10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle
18Tem
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle
- 10.12.2005
- 1643 defa okundu
10.12.2005
BASIN BİLDİRİSİ
Bir insan hakları gününe daha ulaştık. Bundan 365 gün önce yine böyle soğuk bir aralık gününde basının ve kamu oyunun bilgisine sunduğumuz konular geliyor aklımıza. İnsan hakları denince ilk akla gelmesi gereken ülkelerin başında bulunan Doğu Türkistan’ın, sadece 2004 yılı insan hakları gününde, Doğu Türkistan’lılar tarafından dile getirildiğini, sonrasında ise büyük bir sessizliğin olduğunu görmekteyiz.
İlginçtir, dünyada Doğu Türkistan konusunu dile getirme özgürlüğüne sahip olanlar yine sadece Doğu Türkistan’lılar. Ellerinden alınan haklarına tekrar kavuşmak, çektikleri acıları unutmak ve bir daha yaşamamak için ellerinden gelen mücadeleyi veren Doğu Türkistan’lılar. 1.3 milyar nüfusu, ucuz iş gücü ve büyük pazarı sayesinde dünyayı ablukasına almış bir Çin ve karşısında çok kısıtlı imkanlarla büyük bir mücadele içindeki Doğu Türkistan’lılar. Tüm olup bitenlere seyirci, zulmü duymamazlıktan, görmemezlikten gelen, her insan hakları gününde alevlenip ve sonra derin bir sessizliğe bürünen dünya. İşte insan hakları gününde karşımıza çıkan acı manzara.
Öte yandan basınımızın Doğu Türkistan konusuna yaklaşımı, dünyanın tutumundan pek farklı değil. Çin Türkiye ilişkilerinin gelişmeye başladığı 1990’ların sonlarından başlayarak basınımızın Doğu Türkistan’a olan ilgisi zamanla azalmış ve günümüzde tamamen yok olmuştur. Her gün basında Çin ile ilgili boy boy haberler yer alırken, Çin’in insan hakları ihlallerine hiç mi hiç değinilmemektedir. Daha 10 yıl öncesine kadar Çin, gazetelerde, dergi ve televizyonlarda idamlarla, tek partili baskıcı rejimiyle, insanlara uygulanan zulümlerle yer almakta iken, bugün de değişti de her şey tozpembe gösteriliyor. Çin ekonomisinin hızla geliştiği, Çin’e yabancı sermeyenin aktığı, aynı zamanda ucuz ve kalitesiz Çin mallarının ve bunları pazarlayan milyonlarca Çin’linin dünyayı istila ettiği aşikar bir gerçektir. Fakat görülmesi gereken ve gelecekte dünya barışı için büyük bir sorun olabilecek bir gerçek daha var ki, işte bugün bunları konuşmalı, çözüm yolları üretilmedir. Temellerini bugünden atarak, yılmadan usanmadan, başka hiçbir çıkar ve amaç gözetmeden çözümü için mücadele edilmelidir.
Çin’in tek partili baskıcı bir rejime sahip olduğu, insan hakları ihlallerinde dünyada birinci sırada yer aldığı unutulmamalıdır. Gelişen Çin ekonomisinin sadece Çin Hükümetinin izin verdiği bölgelerde etkili olduğu, diğer kesimlerin hala zulüm ve baskı altında olduğu göz ardı edilmemelidir. Özellikle, Çin ekonomisine başta petrol olmak üzere büyük katkılar sağlayan Doğu Türkistan’da 35 milyon Müslüman Türk’ün yok edilmeye, asimle edilerek tarih sahnesinden silinmeye çalışıldığı unutulmamalıdır. Tarih Doğu Türkistan’da uygulanan büyük soykırımının hesabını konuya ilgili ilgisiz herkesten soracaktır. Gelecekte bu sessizliğimizin bedelini çok ağır bir şekilde ödemek durumunda kalabiliriz.
Dünya siyaset sahnesinin bugünkü durumunda politikacıların Doğu Türkistan konusunda sağduyulu davranmasını beklemek hayalden ileri gidememektedir. Zira aynı soydan, dinden, aynı tarih ve kaderden gelen ülkemiz politikacılarının konuya ilgisizliği, ilgili olanların ise belki kendilerinin bile inanamadıkları bahaneler ile geçiştirmesi, çözümü zamana bırakması umutlarımızı hayale dönüştürmektedir.
Bu nedenle biz sivil toplum örgütleri, basınımızın sağduyulu ve ilkeli mensupları ve duyarlı halkımızın üstüne büyük bir görev düşmektedir. Sesimizi duyurana, apaçık ortada olan gerçekleri görmemezlikten gelenlere gösterene, İnsan Hakları Günlerinin anlam ve önemine uygun şekilde değerlendirilmesini sağlayana kadar mücadelemize devam etmeliyiz. Politika geliştiricilerin ve bu politikaları uygulayanların en yakın zamanda doğru tavır ve davranışlar sergilemelerini umut ediyoruz.
Bu insan hakları gününde yine Çin’i Doğu Türkistan’lılara uyguladığı asimle politikasından vazgeçmeye ve Doğu Türkistan’ı işgaline son vermeye davet ediyoruz.
Bir sonraki İnsan Hakları Gününde sadece olumsuzlukları değil, yaşanan güzel gelişmeleri sizlerle paylaşmak umuduyla sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
İlginçtir, dünyada Doğu Türkistan konusunu dile getirme özgürlüğüne sahip olanlar yine sadece Doğu Türkistan’lılar. Ellerinden alınan haklarına tekrar kavuşmak, çektikleri acıları unutmak ve bir daha yaşamamak için ellerinden gelen mücadeleyi veren Doğu Türkistan’lılar. 1.3 milyar nüfusu, ucuz iş gücü ve büyük pazarı sayesinde dünyayı ablukasına almış bir Çin ve karşısında çok kısıtlı imkanlarla büyük bir mücadele içindeki Doğu Türkistan’lılar. Tüm olup bitenlere seyirci, zulmü duymamazlıktan, görmemezlikten gelen, her insan hakları gününde alevlenip ve sonra derin bir sessizliğe bürünen dünya. İşte insan hakları gününde karşımıza çıkan acı manzara.
Öte yandan basınımızın Doğu Türkistan konusuna yaklaşımı, dünyanın tutumundan pek farklı değil. Çin Türkiye ilişkilerinin gelişmeye başladığı 1990’ların sonlarından başlayarak basınımızın Doğu Türkistan’a olan ilgisi zamanla azalmış ve günümüzde tamamen yok olmuştur. Her gün basında Çin ile ilgili boy boy haberler yer alırken, Çin’in insan hakları ihlallerine hiç mi hiç değinilmemektedir. Daha 10 yıl öncesine kadar Çin, gazetelerde, dergi ve televizyonlarda idamlarla, tek partili baskıcı rejimiyle, insanlara uygulanan zulümlerle yer almakta iken, bugün de değişti de her şey tozpembe gösteriliyor. Çin ekonomisinin hızla geliştiği, Çin’e yabancı sermeyenin aktığı, aynı zamanda ucuz ve kalitesiz Çin mallarının ve bunları pazarlayan milyonlarca Çin’linin dünyayı istila ettiği aşikar bir gerçektir. Fakat görülmesi gereken ve gelecekte dünya barışı için büyük bir sorun olabilecek bir gerçek daha var ki, işte bugün bunları konuşmalı, çözüm yolları üretilmedir. Temellerini bugünden atarak, yılmadan usanmadan, başka hiçbir çıkar ve amaç gözetmeden çözümü için mücadele edilmelidir.
Çin’in tek partili baskıcı bir rejime sahip olduğu, insan hakları ihlallerinde dünyada birinci sırada yer aldığı unutulmamalıdır. Gelişen Çin ekonomisinin sadece Çin Hükümetinin izin verdiği bölgelerde etkili olduğu, diğer kesimlerin hala zulüm ve baskı altında olduğu göz ardı edilmemelidir. Özellikle, Çin ekonomisine başta petrol olmak üzere büyük katkılar sağlayan Doğu Türkistan’da 35 milyon Müslüman Türk’ün yok edilmeye, asimle edilerek tarih sahnesinden silinmeye çalışıldığı unutulmamalıdır. Tarih Doğu Türkistan’da uygulanan büyük soykırımının hesabını konuya ilgili ilgisiz herkesten soracaktır. Gelecekte bu sessizliğimizin bedelini çok ağır bir şekilde ödemek durumunda kalabiliriz.
Dünya siyaset sahnesinin bugünkü durumunda politikacıların Doğu Türkistan konusunda sağduyulu davranmasını beklemek hayalden ileri gidememektedir. Zira aynı soydan, dinden, aynı tarih ve kaderden gelen ülkemiz politikacılarının konuya ilgisizliği, ilgili olanların ise belki kendilerinin bile inanamadıkları bahaneler ile geçiştirmesi, çözümü zamana bırakması umutlarımızı hayale dönüştürmektedir.
Bu nedenle biz sivil toplum örgütleri, basınımızın sağduyulu ve ilkeli mensupları ve duyarlı halkımızın üstüne büyük bir görev düşmektedir. Sesimizi duyurana, apaçık ortada olan gerçekleri görmemezlikten gelenlere gösterene, İnsan Hakları Günlerinin anlam ve önemine uygun şekilde değerlendirilmesini sağlayana kadar mücadelemize devam etmeliyiz. Politika geliştiricilerin ve bu politikaları uygulayanların en yakın zamanda doğru tavır ve davranışlar sergilemelerini umut ediyoruz.
Bu insan hakları gününde yine Çin’i Doğu Türkistan’lılara uyguladığı asimle politikasından vazgeçmeye ve Doğu Türkistan’ı işgaline son vermeye davet ediyoruz.
Bir sonraki İnsan Hakları Gününde sadece olumsuzlukları değil, yaşanan güzel gelişmeleri sizlerle paylaşmak umuduyla sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Seyit TÜMTÜRK
Genel Başkan
Genel Başkan
- Kaynak: GÖKBAYRAK
- Etiketler: Doğu Türkistan,Çin,İnsan Hakları