Birileri Doğu Türkistan’ı dalgakıran mı zannediyor!
Birileri Doğu Türkistan’ı dalgakıran mı zannediyor!
Ülkemizde bir kesim ne zaman Filistin veya Kudüs gündem olsa hemen “Doğu Türkistan için ne yapılıyor, Doğu Türkistan gündem edilmezken Filistin, Kudüs konuşuyoruz sürekli” vb. çıkışlarda bulunurlar.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu söylemlerde bulunanların büyük çoğunluğunun gerçekten Doğu Türkistan diye bir gündemlerinin olduğunu zannetmiyorum. Meselenin biraz da Doğu Türkistan meselesini Filistin veya Kudüs konusunu hafife almak veya değersizleştirmek için paratoner veya dalgakıran gibi kullanmak olduğunu düşünüyorum.
Doğu Türkistan’ın yerini haritada göstermekten aciz durumda olan veya Doğu Türkistan tarihini dahi bilmeyen kişilerin bu söylemleri samimiyetten uzak geliyor esasında bana. Bu çıkış ırk üzerinden bir çıkış gibi de geliyor bana. “Doğu Türkistan Türk olduğu için önemsenmeli, Filistin zaten Arap, onlar es geçilebilir” tarzı bir anlayış faşizan bir bakıştır. Her iki millet de Müslüman’dır. Doğu Türkistan Müslüman olmasının yanında aynı zamanda Türk’tür de… Hem soydaşımız hem de dindaşımız olması sebebiyle tabii ki Doğu Türkistan da gündem edilmeli, oradaki zulmün bitmesi için çaba sarf edilmelidir. Fakat Doğu Türkistan davası Kudüs veya Filistin hassasiyetini insanların zihninde küçültecek bir aparat haline dönüştürülmemelidir. Nasıl siyonizme destek veren ürünler ve markalar boykot ediliyorsa Doğu Türkistan’da zulmeden Çinlilere ait mallar da boykot edilmelidir. Çin’in de ekonomisine boykotlar yoluyla zarar verilmeye çalışılmalı ve Doğu Türkistan davası tüm İslam coğrafyasında dillendirilmeli ve ümmetteki hassasiyet kuvvetlendirilmeye çalışılmalıdır.
Filistin bölgesinin 400 yıldan fazla İstanbul’dan yönetilmesi, halkının Müslüman olması, Türkiye’ye coğrafî yakınlığının bulunması gibi sebeplerle Filistin bölgesinden daha fazla haber alabilmekteyiz. Doğu Türkistan bölgesinin coğrafî olarak ülkemize uzak oluşu ve Çin yönetiminin tüm dünyaya kapalı yapısı bölgeden gelen haberleri de sınırlandırmaktadır. Doğu Türkistan tarihine baktığımız zaman sürekli bu bölgede yaşayan Uygur Türklerinin Çin ve Ruslara karşı mücadele ettiklerini görürüz. 1870’lerde Doğu Türkistan bölgesinde kurulu Türk hanlığının Hanı Yakup Han Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz’e biat ettiğini bildirmiş ve Sultan Abdülaziz de bu biatı kabul ettiğini beyan ederek, Albay Kazım Bey komutasında 5 muvazzaf 3 emekli subaydan oluşan bir askeri eğitim grubunu 1200 piyade tüfeği, 6 sahra topu ve cephane ile Hindistan üzerinden Doğu Türkistan’a göndermiştir. Doğu Türkistan’da Osmanlı padişahı adına hutbe okutulmuş ve basılan paralar Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz adına basılmıştır. 1878’de Çinlilerin bölgeyi işgaliyle kısa süren bölgedeki Osmanlı tabiiyetinden kitaplarımızda neredeyse hiç bahsedilmemesi de enteresandır.
Çin işgal ettiği Doğu Türkistan bölgesinde yıllardır sistematik olarak asimilasyon politikalara uygulamaktadır. Hem ırkî bağlamda hem de dinî bağlamda Müslüman Uygur halkı Çinlileştirilmeye çalışılmaktadır Doğu Türkistan’daki Türk nüfusu kontrol altına alınmaya çalışılmakta Çin hükümeti tarafından. Ailelerin çocuk yapmaları konusunda sınırlamalar getirilmekte ve bu sınırlamalara uymayanlar zorla kürtaj yaptırılmaktadır. Çin hükümeti Uygur Müslümanlarını aşağılayıcı, hakaret edici tavrını sürekli sürdürmekte aynı zamanda Müslüman Türkleri “terörist” olarak anmaktadır. Doğu Türkistan’da yaşayan bir Müslüman için günlük hayat tehlikelerle doludur. Doğu Türkistan halkına yönelik keyfî uygulamalar milleti bezdirmiş durumda. Özellikle dinî yaşantılarına yapılan müdahaleler, dinî kitapların toplatılması, dinî eğitim veren kurumların ve camilerin kapatılması, oruç tutmanın yasaklanması, bazı dinî önderlerin şüpheli ölümleri vb. birçok uygulama bölgede yıllardır sürmekte. Son yıllarda daha da sert politikalar yürüten Çinliler, Uygur Müslümanlarının evlerine devlet görevlisi yerleştirerek onların asimile olup olmadıklarını kontrole kadar vardırdılar işi. İnsanlar eğitim adı altında toplama kampı benzeri yerlerde asimile edilmeye, Türklüğünden ve İslamlığından soyundurulmaya çalışılıyor. Ağır fizikî ve psikolojik işkencelere maruz kalan insanların bazılarından yıllarca haber dahi anlamamakta halen…
Doğu Türkistan davası Filistin veya Kudüs davası önünde bir dalgakıran gibi sunulmadan sahiplenilmeli ve dünyanın neresinde olursa olsun baskı altında olan milletler gibi önemsenmelidir. Doğu Türkistan yanında Arakan, Keşmir, Filistin, Suriye, Kıbrıs, Kırım, Moro, Afrika vb. dünyanın neresinde olursa olsun zulüm altında olan Müslümanlara yardım eli uzatılabilmeli, onlara ses olunabilmelidir.