Barın katliamını unutmadık unutmayacağız unutturmatacağız
Barın katliamını unutmadık unutmayacağız unutturmatacağız
- 4.04.2017
- 2029 defa okundu
1990 yılı Ramazan ayının 17. günü Kaşgar’ a
bağlı Aktuğ nahiyesinin Barın kazasında bir camiinin yerli Uygur halk
tarafından ibadet edilebilir hale getirmek için onarılmaya çalışılması
esnasında buna izin vermeyen Çinli memurlar ile yerli halk arasında çıkan
tartışmalara Çinli askerlerin müdahale ederek silâhsız ve savunmasız halkın
üzerine ateş açmaları sonucu patlak veren olaylar neticesinde sivil halk ile
Çin güvenlik güçleri arasında çatışma başlamış ve Çinli askerlerden elde edilen
silâhlar ile mukavemet gösteren Doğu Türkistan halkı ile Çin askerleri arasındaki
bu çatışma günlerce devam etmiştir.
İlk iş olarak, bu sınır muhafızlarının
başlarındaki siyasî sorumluları etkisiz hale getirdiler. Stratejik öneme haiz
Kaşgar-Koşrap karayolu üzerindeki bir geçide hakim olan mücahitler o yöne doğru
gelmekte olan Çin destek birliklerini orada karşılayıp imha ettiler. Normal
teçhizatlı askerlerle baş edemeyeceklerini anlayan Çin yöneticileri tam
teçhizatlı mekanize kuvvetlerinde gelmesi ile Uygur mücahitlere karşı bundan
sonrada ağır silâhlarla saldırıya geçtiler. Araziyi çok iyi bilen mücahitlerin
büyük çoğunluğu dağlara doğru yayılarak çatışmaya devam etti. O günlerde Ürümçi
televizyonunda Barın olayları ile ilgili olarak verilen haber programda onlarca
askerî araç ve tankların enkazları gösterilmiştir.
O tarihlerde buradaki Doğu Türkistan
mücahitlerinin Afganistan’da Ruslara karşı savaşan Türk asıllı mücahitlerden
silâh yardımı aldıkları da öğrenilmişti. Bu durumu öğrenen Çin işgal yönetimi
Doğu Türkistan ile Pakistan arasındaki Karakurum karayolunu 1990 yılından beri
kapatmış bulunmaktadır. Çin işgal idaresi Lençu’daki Çin Hava İndirme
Tugayından 7000 civarında paraşütçü birliğini Barın’a sevk etmiştir. Kaşgar da
ki bir mekanize birliğini de Barın mücahitlerinin üzerine göndermiştir. Çinli
işgalcilerin bu yoğun askerî saldırıları havadan ve karadan sürdürmesi
sonucunda 9 köy haritadan silinmiş, 5000 civarında Doğu Türkistan Türkü şehit
edilmiş, 7000 kişi de tutuklanmıştır.
Doğu Türkistanlı’lar haftalarca Çin güçlerine
kahramanca karşı koydular. Kızıl Çin işgal kuvvetleri bu acımasız ve insanlık
dışı saldırıları esnasında kimyasal silâh ta kullanmışlardır. İnsanca ve kendi
topraklarında özgürce yaşamak istemekten başka arzuları olmayan bu insanlara
karşı tam bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu gün dünyanın bir çok ülkesini
göndereceği sefil ve yoksul sözde turistlerle kandıran ve barıştan, karşılıklı
işbirliğinden ve globalizmden söz eden Çinli işgalciler Barın’daki bu katliam
esnasında beşikte yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet mermi
sıkmıştır. Çinli ile dost olma sevdasına yakalanan ülkeler unutmamalıdırlar ki;
sıkılan bu 77 adet merminin aldığı candan sorumludurlar.
Komünist Çin devletinin son yıllarda Müslüman
Uygurlara uyguladığı şiddet ve zulüm her geçen gün artmaktadır. 2009 yılının 5
Temmuz’unda patlak veren Urumçi olaylarının yenilerinin meydana gelmesinden
duyduğumuz endişelerimiz had safhaya ulaşmıştır. Nitekim son aylarda yaşanan
hadiseler ve Çin’in Doğu Türkistan’da yürüttüğü askeri tatbikatlarda bu
endişemizi doğrular niteliktedir.
Geçtiğimiz Mart ayında El-Cezire’nin web
sitesinden yayınlanan bir haberde Çin’in Doğu Türkistan topraklarına on
binlerce asker yığması ve büyük şehirlerde binlerce asker ve ordu teçhizatı ile
törenler düzenlemesi akıllarımıza yeni bir soykırım hareketinin gelip gelmeyeceğini
getirmektir. Çin yönetiminin 2017 yılı itibari ile Doğu Türkistan topraklarında
Müslüman Uygur kimliğini yok etmek adına bir biri ardınca çıkardığı yasalarda
halkımızı kendi toprakların da kendi kültürü ve dini vecibelerini yerini
getiremez hale getirmiş Türk ve İslam kimliğine ağır darbeler vurularak
halkımızın yaşam alanı adeta daraltılmıştır. Müslüman ve Türk kimliğine sahip
halkımız Şair Necip Fazıl KISAKÜREK’in Sakarya şiirinde de dediği gibi “Öz
yurdunda garipsin, öz vatanında parya” mısrasını tam manası ile yaşamaktadır.
Bu gün Barın olayları neticesi ile yaptığımız
basın açıklamamızın sonlarında doğru değindiğim hususları yerli ve yabancı
haber sitelerinden veya ajanslardan teyit edebilirsiniz. Sözün kısası şudur;
hür dünyanın sözde insan hakları savunucuları ve demokrasi havarileri sizler ne
kadar gözünü ve kulağınızı Doğu Türkistan’a kapatsanız da bizler de o derece bu
davayı ve bu mazlum halkın hakkını sizlerle göstermeye ve söylemeye devam
edeceğiz. Bu kutsal dava için kim var denildiğinde etrafına bakmadan ben varım
diyerek davasını ve bayrağını yukarı taşıyacak binlerce inançlı insanın olduğu
unutulmasın.
Barın’da, Hoten’de, Gulca, Urumçi’de komünist
Çinlinin mermisine yenik düşenlerin şehadete erenlerin arkasında biz varız.
Türklük ve İslam’la yoğrulmuş topraklarımızı bu hadsiz terör devletine teslim
etmemekte kararlıyız. Hürriyet uğrunda şehadete eren kardeşlerimizi bir kez
daha rahmet ve minnet ile anıyor. Mazlum halkımızın haklı davası arkasında son
nefere, son nefese ve son damla kana kadar duracağımızı insanlığın bilmesini
istiyoruz.
Saygılarımla
Seyit TÜMTÜRK
Doğu Türkistan
Kültür ve Dayanışma Derneği
Genel Başkanı
- Kaynak:
- Etiketler:
- 4.04.2016
- 579 defa okundu
1990 yılı Ramazan ayının 17. günü Kaşgar’ a bağlı Aktuğ nahiyesinin Barın kazasında bir camiinin yerli Uygur halk tarafından ibadet edilebilir hale getirmek için onarılmaya çalışılması esnasında buna izin vermeyen Çinli memurlar ile yerli halk arasında çıkan tartışmalara Çinli askerlerin müdahale ederek silâhsız ve savunmasız halkın üzerine ateş açmaları sonucu patlak veren olaylar neticesinde sivil halk ile Çin güvenlik güçleri arasında çatışma başlamış ve Çinli askerlerden elde edilen silâhlar ile mukavemet gösteren Doğu Türkistan halkı ile Çin askerleri arasındaki bu çatışma günlerce devam etmiştir.
İlk iş olarak, bu sınır muhafızlarının başlarındaki siyasî sorumluları etkisiz hale getirdiler. Stratejik öneme haiz Kaşgar-Koşrap karayolu üzerindeki bir geçide hakim olan mücahitler o yöne doğru gelmekte olan Çin destek birliklerini orada karşılayıp imha ettiler. Normal teçhizatlı askerlerle baş edemeyeceklerini anlayan Çin yöneticileri tam teçhizatlı mekanize kuvvetlerinde gelmesi ile Uygur mücahitlere karşı bundan sonrada ağır silâhlarla saldırıya geçtiler. Araziyi çok iyi bilen mücahitlerin büyük çoğunluğu dağlara doğru yayılarak çatışmaya devam etti. O günlerde Ürümçi televizyonunda Barın olayları ile ilgili olarak verilen haber programda onlarca askerî araç ve tankların enkazları gösterilmiştir.
O tarihlerde buradaki Doğu Türkistan mücahitlerinin Afganistan’da Ruslara karşı savaşan Türk asıllı mücahitlerden silâh yardımı aldıkları da öğrenilmişti. Bu durumu öğrenen Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan ile Pakistan arasındaki Karakurum karayolunu 1990 yılından beri kapatmış bulunmaktadır. Çin işgal idaresi Lençu’daki Çin Hava İndirme Tugayından 7000 civarında paraşütçü birliğini Barın’a sevk etmiştir. Kaşgar da ki bir mekanize birliğini de Barın mücahitlerinin üzerine göndermiştir. Çinli işgalcilerin bu yoğun askerî saldırıları havadan ve karadan sürdürmesi sonucunda 9 köy haritadan silinmiş, 5000 civarında Doğu Türkistan Türkü şehit edilmiş, 7000 kişi de tutuklanmıştır.
Doğu Türkistanlı’lar haftalarca Çin güçlerine kahramanca karşı koydular. Kızıl Çin işgal kuvvetleri bu acımasız ve insanlık dışı saldırıları esnasında kimyasal silâh ta kullanmışlardır. İnsanca ve kendi topraklarında özgürce yaşamak istemekten başka arzuları olmayan bu insanlara karşı tam bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu gün dünyanın bir çok ülkesini göndereceği sefil ve yoksul sözde turistlerle kandıran ve barıştan, karşılıklı işbirliğinden ve globalizmden söz eden Çinli işgalciler Barın’daki bu katliam esnasında beşikte yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet mermi sıkmıştır. Çinli ile dost olma sevdasına yakalanan ülkeler unutmamalıdırlar ki; sıkılan bu 77 adet merminin aldığı candan sorumludurlar.
Mazlumun yanında olmayanlar zâlimlerle beraberdir…
Barın olayları esnasında Çin başbakanı Li-Peng’ in saat başı telefonla bilgi alarak endişe içinde günler geçirdiği de alınan haberler arasındadır. “Kızıl Cellat” olarak da bilinen Çinli General Wang En Mao’nun Komünist Hükûmetin bir toplantısında “Tanrıya şükür Kaşgar şehri isyancıların eline geçmedi. Eğer isyancılar Kaşgar’ı ele geçirmiş olsalardı bütün dünyaya Doğu Türkistan’ın istiklâlini ilân etmiş olurlardı. O zaman bizim başımız büyük derde girerdi” şeklinde konuştuğu öğrenildi.
Çin 5 Temmuz Urumçi olaylarını bastırmak,diğer bölgelere sıçramasını engellemek için yine orantısız güç kullanmış binlerce masum insanı katletmiş,On binlerce insanı suçsuz yere cezaevine atmış binlerce insan ise kayıp bu insanlar nerede kimse bilmiyor. Hani neredesiniz? Birleşmiş Milletler, demokrasiden ve İnsan haklarından dem vuran ülkeler,İnsan hakları savunuculuğu yapan sivil toplum örgütleri sizlere sesleniyoruz.
Neredesiniz? Doğu Türkistanda yaşayan 35 milyon masum Uygur halkı insan değilmi? En modern silahlarla savunmasız masum insanları katleden Çin, kimyasal silahta kullanmıştır. İnsanca ve kendi topraklarında özgürce yaşamak istemekten başka arzuları olmayan bu insanlara karşı tam bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu gün dünyanın birçok ülkesini göndereceği sefil ve yoksul sözde turistlerle kandıran ve barıştan, karşılıklı işbirliğinden ve Globalizimden söz eden Çin, BARINdaki bu katliam sırasında beşikte yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet mermi sıkmıştır.
Çinli ile dost olma sevdasına yakalanan ülkeler unutmamalıdırlar ki; sıkılan bu 77 adet merminin aldığı candan sorumludurlar. Mazlumun yanında olmayanlar zâlimlerle beraberdir. Bize barbar diyenler, sözde soykırımdan bahsedenler, yapılanların Türk ve Müslümana yapılmış olmasına kulaklarını kapattılar gözlerini yumdular ama biz bunu yapmayalım
UNUTMADIK
UNUTMAYACAĞIZ
UNUTTURMAYACAĞIZ
- Kaynak:
- Etiketler:
- 3.04.2015
- 4453 defa okundu
1990 yılı Ramazan ayının 17.
günü Kaşgar’ a bağlı Aktuğ nahiyesinin Barın kazasında bir camiinin yerli Uygur
halk tarafından ibadet edilebilir hale getirmek için onarılmaya çalışılması
esnasında buna izin vermeyen Çinli memurlar ile yerli halk arasında çıkan
tartışmalara Çinli askerlerin müdahale ederek silâhsız ve savunmasız halkın
üzerine ateş açmaları sonucu patlak veren olaylar neticesinde sivil halk ile
Çin güvenlik güçleri arasında çatışma başlamış ve Çinli askerlerden elde edilen
silâhlar ile mukavemet gösteren Doğu Türkistan halkı ile Çin askerleri
arasındaki bu çatışma günlerce devam etmiştir.
İlk iş olarak, bu sınır
muhafızlarının başlarındaki siyasî sorumluları etkisiz hale getirdiler.
Stratejik öneme haiz Kaşgar-Koşrap karayolu üzerindeki bir geçide hakim olan
mücahitler o yöne doğru gelmekte olan Çin destek birliklerini orada karşılayıp
imha ettiler. Normal teçhizatlı askerlerle baş edemeyeceklerini anlayan Çin
yöneticileri tam teçhizatlı mekanize kuvvetlerinde gelmesi ile Uygur
mücahitlere karşı bundan sonrada ağır silâhlarla saldırıya geçtiler. Araziyi
çok iyi bilen mücahitlerin büyük çoğunluğu dağlara doğru yayılarak çatışmaya
devam etti. O günlerde Ürümçi televizyonunda Barın olayları ile ilgili olarak
verilen haber programda onlarca askerî araç ve tankların enkazları
gösterilmiştir.
O tarihlerde buradaki Doğu Türkistan mücahitlerinin
Afganistan’da Ruslara karşı savaşan Türk asıllı mücahitlerden silâh yardımı
aldıkları da öğrenilmişti. Bu durumu öğrenen Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan
ile Pakistan arasındaki Karakurum karayolunu 1990 yılından beri kapatmış
bulunmaktadır. Çin işgal idaresi Lençu’daki Çin Hava İndirme Tugayından 7000
civarında paraşütçü birliğini Barın’a sevk etmiştir. Kaşgar da ki bir mekanize
birliğini de Barın mücahitlerinin üzerine göndermiştir. Çinli işgalcilerin bu
yoğun askerî saldırıları havadan ve karadan sürdürmesi sonucunda 9 köy
haritadan silinmiş, 5000 civarında Doğu Türkistan Türkü şehit edilmiş, 7000
kişi de tutuklanmıştır.
Doğu Türkistanlı’lar haftalarca Çin güçlerine
kahramanca karşı koydular. Kızıl Çin işgal kuvvetleri bu acımasız ve insanlık
dışı saldırıları esnasında kimyasal silâh ta kullanmışlardır. İnsanca ve kendi
topraklarında özgürce yaşamak istemekten başka arzuları olmayan bu insanlara
karşı tam bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu gün dünyanın bir çok ülkesini
göndereceği sefil ve yoksul sözde turistlerle kandıran ve barıştan, karşılıklı
işbirliğinden ve globalizmden söz eden Çinli işgalciler Barın’daki bu katliam
esnasında beşikte yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet mermi
sıkmıştır. Çinli ile dost olma sevdasına yakalanan ülkeler unutmamalıdırlar ki;
sıkılan bu 77 adet merminin aldığı candan sorumludurlar.
Mazlumun yanında
olmayanlar zâlimlerle beraberdir…
Barın olayları esnasında Çin başbakanı
Li-Peng’ in saat başı telefonla bilgi alarak endişe içinde günler geçirdiği de
alınan haberler arasındadır. “Kızıl Cellat” olarak da bilinen Çinli General
Wang En Mao’nun Komünist Hükûmetin bir toplantısında “Tanrıya şükür Kaşgar
şehri isyancıların eline geçmedi. Eğer isyancılar Kaşgar’ı ele geçirmiş
olsalardı bütün dünyaya Doğu Türkistan’ın istiklâlini ilân etmiş olurlardı. O
zaman bizim başımız büyük derde girerdi” şeklinde konuştuğu öğrenildi.
Çin 5 Temmuz Urumçi olaylarını bastırmak,diğer bölgelere
sıçramasını engellemek için yine orantısız güç kullanmış binlerce masum insanı
katletmiş,On binlerce insanı suçsuz yere cezaevine atmış binlerce insan ise
kayıp bu insanlar nerede kimse bilmiyor. Hani neredesiniz? Birleşmiş Milletler,
demokrasiden ve İnsan haklarından dem vuran ülkeler,İnsan hakları savunuculuğu
yapan sivil toplum örgütleri sizlere sesleniyoruz.
Neredesiniz? Doğu
Türkistanda yaşayan 35 milyon masum Uygur halkı insan değilmi? En modern
silahlarla savunmasız masum insanları katleden Çin, kimyasal silahta
kullanmıştır. İnsanca ve kendi topraklarında özgürce yaşamak istemekten başka
arzuları olmayan bu insanlara karşı tam bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu gün
dünyanın birçok ülkesini göndereceği sefil ve yoksul sözde turistlerle kandıran
ve barıştan, karşılıklı işbirliğinden ve Globalizimden söz eden Çin, BARINdaki
bu katliam sırasında beşikte yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet
mermi sıkmıştır.
Çinli ile dost olma sevdasına yakalanan ülkeler
unutmamalıdırlar ki; sıkılan bu 77 adet merminin aldığı candan sorumludurlar.
Mazlumun yanında olmayanlar zâlimlerle beraberdir. Bize barbar diyenler, sözde
soykırımdan bahsedenler, yapılanların Türk ve Müslümana yapılmış olmasına
kulaklarını kapattılar gözlerini yumdular ama biz bunu yapmayalım
UNUTMADIK
UNUTMAYACAĞIZ
UNUTTURMAYACAĞIZ
- Kaynak:
- Etiketler: