• 2.11.2013
  • 845 defa okundu

28 Ekim günü öğle saatlerinde Pekin’de bulunan Tienanmen
meydanında vuku bulan araçlı intihar saldırısı ve sonrasında Çin devletinin
başlattığı Uygur avı Çin’in Ankara büyükelçiliği önünde protesto edildi.

Dünyanın sayılı meydanlarından 1989 öğrenci olayları ile
sembolleşen Tienanmen meydanında 28 Ekim günü araçla saldırı düzenlenmiş
patlama sonucu araç içindeki 3 kişi ölürken 28 kişi de yaralanmıştır.

Çin hükümeti yine karartma haber yaparak patlamaya neden
olan aracın Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’ye ait olduğu, ölenlerden iki
kişinin de Uygur olduğunu ve olayın bir terör saldırısı olduğunu duyurdu.

Çin’in son dönemlerde sıkça başvurduğu bu terör bahanesi bu
olay ile bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Yaşananlardan ve yaşanacaklardan
endişe eden teşkilatlarımız dünyanın dört bir yanında Çin’in bu ikiyüzlü ve
acımasız siyasetini protesto etti.

Derneğimiz Ankara Şubesi Başkanı Hayrullah Efendigil ve
beraberinde ki grupta Çin hükümetinin uyguladığı bu acımasız tutum ve
uygulamayı protesto etti.

Ankara Şube Başkanı Hayrullah Efendigil yaptığı basın
açıklamasında son günlerde yaşananların endişe verici olduğunu belirterek,
Tienanmen meydanında yaşanan patlama ile çarpıcı açıklamalarda bulunurken
yaşanan olayların perde arkasına dikkat çekti.

Hayrullah Efendigil basın açıklamasında “Olayda kullanılan
jipin Urumçi plakalı olduğu ve plakasının üç kez değiştirildiği iddia edildi.
Hâlbuki Pekin’e başka bölgelerden giriş yapacak olan araçların izne tabi olduğu
ve izin alan araçların da kayıt altına alındığı dikkate alındığında bu olayın
intihar saldırı olmadığı gayet net olarak anlaşılmaktadır. Çinli yetkililer bu
olayı terör olayına bağlayarak özellikle soruşturmanın da bu yönde
sürdürüldüğünü ifade ediyor. Pekin’de yaşayan binlerce Uygur Türkünün gözaltına
alınarak işkenceye maruz kalmasından endişe duymaktayız. 
Konunun uzmanları ve analistler olayın öldürme veya katliam amaçlı olmadığını,
olayı gerçekleştirenlerin meydanda bulunanların zarar görmemesi amacı ile ikaz
mahiyetinde kaçmaları için sürekli klakson çaldıklarını, eylemi
gerçekleştirenlerin esas amacın ise, Çinli polislerden korkup kaçtıkları
yönünde. 
Olayın meydana geldiği günden itibaren Çin’in yapmış olduğu açıklamaların
birbiri ile çelişkili olduğu görülmektedir. Bu da konuya şüphe ile bakmamıza
sebep olmaktadır” dedi.

Çin Büyükelçiliği
önündeki eyleme, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk Kültür
Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı
Osman Özdemir, Genel Merkez Yöneticileri, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma
Derneği Başkanı Mahmut Kasapoğlu ve Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği
üyeleri katıldı.

  • Kaynak:
  • Etiketler: Çin, China, Uygur, Doğu Türkistan, Turkistan, East, 28, 3, Uyghur, Tienanmen, Ankara, Pekin, Haber, News, Beijing, Hayrullah, Efendigil
  • 11.07.2009
  • 2197 defa okundu

Bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yüzlerce kişinin öldürülmesi olaylarını kınadı. 

Ankara- 
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde zaman zaman yaşanan çeşitli eylem ve gösterilerde taş atan çocukların tutuklanıp yargılanmasına tepki gösteren Birleşmiş Milletler’in, Irak’ta ve Filistin’de öldürülen çocukların haklarını aramadığını ve sorumlularından hesap sormadığını ileri sürdü. 
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çocuk hakları gözetilmeksizin katliam yapıldığını ve yapılmaya devam edildiğini ifade eden Yavuz, şöyle konuştu:
”Birleşmiş Milletler neden bu olaylara tepkisiz kalmaktadır? Çocuk hakları konusunda Birleşmiş Milletler’in Türkiye’ye gösterdiği tepkiyi, diğer ülke çocukları söz konusu olduğunda da göstermesini istiyoruz. Doğu Türkistan’da yaşanan ve soykırım boyutuna ulaşan olayları şiddetle kınıyoruz. Bu olayların bir an önce sona erdirilmesini istiyoruz.” 
Aksaray 
Aksaray Baro Başkanı Kerim Yenil, yaptığı yazılı açıklamada, Çin hükümetini Uygur Türklerine karşı asimilasyon yürütmek, demokratik açılımlar ve çözüm üretmek yerine, asker ve polis gücünün yanı sıra sivil Çinlileri de silahlandırarak olayları büyütmekle suçladı.

Uygur Türklerine yönelik sistematik tutuklama, sürgün ve idam olaylarının gerçekleşmesinin beklendiğini ifade eden Yenil, açıklamasında şunları kaydetti:
”Daha şimdiden adil olmayacağı belli olan bu uygulamaların engellenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. 

Bu vahşetin ve insanlık dramının 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü’nde yaşanıyor olması biz hukukçuları derinden üzmüş. Dünya üzerinde hukukun ve insan haklarının tesis edilememesi, güçlünün zayıfı ezdiği sistemin halen devam ediyor olması kaygılarımızı artırmıştır. Aksaray Barosu olarak, TBMM ve hükümeti, her biri ayrı bir insanlık suçu oluşturan bu vahşetin durdurulması ve bölge halkının insani ve demokratik haklarının korunması açısından acil girişimlerde bulunmaya ve tedbirler almaya çağırıyoruz.” 
Adana 
Kozan Dayanışma ve Kalkınmayı Destekleme Derneği (KOZDES) Başkanı Harun Abdullah Baysal, yaptığı yazılı açıklamada, Uygur Türklerine karşı insanlık dışı uygulama, şiddet ve yıldırma yöntemlerinin bütün dünyanın gözleri önünde cereyan ettiğini bildirdi.

Saldırıların Türk milletini derin bir üzüntü ve endişeye sevk ettiğini ifade eden Baysal, açıklamasında şunları kaydetti:
”Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımızın maruz kaldığı bu insanlık dışı saldırı ve katliamlar, Türk milleti olarak hepimizi derin bir üzüntü ve endişeye sevk etmiştir. 

Dünyanın önde gelen insan hakları savunucularıyla ırkçılık karşıtı dernek ve kurumlarının, Çin’deki Müslüman Türk vatandaşlarının hayatlarını kaybetmesi karşısındaki duyarsızlığı ise bizim için ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Dünyanın neresinde, hangi millete, ırka ve dine mensup olduğuna bakılmaksızın zulme ve soykırıma uğrayan insanların yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Bu bağlamda dünya barışına inanan devletler tarafından Çin’in siyasi ve ekonomik anlamda ciddi şekilde uyarılması gerektiğine inanıyoruz.”

Baysal, açıklamasında, Kozanlıların Çin mallarını satın almayarak, demokratik tepkilerini ekonomik yaptırım uygulayarak göstermelerini istedi. 

Bartın 
Türk Eğitim-Sen Bartın Şube Başkanı Sezai Hangişi, yazılı açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin merkezi Urumçi’de yaşananları ”insanlık vahşeti” olarak değerlendirdi. Bölgede yüzlerce Müslüman Türkün şehit edildiğini, yaralı sayısının da 1000′i aştığını belirten Hangişi, yaşanan katliama dünyanın sessiz kalmaması gerektiğini kaydetti.

Çin mallarını boykot çağrısında bulunan Hangişi, açıklamasında, ”Doğu Türkistan’daki Türklerin kendi topraklarında temel hak ve özgürlüklerinden yararlanarak refah içinde yaşamaları için ortamın hazırlanması gerekmektedir. Yetkililerin bu duruma bir an önce dur demeleri şart” görüşlerini ifade etti. 

Samsun 
Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Nuri Başar, yaptığı yazılı açıklamada, Uygur Türklerinin Çin’nin, ”İnsanlıkla asla bağdaşmayan zulmü altında tüm dünyanın gözleri önünde ezildiğini” ifade etti.

Yaşanan olayları kınayan Başar, açıklamasında, şu ifadeleri kullandı:
”İnsanlar köle gibi çalıştırılıyor, genç kızlar ailelerinden zorla alınıp en olmadık yerlerde ve ahlak dışı işlerde çalıştırılıyor, manevi değerlerinden kopartılıyor. Karşı gelen aileler en ağır cezaya tabi tutuluyor. Katliamların böyle devam etmesi halinde olay tam bir soykırıma dönüşecektir. Doğu Türkistan’daki soykırım mutlaka durdurulmalıdır. Çin zulmü karşısında Çin mallarına boykot kararı bile alamıyorsak, biz kimi veya neyi temsil ediyoruz?” 

Sıvas 
Tüm Eğitim Çalışanları (TEÇ-SEN) Sivas Şube Başkanı Birol Duman, yaptığı yazılı açıklamada, Çin’de yaşanan olayları büyük bir kaygı ve üzüntü içinde takip ettiklerini belirtti.

Türkiye’de Çin’e karşı tepkilerin çığ gibi büyümesi gerektiğini ifade eden Duman, toplu infaz haberlerinin Türk-İslam dünyasını derinden yaraladığını vurguladı. Doğu Türkistan meselesinin sadece Müslüman Uygur Türklerinin sorunu olarak görülmemesi gerektiğini kaydeden Duman, akıllı, cesur ve uzak görüşlü politikalarla Türkiye’nin bu sorunun çözümünde önemli bir katkısı olacağına inandıklarını bildirdi.

Duman, açıklamasında şunları kaydetti:
”TEÇ-SEN olarak Doğu Türkistanlılara reva görülen bu insanlık dışı zulüm devam ettiği sürece, hukuk, insan hakları ve demokrasi gibi çağdaş, evrensel değerlerin ahlaki bir geçerliliği kalmıyor. Bu kavramları güncel ve geçerli kılmaya çalışan başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarını çağımız için yüz karası olan bu Çin zulmünü durdurmak üzere harekete geçmeye çağırıyor, bu zalimliği nefretle kınıyor ve Çin’in derhal bu olaylara son vermesini istiyoruz.” 

Çanakkale 
Memur-Sen Çanakkale İl Temsilcisi Sefahattin Çiloğlu, yaptığı yazılı açıklamada, yaşanan olayların ardından Uygur Türklerinin yanında olduklarını ifade etti.

Saldırıların kendilerini derinden üzdüğünü kaydeden Çiloğlu, açıklamasında, şunları kaydetti:
”Buradan Çin zulmünü kınıyor Uygur Türkünün haklı davasında yanında olduğumuzu Çanakkale’den haykırıyoruz. Ülkeyi yönetenlerin en gür sesle Uygur Türkü’ne sahip çıkmasını bekliyoruz. Çin’in yaptığı bu saldırılar soykırımdır. Bu bilinç ile bütün dünyanın bu saldırılara dur demesini bekliyoruz

  • Kaynak: turkishforum
  • Etiketler: Doğu Türkistan,Memur-Sen Çanakkale İl Temsilcisi Sefahattin Çiloğlu,Tüm Eğitim Çalışanları (TEÇ-SEN) Sivas Şube Başkanı Birol Duman,,Türk Eğitim-Sen Bartın Şube Başkanı Sezai Hangişi,,Kozan Dayanışma ve Kalkınmayı Destekleme Derneği (KOZDES) Başkanı Harun Abdullah Baysal, ,Aksaray Baro Başkanı Kerim Yenil,,Birleşmiş Milletler,Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği,