• 12.12.2012
  • 2575 defa okundu

İNSAN HAKLARI GÜNÜNDE
TÜRK DÜNYASI VE DOĞU TÜRKİSTAN

 

Değerli başkanlar, değerli misafirler ve basın mensubu
arkadaşlar

Bu gün dünya insan hakları günü, fakat Doğu Türkistan başta
olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde insan hakları ihlalleri devam etmektedir.
Özellikle de bu hak ihlalleri Türk coğrafyasında had safhadadır. Etrafımıza
şöyle bir bakacak olursak.Irak’ta, Suriye’de 
İran’da Güney Azerbaycan Türkleri,Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ
bölgesinde yaşananlar hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor, Bu saydığımız
topraklarda Türk olmak, insan olmak o kadar zor ki yaşananlar karşısında insan
olan insanlığından utanır.

Şimdi Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlallerine
bir göz atalım: Sizlere tarih anlatmayacağım, yakın tarihte meydana gelen
birkaç olayı paylaşmak istiyorum: 1949 yılında Çin işgalinden sonra Uygur
Türkleri akla hayale gelmeyen işkence ve soykırıma tabii tutuldu. İnsanların en
temel hakları olan yaşam hakları ellerinden alındı. Din, dil, ve kültürel
Hakları engellenerek kendi kendini idare etmekten yoksun bırakıldı. Yaşları 18
ve 25 olan kızlarımız Çin’in iç bölgelerine zorla götürülerek sağlıksız
koşullarda ve gayri ahlaki işlerde çalışmaya zorlandı. 2010 verilerine göre
Çin’in iç bölgelerine götürülen Uygur kızlarının sayısı 1 milyonu aşmıştır. 6-7
yaş arası çocuklar çift dilli eğitim bahanesi ile Çinin iç bölgelerine zorla
götürülerek  kendi milletine hain  Çin yönetimine sadık birer köle olarak
yetiştirilmekte yani mankurtlaştırılmakta. 7-8 aylık hamile olan doğumuna bir
kaç hafta kalmış kadınlarımız nüfus planlaması safsatası ile zorla kürtaj
edilmekte, kadınlarımızın annelik hakları zorla ellerinden alınmaktadır. Çin
yönetimi bu zorunlu nüfus planlaması uygulaması yerine Doğu Türkistan’a Çinli
göçünü durdurmalıdır. Her yıl Doğu Türkistan’a yüz binlerce Çinli göçmen
yerleştirmektedir. Din ve vicdan özgürlüğü üzerindeki baskılarda had
safhadadır. Camiler yıkılmış, din adamları hapse atılmış, ya da Çin Komünist
partisinin yetiştirdiği din adamları Uygur Türklerinin dini yanlış öğrenmeleri
için eğitilerek Uygur Türklerini Çin hükümetinin her türlü baskısını kabul
etmelerini açıklayan vaazlar vermekte. Yakın tarihte yani 5 Temmuz 2009 da tüm
dünyanın ve Türkiye’nin de haftalarca görsel ve yazılı medyadan takip ettiği
olaylarda binlerce Uygur Türkü şehit edilmiş, on binlercesi de hapse mahkum
atılmış bir o kadarı da kayıptır. O tarihten günümüze kadar kaybolanlar
hakkında Çin yönetimi hiçbir açıklama yapmadığı gibi, kayıp yakınlarını tehdit
ederek; eğer kayıp yakınlarınızın akıbetini araştırır veya basın yolu ile
açıklama yaparsanız çok şiddetli cezalara çarptırılacaksınız diyerek kayıpların
yakınlarını hiçbir gerekçe göstermeden hapse atmaktan da çekinmemektedir.Bütün
bunlar yetmezmiş gibi bu yıl ramazan ayında devlet memurları ve öğrencilere
zorla su içirmek suretiyle orucunu bozdurmuş, ramazan ve kurban bayramı
namazını ve toplu bayramlaşmayı da yasakladığı gibi Bayram tatilini de iptal
etmiştir.Çinli yetkililer orucun yasaklanmasına gerekçe olarak da halk sağlığı
ve iş veriminin düşeceğini  
göstermiştir. Çin devletinin şerrinden korkarak Korla’daki yer altında
kurulan Kur-an Kursunda din eğitimi almaya çalışan yaşları 10 ila 15 arasında
Uygur çocukların ders gördüğü kurs 8 haziran günü Çinli milis güçleri
tarafından basılmış ve burada Kuranı Kerim öğrenmekte olan çocuklar karakola
götürülmüştür. İçlerinden 12 yaşındaki Mirzahit AMANULLAH Çinli polislerin
şiddetli işkencesine maruz kalmış başından aldığı ağır darbe sonucu 21 Haziran
günü şehit edilmiştir. Defin sırasında mezarı başında imam tarafından Kur-anı
Kerim okunmasına dahi izin verilmemiştir. Karakolda şiddet uygulayanlar
hakkında hiçbir soruşturma açılmadığı gibi ailesine olayla ilgili hiç kimseye
bir şey söylememesi aksi takdirde kalan aile fertlerini hapse atılacakları
söylenmiştir. Doğu Türkistan’da dinsizleştirme politikasını hayasızca
uygulayan  aynı Çin yönetiminin diyanet
işleri başkanlığı T.C diyanet işleri başkanlığı ile bu yıl Ekim ayında
ortaklaşa Türkiye’de Kuran ziyafeti ve Türk İslam sanatları sergisi açmıştır .
İşte bu olaylar da gösteriyor ki Çin’in ikiyüzlü acımasız politikaları sonucu
Doğu Türkistan halkının yaşama hakkı dahi yok. Gece evlerinden alınarak meçhule
götürülen insanlar hakkında aileleri hiçbir soruşturma isteyememekte, kaybolan
yakınının akıbetini soruşturanlar ise çeşitli cezalara çarptırılmaktadır.  Çin’in insan hakları dosyası burada
sayamayacağımız kadar kabarıktır. Uluslararası insan hakları örgütlerinin
raporlarında bu zikrettiğimiz ihlaller yer almasına rağmen Birleşmiş Milletlerin
veto yetkisine sahip 5 Daimi üyesinden biri olan Çin hükümeti hakkında şimdiye
kadar hiçbir hüküm çıkmamıştır. Türk devletleri ve İslam dünyası da bu gelişen
olaylar karşısında sessiz kalmaktadır. Doğu Türkistan’da 5 Temmuz 2009 yılında
meydana gelen Urumçi katliamında Türkiye’den siyasi partiler ve sivil toplum
kuruluşları basın açıklaması ve protesto gösterileri ile olayı kınamış olsalar da
bunun devamı gelmemiş ve bu gün Doğu Türkistan’da Çin istediğini yapmaktadır.

İnsan hakları sadece bir zümrenin veya bir milletin değil
tüm insanlığın hakkıdır. Çin, zorla işgali altında tuttuğu Doğu Türkistan’da
akıttığı kanların hesabını mutlaka bir gün ödeyecektir. Buradan hür Dünyaya ve
insanlığa sesleniyorum 35 MİLYONLUK BİR MİLLETİN İNSAN HAKLARI YOKMU?  ONLARDA. İNSANLIK ALEMİN İN AYRILMAZ BİR
PARÇASIDIR.  mazlum milletlerin insan
haklarından faydalanacağı ve insanca yaşayacağı günler yakındır.  Hepinize saygılar sunuyorum

Seyit Tümtürk

Dünya Uygur Kurultayı

Başkan Yardımcısı

Doğu Türkistan Kültür Ve

Dayanışma Derneği Genel Başkanı

Tel:05324026492

  • Kaynak:
  • Etiketler: Doğu Türkistan,Çin,Uygur,Azerbaycan,Kaarabağ,