Ankara’da Çin’i protesto ettik
Ankara’da Çin’i protesto ettik
- 7.07.2015
- 2395 defa okundu
Doğu Türkistan Kültür ve
Dayanışma Derneği ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği ve
Türkiye’de yaşayan Uygurların da katıldığı protestoda, eyleme katılanları büyükelçiliğin bulunduğu sokağa girmesine izin
verilmedi.
Sokağın girişine siyah
çelenk bırakılırken, göstericilerle emniyet güçleri arasında kısa süreli
gerginlik yaşandı. Ellerinde Türk ve Uygur bayrakları taşıyan göstericiler,
pankart açarak Çin aleyhine sloganlar attı.
Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği
Genel sekreteri Abdulhekim Selçuk burada
yaptığı konuşmada, 6 yıl önce Urumçi olaylarında hayatlarını kaybedenleri anmak
ve yaşanan katliamın unutulmadığını göstermek için büyükelçilik önünde
toplandıklarını bellirterek, “5 Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’ın başkenti
Urumçi sokaklarını kana bulayan Çin devleti ve onun silahlandırdığı paramiliter
Çinliler tarafından, binlerce Uygur Türkü kardeşimiz şehit edilmiş, aylarca
devam eden olaylarda Doğu Türkistan adeta bir açık hava hapishanesine çevrilmiş
soydaşlarımız dünyanın gözü önünde yeni bir katliamla baş başa kalmıştır”
dedi.
Çin’in 6 yıl önce yaşanan bu
katliamın sorumlusu olması gerekirken, mazlum ve masum binlerce insanı
tutukladığı ve oluşturduğu sözde mahkemelerde yüzlerce Türk’ün idam ve ömür
boyu hapsine hüküm verdiğini savunan Selçuk şunları kaydetti:
“Masum ve mazlum Doğu
Türkistanlı soydaşlarımızın hesabı gün gelecek elbet katil Çin devletinden
sorulacaktır. O nedenle bugün Urumçi yarın ‘Barın, Gulca, Hoten’ diyeceğiz ve
yine katil Çin devletinin önünde hesap sormak için soydaşlarımıza yapılanları
unutmadığımızı göstermek için burada olacağız. Halkımızın inancına, kültürüne,
tarihine ve sosyo-ekonomik yaşamına her geçen gün balta vuran ve Doğu Türkistan
topraklarını terörize eden Çin devletinin vuku bulan her olay sonrasında
yaptığı etnik çatışma veya radikal terörizm safsatasına dünya ve insanlık artık
toktur.”
Yapılan eylem olaysız bir
şekilde son bulmuştur.
BASIN
AÇIKLAMASI
Bu gün burada 6 yıl
önce Urumçi olaylarında hayatlarını kaybeden
kardeşlerimizi anmak
ve yaşanan katliamın unutulmadığını göstermek için toplandık.
5 Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’ın başkenti
Urumçi’de Çin devleti ve onun
silahlandırdığı
paramiliter Çinliler tarafından binlerce Uygur Türk’ü kardeşimiz şehit
edilmiştir. Aylarca
devam eden olaylarda Doğu Türkistan adeta bir açık hava
hapishanesine
çevrilmiştir. Doğu Türkistanlılar dünyanın gözü önünde yeni bir
katliama daha maruz
kalmıştır.
6 yıl önce bu gün ve
devam eden günlerde katil Çin devleti mazlum ve masum
soydaşlarımızdan
binlerce insanı tutuklamış, oluşturduğu sözde mahkemelerle de
yüzlerce insanımızın
ya idamına ya da ömür boyu hapsine hüküm vermiştir. Birleşmiş
milletlerde elinde
bulundurduğu dokunulmazlık zırhını yeniden üstüne geçiren Çin,
Doğu Türkistan’da
masum milletimize uyguladığı vahşetin, katliamın, yaşattığı acının,
dökülen kanların ve
gözyaşlarının hesabını vermek yerine, Uygurları suçlu
göstermenin çabasına
girmiştir. Binlerce insan katledilmiş, sokak sokak insan avı
yaşanmış olmasına
rağmen, olayların suçu masum Doğu Türkistan halkına atılmaya
çalışılmıştır.
Olaylardan 6 yıl geçmiş olmasına, yaşanan vahşetin görüntüleri açık açık
tüm dünya tarafından
görülebilmesine rağmen, güya kendini medeni atfeden dünya
tarafından
görmemezlikten gelinmiştir. O gün gibi bu günde ne Birleşmiş Milletler ne
diğer örgütler konu
hakkında kıllarını bile kıpırdatmamışlardır. Bundan cesaret alan
Çin’de her geçen gün
milli ve dini baskılarını arttırmaktadır.
Şunu açık
yüreklilikle ifade ediyoruz. Masum ve mazlum Doğu Türkistanlı
soydaşlarımızın
hesabı gün gelecek elbet katil Çin devletinden sorulacaktır. O güne
kadar Urumçi, Barın,
Gulca, Hoten katliamlarını unutmayacak ve unutturmayacağız.
Bugün gibi yarında,
katil Çin devletinin önünde hesap sormak için soydaşlarımıza
yapılanları
unutmadığımızı göstermek için burada olacağız.
İçinde bulunduğumuz
mübarek Ramazan ayının başlaması ile Çin devleti
Müslüman Uygur
Türklerine uyguladığı baskıyı arttırmıştır. Ocak ayında başlayan
Namaz yasağını, bu
mübarek günlerde oruç yasağı izlemiştir. Ramazan ayının ilk
gününden itibaren
sıkı şekilde uygulanan oruç yasağı halkımızda infiale neden olmuş
ve çıkan olaylarda 28
Uygur Türk’ü kardeşimiz şehit olmuştur. Çin, Doğu Türkistan
topraklarını işgal
ettiği 1949 yılından günümüze kadar Müslüman Uygur Türklerine
her türlü şiddeti,
baskıyı uygulamıştır. Doğu Türkistan topraklarının asıl sahibi olan
biz Uygurları asimile
etmek adına yıllardır Türk ve İslam kimliği üzerinde ki baskısı
hiç eksilmemiş aksine
artarak devam edegelmiştir. Artan bu baskı ve asimilasyon
çabalarına rağmen,
Uygur Türkleri, uygar olmanın gereği meşru yollardan haklarını
savunmuş ve savunmaya
devam edecektir. Çin devleti ise masum halkımızı ve haklı
davamızı uluslararası
alanda itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapmaktadır.
Halkımızın inancına,
kültürüne, tarihine ve sosyo-ekonomik yaşamına her geçen gün
balta vuran ve Doğu
Türkistan topraklarını terörize eden Çin devleti, vuku bulan her
olay sonrasında
“etnik çatışma” veya “radikal terörizm” safsatası ile dünya komu
oyunu yanıltmaya
çalışmaktadır. Gerçek şudur; Doğu Türkistan, Müslüman Uygur
Türk halkının
vatanıdır. İşgalci olan, zulüm uygulayan, kan akıtan, din, dil, kültür ve
tarih tanımayan,
sömüren kısacası terör estiren Çin devletidir.
Bu gün burada,
Türkiye’nin pek çok il ve ilçesinde ve hatta dünyanın dört bir
yanında, Doğu
Türkistan’da yaşanan insanlık dramına dur demek isteyen inanmış on
binlerce insan,
binlerce kilometre uzaktaki soydaşları, dindaşları ile yan yana, omuz
omuzadır. İşte bu
inanmış on binlerce yürek yok edilmek istenen Müslüman Uygur
Türk’ü kardeşlerinin
yalnız olmadığını dosta, düşmana göstermektedir.
Modern dünyanın,
özellikle batı âleminin etkin kurumları, ezilen ve yok
edilmek istenen Uygur
halkını istediği kadar görmezden gelsin. Türklüğün ve İslam
dünyasının umudu olan
aziz milletimiz var oldukça, bu gün yaşasın tam bağımsız
Doğu Türkistan diye
haykıran on binler, sadece Doğu Türkistan için değil, Dünyanın
neresinde bir mazlum
var ise onun yanında, kısılmış sesler için haykırış, tükenen
umutlara yepyeni
şafaklar olarak burada olacak ve olmaya devam edecektir. Kutlu
davaların inanmış
insanları, soydaş ve dindaşlarının dertlerini kendilerine dert
edinenler dalga dalga
büyüyerek, kararan iklimlere, coğrafyalara güneş gibi
doğacaktır.
Doğu Türkistan’ın,
Filistin’in, Kerkük’ün, Karabağ’ın, Halep, Şam’ın,
Myanmar’ın,
Arakan’ın, Somali’nin, Bosna’nın velhasıl yeryüzü mazlumlarının
yanında, elleri kanlı
ve vicdanları çürümüş zalimlerinin karşısında bir ve beraberce
duracağız. Köhnemiş
dünya sesimizi iyi işitsin. Yüzlerimizi iyi hatırlasın. İnandığımız
davamız uğrunda son
nefer kalıncaya, son nefesimizi verinceye kadar bir dağ gibi
durmaya devam
edeceğiz.
Saygılarımla
05.07.2015
Seyit TÜMTÜRK
Dünya Uygur Kongresi
Başkan yardımcısı
- Kaynak:
- Etiketler: