• 12.11.2022
  • 8449 defa okundu

Kutlanacak ulusal günü ve kahramanları olmasına rağmen onu kutlamayan millet cahil milletir, böyle bir millet tarih sayfasından silinir – hatıramdan

23 Haziran 2018 tarihinde Amsterdam şehir meydanında başlayan tek kişilik protestomun dünyanın her noktasından gelen turistlerin ve yerel halkın ilgisini çeken ve öğrendikleri olay Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da yaptığı katliamlar değil. Uygurların ana vatanı olan Doğu Türkistan’ın Çin tarafından işgal edilmesidir. Dünyanın en uzağından gelmiş olan turistler bile Tibet’in Çin hükümeti tarafından işgal edilen bir ülke olduğunu biliyorlardı ama Tibet’in komşusu, kader arkadaşı olan Doğu Türkistan’ı hatta bu vatanın sahibi olan bizlerden dahi haberleri yoktu. Hatta ana vatanımız Doğu Türkistan’ın adını ve milletimizin adını söylerken bile telaffuz etmekte bile zorlanıyorlardı. İnsanlar Türkmenistan, Özbekistan diyerek çağırmaya çalışıyorlardı ve ben bir doğu Türkistanlı olarak bu duruma çok üzülmüştüm. O yüzden o günden sonra her protesto yaptığımda ilk onlara ana vatanımız Doğu Türkistan’ın haritasını göstererek onlara Doğu Türkistan’ın haritadaki yerini göstererek ana vatanımızın Çin hükümeti tarafından nasıl işgal edildiğini ve adını Şincan olarak değiştirildiğini anlattığımda gözlerindeki şaşkınlıklar çok hüzün vericiydi. Yine onlara elimdeki ana vatanımız olan Doğu Türkistan’ın tarihi yazılı olan Hun devletinden başlayan ve son olarak kurulmuş olan cumhuriyetimizin tarihini anlattığımda hepsi ağzı açık dinliyorlardı. Bazıları Uygur milletinin tarihini bildiğini, bu milletin eski zamanlardan beri mücadeleci, kültürlü olduğunu anlattığında kalbimdeki heyecanım ve mutluluğum artıyordu. Protesto yaptığım her zaman Amsterdam’da farklı olaylar oluyordu. Bir gün Almanya’dan gelen bir turist Uygur katliamı ile ilgili olan bütün fotoğrafları gördükten sonra yanıma gelip bana : ‘’Kafandaki Doppa dan senin Uygur olduğunu anladım. Bundan tam 15 sene önce ana vatanın olan Doğu Türkistan’ın Urumçi, Turfan ,Gulja ,Kaşgar ,Aksu gibi şehirleri gezerek Uygur kültürünü tanımıştım. Uygur milleti yabancı ülkeden gelen turistlere misafirperver ve çok saygılı davranıyordu. Uygur milleti gibi misafirperver bir milleti dünyada daha önce hiç görmemiştim. Doğal güzel manzarası ile müze gibi olan kadim şehir Kaşgar’a gittiğimdeki duygularımı sana nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum. İpek Yolunun başlangıcı olan ve kültürünü dünyaya dağıtmış olan, çok uzun ve destansı bir tarihi olan bir milletin şimdilerde tek kuşak yol politikasının kurbanı olarak Çin hükümetinin soykırıma uğramasını senin protesto için hazırladığın fotoğraf ve makalelerinden daha iyi bir şekilde anladım.

Uygurların tarihi gözümün önünde tekrar canlandı. ’’dediğinde gözyaşlarıma engel olamadım. O Alman turist : ‘’Senin ne hissettiğini çok iyi anlıyorum ve sakın üzülme. Bir milletin mücadelesi ile yazılan tarih hatırlanacak. Kan ve gözyaşıyla yazılmış ve yazılmaya devam edecek şanlı mücadeleniz gelecek nesillere şeref ve gururla ders olup onlara aktarılacak. Ben Uygurların tarihini onların şanlı mücadelesini hep hatırlayacağım ve acınızı her zaman paylaşmaya devam edeceğim.

Orhun Uygur devleti Moğol bölgesinden başlayarak Orta ve Kuzey Asya’daki topraklarında kendi medeniyetinin izlerini bıraktı. Moğolistan topraklarında bulunan Orhun yazıtları bunun en büyük kanıtıdır. 618 yılından 907 yılına kadar hüküm süren Tang hanedanı 755. yılında ortaya çıkmış olan An luşan isyanı de başkent olan Çag en işgal edinme aşaması esnasında Orhun Uygur Kağanından yardım isteyerek Tang hanedanını kurtarmasını istedi. Uygur hanedanı Kağanı Bayan Çor Tang hanedanın topraklarını işgal etme imkanına sahipken, Bayan Çor 5000 kişilik askeri bir ordu göndererek yardım etmiştir. Yardıma giden Uygur askerleri kısa sürede isyancıları tamamen ortadan kaldırarak Tang hanedanını parçalanmasına engel olmuştu. Uygurlar bu isyan esnasında Tang hanedanını işgal ederek Çinlileri köle yapabilirdi lakin öyle yapmadılar. Bu olayla birlikte Uygur milletinin ne kadar insani ve sözünün arkasında duran bir millet olduğunu anlıyoruz.’’ diyerek Uygurların gurur verici tarihini bana tekrar hatırlattığı için kendi milletimle bir kez daha gurur duymama sebep oldu.

Ne yazık ki 1949 yılında komünist Çin devleti kurulduktan hemen sonra, “Uygurların Sosyalist devlet kurmasına yardımcı olacağız, ülkeyi Milliyetçi Çin rejiminin (Guo Min Dang) ardıllarınından temizleyip 5 sene sonra ülkeyi asıl sahipleri olan Doğu Türkistanlılara bırakıp geri çekileceğiz” diye yalan vaatlerle ordu göndererek Doğu Türkistan’a ayak basan Komünist Çin rejimi, bu toprakları sonsuza dek işgal etmek amacıyla soykırıma devam etmektedir. Sen bu gösterinde Uygurların şanlı tarihi ile bugünkü 21. Yüzyılda maruz kaldıkları acımasız soykırım tarihini çok iyi bir şekilde harmanlayarak dünyanın dört bir yanından gelen turistlere deliller ile sergileyip, dünya halkının Uygurların bu içler acısı trajik durumdan ders çıkarması için ve Uygurların bugünü sizin yarınlarınız olmasın diye çağrıda bulunmuşsun. Ben Uygurların bağımsızlığını tekrar geri kazanmak için giriştiği bu haklı davasını canı gönülden destekliyorum. İşgalden tez zamanda kurtulup bağımsız devletinizi kurabilmenizi umut ediyorum. Komünist Çin rejiminin Sovyet rejimi gibi tarih sahnesinden silinmesi için kalan günler sayılıdır. Bağımsızlığınıza kavuşmanız an meselesidir. Bağımsızlığa, özgürlüğe olan inancınızı sakın kaybetmeyiniz, ümitvar olunuz diyerek beyaz kumaştan yaptığım dövizime “ Doğu Türkistan’a özgürlük! Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’daki toplama kampları kapatılsın” diye yazı yazarak benimle hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra vedalaştı.

4 yıl önce tek kişilik barışçıl protestoma başladığım günden beri Uygurların Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını geri kazanmak için yaptığı mücadelelerin haklı bir mücadele olduğunu tasdik eden ve her zaman desteklediklerini belirten turistler ile bu tarz sohbetlere çok şahit oldum. Onların özellikle belirttiği ortak konu ise “Uygurların maruz kaldığı soykırımın nedeni Çin’deki insan haklarının kötü olduğundan değil, aslında sizin ülkenizin Çin tarafından işgal edildiğinden dolayıdır.” Doğrudur, çünkü işgalci, çoğu zaman işgal ettiği topraklarda yaşayan insanları kendine baş kaldırma ya cesaret edemeyecek hale getirmeyi ve kökten yok etmeyi amaçlar. Üstelik söz konusu Çin rejimi ise bilindiği üzere herkesten bin kat daha açgözlü ve acımasızdır. Çin rejiminin amacı ise Uygurları sonsuza dek başını bile kaldıramayacak hale getirmek ve nihayi olarak kökten yok etmektedir.

Özgür dünyada yaşayan Uygurların özgür ruhlu ve güçlü olmamız gerektiğini, bağımsızlık umutlarımızı artık bir inanca dönüştürerek evlatlarımızı bu inanç ve milli şuur ile yetiştirmemiz gerektiğini öğütleyen çok insan oldu. Onların tavsiyeleri arasında öne çıkan örnek ise Doğu Türkistan Cumhuriyetlerini anma gününü gelenek haline getirmek, bunun diasporada doğup büyüyen çocukların milli şuurunu canlı tutmada oynayacağı rolün çok büyük olacağıdır. Çin işgali altındaki Doğu Türkistan halkının kendi bağımsızlığını geri kazanmak için yaptığı mücadelelerinin haklı bir mücadele olduğunu onların ağzından duyduğumda çok sevindim ve gururlandım. Onlar benim uzun yıllardır Amsterdam Dam meydanında yürütmekte olduğum tek kişilik barışçıl gösteri eylemimin, Uygurların Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını tekrar geri kazanma mücadelesinin toplumsal alt yapısını oluşturmada çok büyük rol oynayacağını belirttiler. “Sen bu eylemlerini imkanların elverdiği müddetçe sekteye uğratmadan devam et, mümkünse batılı ülkelerin büyük şehirlerinde bu tarz eylem yapacak daha çok Uygur aktivist çıkmalı, eğer her Uygur Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı geri kazanacağım diyorsa devleti önce kendi kalbinde kurmalıdır.

Bunun gereği olarak Doğu Türkistan Cumhuriyetlerinin kurulduğu 12 Kasım gününü her yıl düzenli bir şekilde anmak suretiyle diasporadaki Uygurların, özellikle de Uygur çocukların zihinlerine devletçilik düşüncesini iyice yerleştirmeyi, onlardaki Uygur milli şuurunu canlandırmayı ve bu konu üzerine sürekli çalışma yapmayı kendinize görev edinmelisiniz….” Onların bu güzel öğütleri beni derinden etkilemişti. O yüzden her yıl 12 Kasım günü, Uygurlara bağımsızlık bahşedilen bu güzel günü Amsterdam Dam meydanında kutlamayı milletim için yerine getirmem gereken görev ve sorumluluk olarak kabul ettim.

2022 yılı Doğu Türkistan Cumhuriyet gününü anma etkinliğini diğer yıllara göre biraz farklı bir şekilde organize ettim. Bu sefer Komünist Çin rejiminin işgali altında olan, bizim de kader ortaklarımızdan Tibetli, Güney Moğolistanlı, Hongkong lu ve Kantonlu aktivistleri davet ettim. Onlar da anma etkinliğimize iştirak edecek ve konuşma yapacaklardır. Hatta Çin Demokrat Partisi’nin kurucusu ve yurt dışındaki reisi sayın Chen Zhonghe da kendisinin bu etkinliğe katılmak istediğini belirterek konuşma videosu gönderdiler. Amsterdam Dam meydanından tüm dünyaya Uygurların bağımsızlığını kazandığı ve özgürlük iradesini haykırdığı o muhteşem günü hatırlamakta olduğumuzu Uygurca, Hollandaca, İngilizce, Türkçe, Arapça ve Çince olarak ilan edeceğiz ve Uygurların bağımsızlık iradesini tüm dünyaya duyuracağız. Doğu Türkistan Cumhuriyet gününü anmak her Doğu Türkistanlının vicdani görevidir.

Abdurehim Gheni Uyghur

Kaleme alındığı tarih: 9 Kasım 2022 Doğu Türkistan Cumhuriyet Bayramı’nı Amsterdam Dam Meydanı’nda Anma Töreni 16-11-2019

https://www.youtube.com/watch?v=JrJOtpvzVZk Doğu Türkistan Cumhuriyet Bayramı anma ve bayrak dikme töreni Amsterdam Dam Meydanı’nda yapıldı 15-11-2020

https://www.youtube.com/watch?v=3QPa2po0EJs Doğu Türkistan Cumhuriyet Bayramı’nı Amsterdam Dam Meydanı’nda Anma Töreni 14-11-2021 https://www.youtube.com/watch?v=SiwGOoJaDvY

  • Kaynak: Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel MRK-KAYSERİ
  • Etiketler: Doğu Türkistan.Çin,Uygur,Hollanda