuklar 1674’te Turfan, Ürümçi ve İli bölgelerinde Cungariye devletini kurdular. 1679’dan sonra 18 yıl boyunca bu devlet bölgenin güneyine de hâkim oldu. Kalmukların hâkimiyetindeki bu devir, Doğu Türkistan’da genel vali sıfatıyla hocaların hüküm sürdüğü bir devir olmuş; bu sebeple “Hocalar Devri” olarak adlandırılmıştır.
Bu tarihten sonra bölgede yine karışıklıklar görülmeye başlanır. 1864’ün Aralık ayında Sıddık Bey Kıpçak isyan ederek Yenihisar ve Kâşgar’ı ele geçirdikten sonra Hokand Hanı Hudayar Han’a bağlılık bildirdi. Bunun üzerine Hudayar Han, Büzrük Han Türe’yi Kâşgar valisi, Yakup Bey’i de başkumandan olarak bölgeye gönderdi. Ancak Sıddık Bey bunu kabul etmeyince bertaraf edilerek Kâşgar resmen Hokand Hanlığı’na bağlandı. Bir süre sonra Yarkent de hanlığın topraklarına katıldı. Bu sırada Batı Türkistan Rus işgaline uğradı ve Kâşgar’a büyük göç oldu. Göç sırasında, 1865’te Yakup Bey Kâşgar valisini devirerek Hokand Hanlığı’nın sona erdiğini ilân etti ve Atalık Gazi Bedevlet Yakup Bey unvanı ile Kâşgar ve Yarkend hükümdarı oldu. Yakup Bey 1866’da Hoten’i, 1867’de Kuça’yı, 1868’de Turfan’ı, Ürümçi’yi ve Kumul’a kadar olan bölgeleri ele geçirerek hâkimiyet sınırlarını genişletti.
İngilizler Yakup Bey’in bu hareketi ile ilgilendiler. 1868’de Kâşgar’a gelen ticarî heyet Yakup Bey ile görüştü ticarî antlaşma imzalandı. Yakup Bey bir yandan İngilizlerle dostça ilişkiler kurmaya çalışırken, diğer yandan da Osmanlı Sultanı Abdulaziz’e oğlu Seyid Yakup Han Töre (Hoca Töre)’yi yollayarak yardım talep etti. Hoca Töre, Türkistan’daki gelişmeleri sultana ve ileri gelenlere ilettikten sonra sultanın yüksek himayesine girmek istediklerini belirtmiştir. Sultan bu isteğe kayıtsız kalmayarak bir gemi ile silâh ve asker yardımı yollamıştır. Bu andan itibaren Yakup Bey, sultanın verdiği emirlik unvanını alarak hâkimiyeti altındaki topraklarda hutbeyi Abdülaziz Han adına okutmuş ve sikkeleri onun adına bastırmıştır.
Yakup Bey Petersburg’a elçi yollayarak Rusya ile de dostça ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Osmanlı himayesine giren ve Çin’e karşı Rusya ve İngiltere arasında denge politikası yürüterek yerini bir dereceye kadar sağlamlaştıran Yakup Bey, maalesef 1877 yılının Mayıs ayında vefat etmiş; Çinliler de hiç vakit geçirmeden yaptıkları taarruzla 16 Mayıs 1878’de Doğu Türkistan’ın tamamını işgal ve istilâ etmişlerdir. Bir süre Zo Zungtang komutasındaki ordu tarafından idare edilen Doğu Türkistan, 18 Kasım 1884’te Çin imparatorunun emriyle 19. eyalet olarak Şin-cang (Xin jiang “Yeni Toprak”) adıyla doğrudan imparatorluğa bağlanmıştır.
Doğu Türkistan üzerindeki Mançu sülâlesinin hâkimiyeti 1911 yılına kadar devam etti. Bu tarihte Çin’deki Mançu sülâlesi yıkılarak cumhuriyet rejimi kuruldu ve bu rejim de bölgeyi kâğıt üzerinde elinde tuttu. Bu zaman zarfında mahallî idareciler merkezin zayıflığı sebebiyle tamamen bağımsız hareket ediyorlardı. Hatta dış ülkelerle doğrudan doğruya antlaşmalar yapabiliyorlardı. Ancak bu sürede de Doğu Türkistan idarecilerinin Çinli olduğu unutulmamalıdır.
1930’lara gelindiğinde, yerli idarecilerin halk üzerindeki baskıları artmış ve halkı bezdirmişti. Bunun bir sonucu olarak yer-yer ayaklanmalar patlak vermeye başladı. Bunlardan önemlileri şunlardır:
Hoca Niyaz Hacı liderliğinde, Nisan 1931’de Kumul ayaklanması,
Mahmut Muhiti liderliğinde, Ocak 1933’te Turfan ayaklanması
Mehmet Emin Buğra liderliğinde, Şubat 1933 Hoten ayaklanması
Bunların yanında, yine 1933 yılı içinde Tarım havzasında Timur ve Osman isimli kişilerin liderliğinde, Altay’da Şerif Han Töre liderliğinde ayaklanmalar patlak verdi. Bütün bu ayaklanmalar sonuç verdi ve aynı sene Ürümçi şehri haricinde bütün Doğu Türkistan Çinlilerden temizlendi.
İhtilâllerin ilk başladığı yer olan Kumul’daki ayaklanmaya Döngenlerden Ma Jung Ying, Mayıs 1931’de emrindeki yüz gönüllü ile katıldı; ancak yaralanınca Temmuz’da Kansu’ya döndü.
Kumul’a Eylül 1931’de Ruslar yardım teklif etti ise de Kumul ihtilâlcileri reddetti. Bunun üzerine Rusya Doğu Türkistan’ın valisi Jing Şu Ren’le Ekim ayında gizli bir antlaşma yaparak vali kuvvetlerine silâh yardımına başladı. Buna rağmen bölgeye hâkim olamayan Jing Şu Ren, Nisan 1933’te Rusya üzerinden Çin’e kaçınca başkumandan Şing Şi Sey kendini askerî vali ilân ederek idareyi ele aldı.
1933’te Ma Jung Ying binden fazla gönüllüyle tekrar gelerek 16 Haziranda Hoca Niyaz Hacıyla görüştü. Ma Jung Ying’in bütün askerî işleri tek başına ele almak istemesine Hoca Niyaz karşı çıktı. Bunun üzerine Ma ihtilâlcilere saldırarak ellerindeki silâh ve mühimmatı aldı. Hoca Niyaz’ın zor duruma düştüğünü gören Rusya, Hoca Niyaz’a Şin ile anlaşmasını teklif etti. Teklifi değerlendiren Hoca Niyaz, 9 Temmuz 1933’te Şin ile anlaştı. Antlaşmaya göre Tanrı dağlarının güneyi Hoca Niyaz’ın, kuzeyi de Şin’in idaresinde olacaktı. Antlaşma Ürümçi’de imzalandı.
Bu şekilde 12 Kasım 1933’te, Kâşgar’da “Şarkî Türkistan İslâm Cumhuriyeti” ilân edildi.”
Kurulduğu tarihten günümüze dek Çin’e karşı bağımsızlık mücadelesinin devem ettiğini söyleyen Emet, Doğu Türkistan’ın yakın dönemi ile bugünkü nüfus yapısı hakkında da bilgi verdi;
“Türkistan’daki 16. yüzyıl başında cereyan eden siyasî ve ekonomi buhranın sonucu olarak, Timur oğulları Hindistan’a, Çağatay oğulları da Altışehir’e çekilirler. Böylece, bütün Türkistan’ı bir arada tutan siyasî birlik dağılır. Gitgide etnik farklılaşmalar ortaya çıkar.
Dokuzuncu yüzyıl ortalarında, Orhun civarından göç eden Uygurlar, Turfan yöresinde İdikut devletini ve Kâşgar yöresinde de diğer Türk boylarıyla birleşip Karahanlı devletini kurarlar. Bugünkü Doğu Türkistan’daki Türk topluluğunun esasını teşkil eden Uygurlar, işte bu İdikut devletini ve Karahanlı devletini kuran Uygurların torunlarıdır.”
Daha sonra Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Ankara Temsilcisi Hayrullah Efendigil söz alarak “1949 yılında Çin işgaline giren Doğu Türkistan günümüze kadar çok sıkıntılı yıllar geçirmiştir” dedi.
Doğu Türkistan’da adı özerk olan bir devletin kağıt üzerinde var olsa da gerçekte Çin Devletinin işgalinde olduğuna dikkat çeken Efendigil, Doğu Türkistanlıların özgürlük aşkının yasalarla ve baskılarla sona erdirilemeyeceğini vurguladı.
Konuşmaların ardından katılımcılar söz alarak görüşlerini sundular. Toplantıya Türk Büro-Sen Genel başkanı Fahrettin yokuş, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, sendika genel merkezi yönetim kurulu üyeleri, YÖK eski başkan vekili Prof. Dr. Uygur Tazebay, Prof. Dr. Ali Akyıldız, Salih Dilek, Alparslan Sucu da katıldı. Katılımcılara birer plaket verilerek teşekkür edildi.
- Kaynak:
- Etiketler: doğutürkistan; çin; efendigil; kamusen;