• 4.02.2016
  • 889 defa okundu

5 Şubat 1997 tarihinde, 1949 yılından beri Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan’ın Gulca vilayetinde Çin işgalcileri tarafından bir katliam gerçekleştirildi.

5 Şubat Çarşamba günü Kadir gecesi olması münasebetiyle bir evde toplanarak Kuran okumakta olan bir gurup Doğu Türkistan’lı kadın, Çin’in sözde güvenlik güçlerinin ani baskınına uğradılar. Bu kadınlar yaka-paça alınarak dipçik darbeleriyle polis merkezine götürülürler. Bu duruma tepki gösteren halkın polis merkezinin önüne gelerek Çin polislerinin suçsuz yere tutuklamak istedikleri kadınların serbest bırakılmasını istemeleri üzerine iki Doğu Türkistanlı kadının cesedi kalabalığın önüne atılır.

Çinli polislerin bu insanlık dışı davranışlarının akabinde galeyana gelen silahsız halkın üzerine makineli tüfeklerle yaylım ateşi açılır. Bu şiddetli kurşun yağmuru altında yüzlerce masum Doğu Türkistan’lı hayatını kaybeder.

Bundan sonra ise, Çin polislerinin durumu kontrol edebilmesi imkânsızlaşmış, yıllardan beri zaten bunun benzeri katliamlarla karşılaşan halk ellerine geçirebildikleri aletlerle Çin işgal güçlerine karşı topyekûn bir milli ayaklanma başlatmışlardır.

O günlerde çeşitli sebeplerle Doğu Türkistan’da bulunan yabancı ülke temsilcilerinin, uluslararası kuruluşlar ve dış basının verdikleri haberlere göre, çin güvenlik kuvvetleri Gulca ayaklanması sırasında 400 Doğu Türkistan Türkünü olay yerinde şehit etmiş, pek çoğunun ağır yaralanmasına sebebiyet vermiş ve ilk aşamada 2000 kişiyi tutuklamıştır.

Ölen 400 kişinin 16’sı, havaların aşırı soğuk olması nedeniyle üzerlerine sıkılan tazyikli su nedeniyle donarak ölmüş, 90’ı dövülerek öldürülmüş ve 160’ı da Çin güvenlik kuvvetlerinin açtığı ateşle şehit edilmiştir.

Çin yönetimi, Gulca ve civarındaki bütün doktorlara bir genelge göndererek, ayaklanma sırasında yaralananların tedavilerini yasaklamış, tedavi edenlerin ağır cezalara çarptırılacağını duyurmuş ve böylece pek çok Doğu Türkistanlı’nın gerekli acil tedavileri göremeden hayatını kaybetmelerine veya sakat kalmalarına sebebiyet vermiştir.

Aynı gece yapılan ev baskınları olayının sadece Gulca vilayetinde değil, eş zamanlı olarak birçok vilayet ve bölgelerde de yapıldığı ve sudan bahanelerle insanları evlerinden çıkartıp uluorta kurşuna dizdikleri haberleri de alınmıştır. 
Doğu Türkistan halkı o günlerde dünyada eşine az rastlanır bir katliamla karşı karşıya iken, Türkiye den Anadolu Ajansı Doğu Türkistan’a hâlâ Uygur Özerk Bölgesi; istiklâl savaşçılarına ise gösterici müslümanlar adını verirken dünyanın önemli haber ajansları bölgeyi Türk yurdu olarak göstermekteydiler.

AFP, AP, CNN’in 10, 11, 12 Şubat tarihlerinde bütün dünyaya geçtiği geniş haber bültenlerinde Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulüm politikalarına geniş yer verdi.

İşte konu ile ilgili batı basınından ve Türkiye’deki gazete başlıklarından bazıları:

5 Şubat akşamından; yani, kadir gecesinden beri Çin güvenlik kuvvetleri ile halk arasında sokak çatışmaları sürüyor.

Doğu Türkistan’da olağanüstü hal… Binlerce müslüman tutuklandı. Başkent Urümçi, Yarkent ve Kaşgar’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Beş büyük yerleşim merkezinin kontrolü mücahitlerin eline geçti. Kızıl Çin toplama kamplarında işkenceden, açlıktan ve soğuktan 15 ilâ 25 yaş arası gençlerde ölümler başladı. 
Dünya haber ajansları konuyu haber yapıyor, fakat dünyanın hiçbir insan hakları örgütü, hiçbir uluslar arası teşkilatı ya da herhangi bir devlet bu insanlık dışı katliamı sona erdirmek adına fiili bir girişimde bulunmuyorlardı.
 

Ahsen OKYAR

http://ahsenokyar.com/

 

  • Kaynak:
  • Etiketler:
  • 28.02.2009
  • 2492 defa okundu
Dünya tarihine “Gulca Katliamı” olarak geçen bu hadise, 1949 yılından beri işgalci Kızıl Çin hükümetinin Müslüman Doğu Türkistan halkına karşı uygulaya geldiği insanlık dışı baskı, zulüm, işkence, asimilasyon, ekonomik sömürü ve ırki aşağılama siyasetine karşı Doğu Türkistan Türklerinin başlattığı millî İstiklâl Hareketinin 429. sunun adıdır. 
Dünya tarihine “Gulca Katliamı” olarak geçen bu hadise, 1949 yılından beri işgalci Kızıl Çin hükümetinin Müslüman Doğu Türkistan halkına karşı uygulaya geldiği insanlık dışı baskı, zulüm, işkence, asimilasyon, ekonomik sömürü ve ırki aşağılama siyasetine karşı Doğu Türkistan Türklerinin başlattığı millî İstiklâl Hareketinin 429. sunun adıdır. 
Tarih 4 Şubat 1997 Doğu Türkistan’ın Gulca vilayetinde Kadir gecesi Kur’an okumak üzere bir evde toplanan Doğu Türkistanlı kadınların Çin’li polisler tarafından eve yapılan bir baskınla evden dışarı çıkarılması ve bu zorbalığa direnen kadınların üzerine ateş açmaları ile birkaç Doğu Türkistanlı kadınımızın şehid edilmeleri sonucunda patlak veren olaylar kısa sürede bütün Doğu Türkistan’a yayılmış ve bir “ millî İstiklâl ” hareketine dönüşmüştür. 
Netice itibariyle Doğu Türkistan halkı yüzlerce ve hatta Çin hükümetinin dünya kamuoyunun gözünden sakladıklarını da hesaba kattığımızda binlerle ifade edilebilecek sayıda evladını şehid vermiştir. O günlerde çifte standartçı bazı dünya haber kaynakları Çin’in ağzından aldıkları haberleri vermekle yetindiler. Dolayısıyla, böylesine eşine az rastlanır bir özgürlük savaşı ve uğrunda verilen sayısız şehid dünya kamuoyunun gözünden saklanmaya çalışıldı.

4 Şubat olaylarından sonra Çin hükümeti sıradan bahanelerle bir tutuklama kampanyası başlatmış olup, gece baskınları ile evlerden Doğu Türkistanlı gençleri topladılar ve meçhul akıbete doğru götürdüler. 

Aylar sonra polis merkezlerine yakınlarından haber almaya gidenlere genellikle verdikleri cevap şu oldu.” Cezaevinden kaçmaya çalışırken vuruldu.” Şu anda sorgusuz sualsiz yıllardır çalışma kamplarında ve hapishanelerde ölüme terk edilen 80.000 Doğu Türkistanlı bulunmaktadır. Kendi gölgesinden bile korkan bu Çinli yöneticilerin bundan sonraki uygulaması ve hedefi bütün imkanlarını kullanarak ve dünyadaki bazı şer odaklarını ve ülkeleri de arkalarına alarak 40 Milyondan fazla nüfusa sahip Doğu Türkistan halkını tamamen asimile etme ve tarih sahnesinden silme çabasındadır. 4 Şubat 1997 Gulca katliamının üzerinden 4 yıl geçmiş ve 5. yılına girmiştir. Dünya insan hakları ihlallerinden bahsede dursun, Doğu Türkistan da tam bir insanlık suçu işlenmektedir.

İnsanların en temel hakkı yaşama hakkıdır.Bu hak her gün, her dakika Doğu Türkistanlıların elinden alınmakta, her an ölümle burun buruna yaşamaktadırlar. 

Dünya İnsan Hakları Örgütleri ve uluslararası Af Örgütü tarafından insan hakları ihlalleri yönü ile “sabıkalı” ilan edilen Çin, dünyanın gözünü boyamayı, tarihteki sinsi, entrikacı ve ikiyüzlülük maharetini kullanarak sürdürmekte ve başarabilmektedir. “ Şanghay Beşlisi” adı altında oluşturduğu “Şer Beşlisi” ile kendisinin dışındaki diğer ülkeleri kendi çıkarlarına alet ederek kullana gelmekte, 11 Eylül hadisesini fırsat bilerek uluslar arası terörizmle mücadele adı altında dünya ülkelerinin de desteğini alarak kendisi Doğu Türkistan da tam bir “devlet terörü” suçunu işlemektedir.

Yakın bir gelecekte kesinlikle bütün dünyanın başına bela olacak olan Çin, bugün için dünya barışından söz ederek özellikle de ekonomisi bozuk ve Çin’in ticaretine ihtiyacı olan ülkeleri kıskacına almaya çalışmaktadır. 

Sıra diğer ülkelere de gelecektir. Bazı siyaset bilimcilerin tabiri ile “Sarı Okyanus” taşmaya devam etmektedir. Bunun tek olarak farkına varan ülke ABD’dir, ve tedbirini almaktadır. Afganistan meselesi bu tedbir girişimlerinden bir tanesidir. Çin karakterini en iyi bilmesi gereken Batı Türkistan devletleri ve Türkiye her nedense meseleyi pas geçmektedir. İnşallah sonu hayırlı olur.

Çin’in işlediği“Gulca Katliamının” yıldönümünü vesile ederek bütün dünyayı bir kez daha Çin tehlikesine karşı uyarma vazifemizi yerine getirmek istedik. 

4 Şubat 1997 Gulca olayları Doğu Türkistan özgürlükçülerine bir ilham ve ışık kaynağı olmaya devam edecektir. Bütün şehidlerimizi rahmetle, minnetle anarken mekanları cennet olsun diyoruz. 

Gonca CezayirliSevgiyle Kalın
Haber Kaynağı bafrahaber.com…
  • Kaynak: bafrahaber.com
  • Etiketler: ,Türkiye,Şanghay Beşlisi”,,Dünya İnsan Hakları Örgütleri ve uluslararası Af Örgütü ,Çin,Müslüman,4 Şubat 1997, Doğu Türkistan’, Gulca , Kadir gecesi,,