• 7.03.2016
  • 668 defa okundu

 

                                                                      BASIN BİLDİRİSİ

                                                                            
8 Mart 2016 

8 Mart, kadınların hak arayışlarının,
insan olmanın gereği olan özgürce ve insanca yaşama mücadelelerinin simgesidir.
1857’lere kadar uzandığı söylenen bu mücadelenin, bir tarih ve simge konmadan
devam eden, daha çetin mücadelelere sahne olan bir öncesi vardır. Ve görünen o
ki; hak arama mücadelesi, bu vurdum duymazlık, görmezlikten gelme devam ettikçe
bundan sonra da devam edip gidecektir. Dileğimiz bu sürecin gelecek uzun
yıllara kalmadan bitmesi, insanların tüm haklarına sahip olduğu, barış içinde
bir dünyada yaşamasıdır.

Bugünün anlamına
uygun olarak, tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu
etkinliklerde kadınlar, her türlü sıkıntılarını ve isteklerini dile
getirmektedirler. Bizde, kadın hakları mücadelesinin simgesi olan bu günde, 8
martın dünya kadınlar günü olduğunu hatırlama hakları bile ellerinden alınan
Doğu Türkistan’lı kadınların sıkıntılarını aktarmak istiyoruz.

Özellikle
Komünist Çin işgalinin başladığı 1949 yılından günümüze kadar, acıların en
büyüğünü yaşamış ve yaşamaya devam eden Doğu Türkistan’lı kadınlar, kendilerini
ifade edememenin, ifade etme şansı bulduklarında da muhatap bulamamanın
sıkıntısını yaşamaktadır.

Doğu
Türkistan’lı kadının, anne olma hakkı, şefkatle büyüteceği bir bebeğe can verme
hakkı elinden alınmıştır. Anne olmak yasaktır. Zorunlu kürtaj ile karnında
bebeği katledilir. Bebeğinin en temel hakkı olan yaşama hakkı daha gün yüzü
görmeden elinden alınır. Kendisi de ölüme terk edilir. Çin’in amacı nüfus
planlaması değildir aslında. Maksadı Doğu Türkistan halkını sindirmek,
geleceğini yok etmektir. Bu nedenle, sağlıksız ortamlarda yapılan, aslında bir
katliam olan kürtajlar ile bebekler öldürülürken, anneler de ölüme terk
edilmektedir. Bu kürtajlar sonucunda, binlerce kadın hayatını kaybetmiştir, binlercesi
de bir daha çocuk sahibi olamayacak hale gelmiştir.

Eğitim hakkı
da elinden alınmıştır Doğu Türkistan’lı kadının. Ana dilinde eğitimini
sürdürmesi yasaktır. Bilgi edinmesi, haber alması, geldiğimiz yüzyılın
şartlarını öğrenmesi, insan hak ve hürriyetlerinin ulaştığı seviyeyi anlaması
engellenmiştir. Elleri bağlanmış, gözleri kapatılmış karanlığa hapsedilmiştir.

Doğu Türkistan’lı kadının en
büyük dramı, evlatlarının ardından döktüğü göz yaşıdır. Her yıl yüzlerce Doğu
Türkistan’lı genç idam edilirken ardında gözü yaşlı anneler, eşler kalmaktadır.
Binlerce Doğu Türkistan’lı kadında tutuklanan, gerekçe gösterilmeden götürülen
evlatlarının döneceği veya bir haberinin geleceği günü beklemektedir.

Çin’in insan hakları konusunda
hiçbir hassasiyeti yoktur. Politikasını zulüm, soykırım ve asimle üzerine kuran
Çin’e dur demenin zamanı gelmemiş midir? Hızla silahlanan, nükleer
araştırmalarına devam eden, dünyanın sorunlu bölgelerindeki ülkeleri
silahlandıran Çin, dünya barışının geleceği için en büyük tehlikedir. Bunlara
ek olarak en büyük insan hakları ihlalcisi de Çin’dir.

Çin’i insan hakları ihlalleri,
işgalci ve zulüm politikası, amaçlarına ulaşmak için depremi bile
kullanmasından dolayı kınıyor, Doğu Türkistan işgaline son vermeye davet
ediyoruz.

8 Mart dünya kadınlar gününde, en çok hatırlanması gereken Doğu
Türkistan’lı kadınlar unutulmamalıdır.

Saygılarımla.     

   Rabiye İLKTÜRK
Doğu Türkistan
Kültür Ve Dayanışma Derneği
Kadın Kolları Başkanı
Kayseri
             
  

  • Kaynak:
  • Etiketler:
  • 8.03.2005
  • 2961 defa okundu

BASIN BİLDİRİSİ
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
SAYIN BASIN MENSUPLARI VE AZİZ TÜRK MİLLETİ

Kadın olmak, günümüz dünyasında güçlüklere göğüs germek, acılara katlanmak ve gözyaşı içinde geleceğini aramak manasına gelmektedir. En önemli meslek olan ve milletlerin, dolayısı ile dünyanın geleceği olan genç nesillerin büyütülmesi, eğitilmesi görevini yerine getirir kadınlar. Bunun yanında, düşüncesizlerin, zalimliği meslek edinenlerin, elindeki gücü kullanma yeteneği olmayanların kahrını çekmek zorundadırlar. Bütün bunlara rağmen büyük bir özveri ile yaşamak ve güzel bir dünya kurmak için çaba harcamaktadır kadınlar.
Doğu Türkistan kadını söz konusu olduğunda ise, ayrı bir paragraf açmak ve yazdıklarımızın hepsinin altını kalın çizgilerle vurgulamak gerekmektedir. Günümüz kadını daha iyi yaşam şartları, ekonomik özgürlük, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve çifte standardın kaldırılması gibi konular ile uğraşırken Doğu Türkistan kadını temel insan hak ve özgürlüklerini elde etme mücadelesi vermektedir. En temel hakkı olan “Anne olma” hakkı elinden alınmıştır. Anne olmak isteyen Doğu Türkistan kadını, kendini gizlemek zorundadır. Çünkü, hamileliği belirlendiği takdirde bebeği katledilecek, yapılan kürtaj sonucunda belki de bir daha çocuk sahibi olamayacaktır. Tüm güçlüklerle çocuk sahibi olması durumunda ise yavrusunu resmi kaynaklardan gizlemek zorundadır. Aksi halde, ağır vergiler ödeyecektir. Çocuğuna istediği eğitimi verme özgürlüğü de elinden alınmıştır.
Tüm bu zorlukların yanında Doğu Türkistanlı anneler yavruları için gözyaşı dökmekten kurtulamazlar. Çünkü günümüzde binlerce genç ayrılıkçı olmak, terörist olmak suçlamaları ile evlerinden alınıp götürülmekte, onlarcası idam edilirken geri kalanlar büyük hapishanelerde işkence altında tutulmaktadır. Bazı gençlerde, geride gözü yaşlı anne ve babalar bırakarak diğer ülkelere göç etmektedir.
Doğu Türkistanlı kadın, özgür yaşama savaşı vermekte bunun yanında acılarını içine gömerek, erkeğine destek olmak zorundadır. Umutları sürekli taze tutmak, her şeye rağmen yarına ümitle bakmak Doğu Türkistan kadınının sırtına yüklenen bir diğer görevdir.
Doğu Türkistanlı kadın, dün olduğu gibi bu günde acıları en derinden yaşamakta ve yinede eğilmeden dimdik ayakta durmaya çalışmaktadır.
Dünya kamuoyu, hiç olmazsa bu gün, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Doğu Türkistan’lı Kadının sesini duyun. Dış dünyaya kapalı yaşamak zorunda bırakılan, sesini Doğu Türkistan sınırları dışına ulaştıramayan Doğu Türkistanlı Kadınların, sessiz feryadına kulak verin. Bu gün “Dünya Kadınlar Gününde” Doğu Türkistanlı kadınları, anaları unutmayın. Bu günden itibaren Emperyalist Çin’in zulmünü devam ettirmesine, Doğu Türkistanlı kadının, Doğu Türkistanlının sesini kısmasına, Doğu Türkistan’ı sömürmesine, bebekleri katletmesine izin vermeyin. 

 Not: 08.03.2005 Salı günü saat 11.00 de Derneğimiz genel merkezinde Doğu Türkistanlı kadınlarımızın değerli basın mensuplarına açıklamaları olacaktır,basınımız davetlidir.
.
Seyit TÜMTÜRK
Genel Başkan

  • Kaynak: GOKBAYRAK
  • Etiketler: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü,Doğu Türkistan
  • 9.03.2006
  • 521 defa okundu

Basın Bildirisi 

Bu gün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bu günü coşku ve mutluluk içinde kutlamaları gerekirken, dünyanın dört bir köşesinde bazı kadınlar acı ve gözyaşı içindeler. Özellikle Doğu Türkistanlı milyonlarca kadın da çektiği acıların ötesinde kendilerini ifade edememe ve seslerini duyuramamanın sıkıntısı yaşamaktadır.

Doğu Türkistanlı kadınlarımız ve kızlarımız Doğu Türkistan’ın işgal edildiği 1949 yılından beri gülmeyi unutmuş adeta gözyaşını yaşam tarzı edinmiştir. Anne olmak, bir insana can vermek, yüreğindeki en ulvi duygu olan annelik şefkatini bebeklerine aktarma hakkından mahrum bırakılmıştır. Zorunlu kürtaj uygulaması ile 7, 8 ve hatta 9 aylık bebekler dahi anne karnında insafsızca katledilirken, anneler de ölüme terk edilmektedir. Sağlıksız ve kurallara uymayan yöntemlerle yapılan kürtajlar sonucu kadınların birçoğu hayatını kaybetmekte ya da bir daha çocuk sahibi olamamaktadır. Uluslararası bağımsız kaynakların araştırmalarına göre Uygur kadınlarına uygulanan zorunlu kürtaj ile yaklaşık %55 nin çok ciddi kadın hastalıklarına yakalandığı tespit edilmiştir.

Mecburi Kürtaj Yapılan Bir Uygur Kadını

Doğu Türkistan’da pek çok anne, her yıl yüzlercesi suçsuz yere idam edilen evlatları için gözyaşı dökerken pek çoğu da sebep gösterilmeden evlerinden alınıp götürülen evlatlarının döneceği veya onlardan bir haber alacağı günü sabırsızlıkla beklemektedir. Uygur gençleri suçsuz yere ölüm cezası ile infaz edilirken, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir uygulama ile sıkılan her kurşunun parası dahi ailelerinden zorla tahsil etmekte. Ayrıca Çin canileri öldürdükleri gençlerin organlarını da çalıp satmaktadır. Çin hapishanelerinde bulunan yüz binlerce Doğu Türkistanlı gencin arkasında bir o kadar da anne gözyaşı dökmektedir. Dünya Af Örgütünün 2004 yılında yayınladığı raporuna göre Çin’de pek çok kadın sadece temel hak ve hürriyetlerini savundukları için gözaltına alınmakta, haksız yere hapse atılmakta ve sınırlamalara tabi tutulmakta ve hatta cinsel tacize uğramaktadırlar. Demokrasi ve insan hakları taraftarı hareketlere katıldıkları için savunmaları alınmadan, siyasi suçlu olarak çalışma kamplarına yollanmakta veya yargılanmaksızın hapse atılmaktadırlar. Gözaltındayken bile türlü işkencelere maruz kalmakta ve hatta cinsel olarak sömürülmektedir. Gözaltındaki kadınlara dayak atılmakta ve elektrik şokuna maruz bırakılmaktadır. Çin Hükümeti de polislerin tutuklu kadınlara karşı işkenceye başvurduğunu doğrulamaktadır. Çin anayasasında bu durumdaki kadınların cinsel istismarına karşı korumaya yönelik ifadelerinin olmasına rağmen, uygulamalarda hiçbir etkisi yoktur.

İnsanlığın mutluğu ve refahı için 21. yüzyılda gelinen noktada elde edilen ve yaşanılan hakların hiç birine sahip olmayan Doğu Türkistanlı kadınlar esaretin en ağır yükü altında yaşamak ve benzeri görülmemiş zulümlere katlanmak zorunda bırakılmaktadır. Çinli kadın tacirlerinin sistemli bir biçimde, özellikle Uygur kızlarını iş verme vaadi ile kandırıp Çinin kalkınmış vilayetlerine götürerek uyuşturucuya, fuhşa ve her türlü ahlaksızlıkları yapmaya mecbur kılmasına Çin hükümeti sesiz kalarak adeta destek vermektedir. Bu kızların birçoğu ancak intihar ederek bu rezil hayattan kurtulabilmektedir. Doğu Türkistan’ın dış dünya ile direkt ilişkisi olmamasına rağmen yüz yılın vebası sayılan AIDS hastalıkları hızla çoğalmakta, hükümet bu konuda da hiçbir koruyucu önlem almamaktadır. Bütün bunlar da gösteriyor ki Çin hükümeti her türlü yollar ile Uygur milletini yok etmek ve tarih sahnesinden silmek için sinsice planlar yürütmektedir. 8 Mart dünya kadınlar gününün varlığından bile haberi olmadan yaşamaya çalışan Uygur anaları sadece yarının ne getireceğini düşünmektedir.

Evlerde Mecburi Doğum Kontrolü ve Nüfus Planlama Uygulamasından Görüntüler

Dünya kadınlar gününde Doğu Türkistanda yaşayan hanımlar için söyleyecek güzel şeyler bulamamak, sadece sıkıntı ve acılarından bahsetmek bizleri son derece rahatsız etmekte ve üzmektedir. Ne var ki yaşanan olaylar gerçektir. Doğu Türkistan’daki kadının içinde bulunduğu durum, yeryüzündeki yaşamaya değer bütün güzellikleri gölgede bırakmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların sorunlarını dile getirmek ve bunlar için çareler üretmek gelecek 8 Martların da manasına uygun kutlanması için gerekmektedir. Oysa günümüzde 8 Mart kutlamaları büyük salonlarda ve süslü sözlerle yapılmakta, fakat dünyanın dört bir yanında akan kan ve gözyaşları için çareler üretilmemektedir.
Çin hükümetini Doğu Türkistanda yaşayan kadınlar üzerindeki baskıyı kaldırmaya ve bebekleri anne karnında katletmekten vazgeçmeye, insan hak ve hukukuna saygılı olamaya çağırıyoruz. Çin’in insan hakları ihlallerini, sömürgeci ve emperyalist siyasetini protesto ediyor, şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Çin hükümeti Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine ve işgaline derhal son vermelidir.

Tüm çabalarımız baskıların, sömürülerin, hak ve hukuk ihlallerinin bitmesi ve tüm dünyada insanların insanca yaşayabildiği güzel bir dünya kurulması içindir. 

 08.03.2006

Adres: Talat paşa Bulvarı Kılıç Apt. No: 141 / 3 Dörtyol Cebeci / ANKARA
Tel& Fax: (0312) 3195472 www.gokbayrak.com E-mail: [email protected]

  • Kaynak: GÖKBAYRAK
  • Etiketler: Çin hükümetini Doğu Türkistan,Uygur8 Mart Dünya Kadınlar Günü,
  • 8.03.2007
  • 432 defa okundu
Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma derneği genel Merkezi Kadınlar Komisyonu 8 Mart Dünya Kadınlar günü ile ilgili dernek genel merkez binasında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.Basın toplantısına yerel Tv lerin tamamında yer verildi .
     
     
 
BASIN BİLDİRİSİ 
 Bizler
Bugün Burada….
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Doğu Türkistan’da Türk Kadınlarına
Komünist Çin Hükümeti tarafından Doğum kontrolü adı altında gerçekleştirilen
Ve adeta bir soykırımını çağrıştıran insanlık dışı uygulamaları hep birlikte kınamak için toplanmış bulunuyoruz.
Doğu Türkistan’ da yıllardan beri sürdürülen doğum kontrolü uygulamaları
kadınların en temel hakkı olan Annelik hakkını ve doğurma hakkını yok ettiği gibi,
kürtaj sonucu bebeklerin de yaşama hakkını yok etmektedir..
Bununla birlikte, 7- 8 aylık hamile annelerin zorla kürtaj edilmesi sonucunda,
anneler ölüme terk edilmektedir. 
Bizler
Çin’ in uyguladığı doğum kontrolü ve kısırlaştırma politikasını Doğu Türkistan’ da yaşayan Türk ve Müslüman kitleyi yok etmeyi amaçlayan sistemli bir etnik soykırım politikası olarak görüyoruz.
Nasıl ki Hitler II. Dünya Savaşında Yahudileri sistemli bir soykırıma tabi tuttuysa,
aynı politikayı şimdi Çin Halk Cumhuriyeti Doğu Türkistanlılar üzerinde sistemli bir şekilde uygulamaktadır.
Mesela,
1991 yılında Hoten vilayetine bağlı Karakaş ilçesinde 18.700 Müslüman Türk anne adayı
zorla ameliyat edilerek annelik yetenekleri ortadan kaldırılmıştır. Bu uygulama için
ilçeye özel olarak tamamı Çinlilerden oluşan 432 kişilik bir sağlık ekibi gönderilmiştir. 
Yine,
1990 -91 yılı içerisinde 2 milyondan fazla annenin doğurma yeteneği zorla kaybettirilmiştir.
Her yıl binlercesinin kısırlaştırılması ve binlercesinin zorla kürtaj ettirilmesi yetmiyormuş gibi, küçük yaştaki erkek evlatlar evlerinin önünden kaçırılarak iğdiş edilmektedir.
Daha da kötüsü yedikleri yiyeceklere kısırlaştırıcı ilaçlar katılarak, erkek ve kadınların üreme fonksiyonları yok edilmektedir.
Görüldüğü gibi Doğu Türkistan’da etnik bir soykırım politikası güdülmektedir.
Kızıl Çin Hükümetini imzaladığı BM Soykırım ( Jenosit ) Sözleşmesine uyarak,
Doğu Türkistan’ da uyguladığı İnsanlık dışı Doğum Kontrolü Politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz.
Yine
Kızıl Çin Hükümetini taraf olduğu işkence sözleşmesine göre, kadınlara zorla kürtaj yapma uygulamalarını bırakmaya davet ediyoruz.
İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkına saygı göstermesi için, bebek ölümlerini durdurmasını istiyoruz. 
Kota fazlası doğan bebeklerin iğne ile vahşice öldürülmesine Artık son vermeye çağırıyoruz.
Ayrıca
Çinliler tarafından 1988 yılından beri uygulanan Doğu Türkistanlı kadınların
iş bulma vaadiyle fuhuş batağına düşürülmesine karşı Çin Hükümeti’nin derhal önlem almasını talep ediyoruz.
her ay onlarca Doğu Türkistanlı idam edilmektedir. Ve arkasından ağlayan Doğu Türkistanlı kadındır. kocasına ağlar,oğluna ağlar,kızına,ağlar,kardeşine ağlar.
Doğu Türkistanlı kadının idam edilmiştir babası, kocası hapistedir bilmediği bir yerde,oğlu Terörle suçlanmıştır,gurbettedir yıllardır.
Birde her şeye tuz biber olur sessizliği dünyanın. Duyan yok mu sesimi diye haykırışları kaybolur ıssız vadilerde. Yankısı bile dönmez geriye.
Dünya, ey insanlık hiç olmazsa bugün duyun Doğu Türkistanlı kadının sesini.Çin çeksin kanlı ellerini Doğu Türkistan’dan.Dinsin artık Doğu Türkistanlı kadının gözyaşı,ölmesin anne karnında çocuklar… 
Bu bağlamda
Doğu Türkistan’da kadınlara yönelik İnsan Hakları ihlallerine derhal son verilsin
Zorunlu Kürtaj ve bebek katliamı artık durdurulsun.
Ve yine
Başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olmak üzere insan haklarına duyarlı bütün dünya devletlerini Çin Halk Cumhuriyeti üzerinde baskı kurmaya davet ediyoruz. Saygılarımızla 
08.03.2007

Doğu Türkistan
Kül.ve Day.

Derneği
Genel Merkezi
Kadınlar Komisyonu
  • Kaynak: Gökbayrak
  • Etiketler: Kızıl Çin Hükümeti,Doğu Türkistan’Türkiye Cumhuriyeti ,,