• 31.10.2013
  • 749 defa okundu

Dün ( 30.Ekim.2013 ) tarihinde Çin devlet resmi haber ajansı Xinhua’nın vermiş olduğu bilgilerde araç içindeki kişilerin Osman Hesen, Annesi ve Hanımı olduğunu, patlamanın bu üç kişi tarafından gerçekleştirildiği haberini verdi.Olay anında görüntü alan basın mensuplarının Uluslar arası ajans mensuplarının ellerindeki görüntüler silindikten sonra göz altına alınmıştır. O gün olayla ilgili internet sitelerinde yer alan görüntüler Çinli yetkililer tarafından kaldırılmış yayın yasağı konmuştur.

Buda olayla ilgili şüphelerimizi artırmaktadır.

       Olayın meydana geldiği günden itibaren çinin yapmış olduğu açıklamaların birbiri ile çelişkili olduğu görülmektedir. Bu da konuya şüphe ile bakmamıza sebep olmaktadır.

       Çünkü bu olayın çinin iddia ettigi gibi bir terörist saldırı olmadığını gösteren birçok nedenler var.

1-      Bu bir terör saldırısı olsaydı,eylemi yapan kişi annesi ve hanımını yanına alarak saldırıyı gerçekleştirmezdi.

2-      Eğer bu bir intihar saldırısı olsaydı! Üç kişi aynı araçta intihar eylemi gerçekleştirmezdi.

3-      Bu bir intihar eylemi olsaydı şahıs benzinle değil daha etkili olan patlayıcılarla bu eylemi gerçekleştirirdi.

4-      Bazı görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre tianenmen meydanında duvara çarparak  yanan aracı bir polis araçlarının kovaladığı ve yanan jeep’in kazadan önce siren çalarak sivil halka zarar vermemek için gayret gösterdiği bilgisi verilmiştir.

5-      Çin hükümet yetkilileri  kişinin yakalandığını ilan etti.Ancak bu beş kişinin tianenmendeki olaylarla ilgili yakalandığını söylemedi.

6-      Belki bu olayın arkasındaki gerçekleri hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Çünkü yakalananlar kimse ile görüştürülmez, işkence edilir ve Çinli yetkililerin duymak istedikleri şeyleri söylemeye, itiraf etmeye zorlanır. Bu çinde Uygur Türklerine devamlı uygulanan metodtur.

7-      Çinli yetkililerin bu olayı bahane ederek Doğu Türkistan’da Uygurlara karşı sürdürdüğü baskı siyasetini daha’da artıracağı, buna ilave olarak çinde yaşayan Uygurlara karşı hareket edeceği ve onlara CEHENNEM hayatı yaşatacağı endişesini taşımaktayız. Aldığımız bilgilere göre çin yetkilileri çinde yaşayan Uygur Türklerini tutuklama kampanyasına çoktan başlamıştır.

8-      Arzumuz ekonomik,askeri ve siyasi alanda gelişen Türkiye çin ilişkilerinin olumlu yansımalarının,etkilerinin Doğu Turkistanda’da görülmesidir.Özellikle mayıs 2013’den bu yana Doğu Türkistan’ın Kaşgar- Hoten-Aksu-Kumul-Turfan ve son olarak Yarkent şehirlerinde meydana gelen olay ve katliamlar çin yönetiminin Doğu Türkistanlılar üzerinde uluslar arası hukuk tanımazlığı ve zulmünü gözler önüne sermektedir. TBMM’nin  isanhakları komisyonun 24.10.2013 tarihinde çin işgalindeki Doğu Turkistan’a insanhakları inceleme heyeti gönderme kararını çok olumlu buluyor ve bunun Dünya’ya ve Başta BM, Avrupa Parlamentosu ve İslam işbirliği teşkilatı gibi uluslar arası kuluşlara örnek olmasını diliyoruz.

                                                                                    Seyit TümTürk

                                                           Dünya Uygur Kongresi Genel başkan 1.yardımcısı

                                                              GSM 05324026492 /[email protected]

 

  • Kaynak:
  • Etiketler: tianenmen, çin, doğutürkistan, uygur, seyittümtürk, hua, chunyıng,
  • 29.06.2013
  • 696 defa okundu

Aziz Türk milleti ve değerli basın mensupları Türk-İslam beldeleri son günlerde birbirinden acı haberlerle sarsılmakta, Müslüman Türk’ün yaşadığı coğrafyalar adeta kan gölüne dönmektedir.

25 ve 26 Haziran günleri ne yazık ki acılarımızın katlandığı, Türk’e reva görülen zulmün zirveye çıktığı bir gün olarak kayıtlara geçmiştir. Evvela 25 Haziran günü Kuzey Irak’ta Türkmen kardeşlerimizin yoğun bulunduğu bölgelerden biri olan Tuzhurmatu’da, Türkmen Cephesi Genel Başkan Yardımcısı Ali Haşim MUHTAROĞLU ile 6 Türkmen kardeşimiz bombalı bir saldırı sonucu şehadete ulaşırken. 35 Türkmen kardeşimizde yaralanmıştır. Gerek Musul, gerekse Kerkük ve Irak’ın diğer bölgelerinde Türkmenlerin son yıllarda yaşadıkları baskı ve şiddet olayları bizleri derinden üzmektedir. Son yaşanan bombalı saldırı ile Türkmenlerin ne kadar büyük bir sıkıntıya göğüs germek durumunda olduklarını bir kez daha gözlemlemekteyiz.

Kuzey Irak’ta Türkmen kardeşlerimizin yaşadıklarının acısı henüz taze iken bu kez de aziz vatan Doğu Türkistan’ımızdan kara haberler gelmeye başladı. 26 Haziran sabahı Turpan şehrine bağlı Lukçün kasabasında Çinliler ile Doğu Türkistanlıların çatıştığı bilgisi elimize ulaştı. Çin resmi haber ajansı ile Çinli yetkililerin verdiği bilgide Uygurların çeşitli yerlere baskın düzenlemesi neticesinde çıkan çatışmada 27 kişinin öldüğü söylense de, bölgeden edindiğimiz bilgiye göre Turpan’da yaşanan olay yine Çin’in bölge halkına uyguladığı baskı ve şiddetin neticesinde meydana geldiğidir.

2009 yılında Urumçi’de yaşanan kanlı katliamın 4. Yılına girilirken Çin’in 5 Temmuz Urumçi Olaylarının yıl dönümü öncesinde böylesi yeni bir şiddet eylemine girişmesi bizleri endişelendirmektedir. Bölgede şuan sürmekte olan olağanüstü hal durumununda endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymaktadır. Lukçün kasabasında yaşanan olaylar sonrasında Doğu Türkistan’ın nerede ise tamamında gece sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, Turpan başta olmak üzere Gulca, Hoten, Kaşgar ve Urumçi gibi Uygur halkının daha yoğun yaşadığı yerleşim bölgelerinde denetimlerin sıklaştırıldığı, hatta bazı şehirlerde iletişimin dahi kesildiği gelen bilgiler arasındadır. Çin bu giriştiği sıkı denetim politikasını 4 yıl önce Urumçi’deki kanlı katliamında da yapmış Doğu Türkistan’ı nerede ise bir yıla yakın bir süre iletişimden soyutlayarak dünya kamuoyundan gizlemiş akabinde de binlerce Uygur’u şehit ettiği gibi yine binlercesini ömür boyu başta olmak üzere çeşitli hapis cezalarına çarptırmıştır. Şuan Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da yapmaya çalıştığı ve bizlerinde endişe ile takip ettiğimiz durum budur. 5 Temmuz 2009 yılında Müslüman Uygur Türk’ünün sinesinde yanan özgürlük ateşi Çin’i korkutmuştur öyle ki Çin yönetimi bölgedeki en küçük rahatsızlıkta bile en yüksek güvenlik tedbirlerini devreye sokarak insanımızı yıldırmayı kendine amaç edinmiştir.

Son günlerde yaşanan bu vahşet ortamı dediğimiz gibi biz Türk milletinin yaşadığı coğrafyaları hedef almış kalplerimize tarifi imkansız yaralar açmıştır. Nerede ise bir haftaya yaklaşan olaylar silsilesine dünyanın birçok yerinden ve özellikle batı dünyasından tepkiler gelirken. Yanı başımızda olan Tuzhurmatu ile Doğu Türkistan’da yaşananlara Türkiye’den resmi olarak bir açıklamama gelmemesi yaralarımızı daha da ağırlaştırmıştır. İslam dünyasının karmaşık ve içinden çıkılamaz durumu ortada iken Türk ve Müslüman coğrafyaların umudu Türkiye Cumhuriyeti makamlarının hepten sessizliğe bürünmesi bizlerin içinde yanan istiklal ve istikbal ışığımıza gölge düşürmektedir. Buradan hükümete ve yetkili mercilere sesleniyoruz. Türk’ün ve İslam dünyasının yegâne istinatgâhı Türkiye Cumhuriyetidir, öyle ise makamlarınızın hakkını teslim ediniz. Türk ve Müslüman olan kardeşinize sahip çıkınız.

Son günlerde yaşanan bu elim ve kanlı hadiselerde hayatlarını kaybeden Türkmen ve Uygur kardeşlerimize ALLAH’tan rahmet, geri de bıraktıklarına ve Türk dünyasına başsağlığı diliyoruz.

Hayrullah EFENDİGİL

Doğu Türkistan
Kültür ve Dayanışma Derneği
Ankara Şube Başkanı

  • Kaynak:
  • Etiketler: çin,doğutürkistan,ırak,türkmen,tuzhurmatu,haşim,muhtaroğlu
  • 26.06.2013
  • 716 defa okundu

BASIN AÇIKLAMASI

26.06.2013

Çin Halk Cumhuriyetinin 1949 yılında
işgal ettiği ve bu süreden beri şiddetin, zulmün ve asimilasyonun her türlüsünü
reva gördüğü Doğu Türkistan’da, bu sabah saatleri itibari ile çatışma meydana
gelmiş, çatışma sonucu 27 kişi hayatını kaybetmiştir.

Çin devleti yetkililer aracılığıyla
çatışmanın yaşandığı yer ve ölü sayısı hakkında kısa bir bilgi geçmiş ancak
detay vermekten kaçınmıştır. Öyle görünmektedir ki Çin devleti yaşanan bu
çatışma olayı sonrası Doğu Türkistan halkı üzerinde etnik temizlik yapmak ve
bölge halkını sindirmek adına yeni politikalar uygulayacaktır. Geçmişte birçok
isim adı altında Uygurlar etnik temizlik kampanyalarına tabi tutulmuş bunun
neticesinde binlerce insanımız idam edilmiş veya hapishanelerde hayatını kaybetmiştir.

Bu sabah Doğu Türkistan’ın Turfan
şehrinde vuku bulan çatışma ne yazık ki geçmişte yaşanan kötü olayların yeniden
yaşanabileceğinin endişesini akıllarımıza getirmektedir. 2009 yılında Urumçi’de
olanlar buna en yakın ve en basit örnek olarak durmaktadır. Şiddet ve şiddetin
her türlüsünden uzak durma gayretinde olan Uygurlar Çin’in amansız ve acımasız
politikaları nedeni ile yaşam mücadelesi vermektedir. Çin devletinin ve
özellikle Doğu Türkistan’da Komünist Parti tarafından seçilerek göreve getirilen
kişilerin şahsi tutumları neticesinde Doğu Türkistan’da yaşanan huzursuzluk gün
geçerek artmaktadır. Güvenlik güçlerinden başlayarak, devletin her kademesinde
keyfi tutum ve uygulamalar bölge halkında zaman, zaman istenmeyen infial ve
neticesinde şiddet eylemlerine neden olmaktadır.

Doğu Türkistan işgal edildiği günden
beri Çin için saklanması ve dünya kamuoyundan gizlenmesi gereken bir yer
olmuştur. Böylelikle Uygurlar üzerinde her türlü sistematik şiddet ve
asimilasyonu uygulayan Komünist Parti ve idarecileri bu günde bunu uygulamaktan
geri durmamaktadır. Uluslararası gözlemcilerin bölgede tam olarak görev
yapamaması yada bölgeye sokulmaması Çin devletinin adeta resmi politikası
olmuştur. Biz Doğu Türkistan adına dünya kamuoyunu bilgilendiren sivil toplum
kuruluşlarının en çok endişe duyduğu ise geçmişte yaşanan etnik temizliğin
yeniden yaşanmasıdır.

Turfan bölgesinde bu sabah
saatlerinde yaşanan olayların takipçisi olamaya devam edeceğiz bölgeden alınan
en küçük bir bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak, Doğu Türkistan halkının hakkını
koruma gayretinde olacağız. Yaşanan çatışma da hayatlarını kaybeden
kardeşlerimize ALLAH’tan rahmet dileriz. Saygılarımızla;                           


Doğu Türkistan

Kültür ve Dayanışma Derneği

Genel Merkezi

  • Kaynak:
  • Etiketler: Çin,Doğu Türkistan,Uygur,Turfan
  • 10.01.2011
  • 1372 defa okundu
Basin Açiklamasi
01 Ekim 2011

   1 Ekim; içinde birçok aciyi ve hüznü barindiran günün rakamsal ve en kolay, en yalin hali, oysa kolaylik ve yalinligin arkasinda, 62 yil öncesinin ve 62 yillik bir zulmün büyük, dayanilmaz ve onulmaz yaralari hatta agir iskenceler, eziyetler ve akil almaz bir soykirimin hikayesi ve bu hikayenin yarim asri geçen tarihi yatmaktadir.

   62 yil önce bu gün 1 Ekim 1949 yilinda isgal edilen ata yurdumuz Dogu Türkistan için bu tarih ve sonrasi aci, gözyasi ve yok olan hayatlar disinda hiçbir seyi kayit etmemistir. Tarih Çin Halk Cumhuriyetinin kurulusu olarak hatirladigi bu günde ne hazindir ki, bir milletin yok olusunu unutmaya baslamistir. 35 milyonluk Müslüman ve Türk olan Uygur halki 1 Ekim 1949 yilinda Mao ve arkadaslari tarafindan kurulan Komünist Çin Halk Cumhuriyetinin insafina ve vicdanina terk edilmistir. Öyle ki, ne Mao döneminde nede sonrasinda ki, zamanlar da Dogu Türkistan halki hiçbir zaman rahat yüzü görmemis ve yasli tarihin unutmaya çalistigi, köhne dünya ve insanliginin gözlerini yumdugu bir acilar cografyasi haline gelmistir.

   Komünist Çin Hükümeti, Dogu Türkistan’da 1949 yilindan bu yana sistematik bir biçimde uygulamakta oldugu soykirim ve asimilasyon politikasini, 11 Eylül de ABD’de yasanan korkunç terör saldirilarini bahane ederek mesrulastirmaya çalismaktadir. Dogu Türkistan Halkinin en dogal hakki olan sosyo-ekonomik istek ve talepleri sanki terörün bir parçasiymis gibi gösterilmekte, 16–45 yas arasi gençler de potansiyel suçlu muamelesine tabi tutulmaktadir. Hiç bir savunma hakki dahi verilmeyen bu gençler yargisiz bir infazla cezaevlerine gönderilmekte ve birçogunun akibetinden bir daha haber dahi alinamamaktadir.

 1949 yilinda Komünist Çin tarafindan isgal edilen Dogu Türkistan: Ve yine Çin Ana Yasasinda belirtilen özerklik haklarindan da hiçbir sekilde istifade ettirilmemektedir. Dogu Türkistan topraklarindaki yeralti ve yer üstü zenginlikleri Kizil Çin Hükümeti tarafindan pervasizca sömürülmekte, esas sahipleri olan Uygur Türkleri ise bu zenginliklerden hiçbir sekilde istifade ettirilmedigi gibi petrol bölgelerinde ise dahi alinmamaktadir.

   Yine Komünist Çin Ana yasasina göre Özerklige sahip bölgelerde egitim ve ögretim kendi ana dillerinde yapilir. Maddesine aykiri olarak, Dogu Türkistan’daki üniversitelerde Uygurca egitim tamamen ortadan kaldirilmis, üniversitelerde görev yapan Uygur ögretim görevlileri de zorunlu emekli edilerek yerlerine Çinliler yerlestirilmektedir. Bu uygulamanin, ilk ve orta ögretim kademelerine indirilmesi çalismalari hizla baslatilmis ve böylece Uygur dili yok edilerek o topraklarin sahipleri olan bir milletin yok edilmesi amaçlanmaktadir.

 Komünist Çin Hükümeti zorunlu dogum kontrolü adi altinda Dogu Türkistan’daki kadinlarin en temel hakki olan annelik ve dogurma hakkini elinden aldigi gibi sagliksiz ortamlarda uyguladigi zorunlu kürtaj sonucu anne ve bebeklerini de katletmektedir. Bu da etnik soykirimin bir baska boyutudur. Bütün bunlarin yaninda Komünist Çin hükümeti bagimsizliklarini elde eden Türk Cumhuriyetlerine siginan Uygur Türkü kardeslerimizin iadesini talep ederek uydurma mahkemeler sonucu idam etmekte veya agirlastirilmis hapis cezalarina çarptirmaktadir.

   Bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ön plana çiktigi günümüzde, Çin isgali altindaki Dogu Türkistan Halkinin yok edilmek istenmesine sessiz bir sekilde duyarsiz kalmak insanliga ve vicdana aykiridir.

   Buradan basta Birlesmis Milletlere ve Islam Konferansi teskilatina üye ülkelere demokrasi ve insan haklari savunucusu sivil toplum örgütlerini insanlik suçu isleyen Komünist Çin hükümetini dur demeye çagiriyoruz.

Seyit TÜMTÜRK
DOGU TÜRKISTAN
Kültür ve Dayanisma Dernegi
Genel Baskani
  • Kaynak:
  • Etiketler: 1, Ekim, Çin Halk Cumhuriyeti, Mao, Uygur, Dogu Türkistan, Basin, Birlesmis Milletler, Islam Konferansi
  • 2.08.2011
  • 1749 defa okundu
BASIN AÇIKLAMASI
01.08.2011
30-31 Temmuz 2011 tarihinde Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde vuku bulan olaylarda  aldığımız bilgilere göre en az 21 kişi hayatını kaybetmiş yüzlerce Doğu Türkistanlı Uygur Türk’ü tutuklanmıştır. Şuanda Kaşgar şehrinde Çin komunist yönetimi  sıkıyönetim ilan etmiştir. Şehre giriş çıkışlar yasaklandığı gibi şehrin tamamı ev hapsindedir.Bundan yaklaşık 12 gün kadar önce yine Doğu Türkistan’ın Hoten şehrinde benzeri olaylar meydana gelmiş 20 ye yakın Uygur Türk’ü hayatını kaybetmişti.
Çin komunist yönetimi 1949 da işgal ettiği Doğu Türkistan’da 62 yıldır sistematik olarak asimilasyon politikası uygulamaktadır.Bunun sonucu Başkent Urumçi’de 5 Temmuz 2009 olayları patlak vermiştir. Son olayda göstermiştirki 5 Temmuz 2009 olaylarından Çin’in hiçbir şekilde olumlu ders çıkarmadığı açıkça görülmektedir.Elinde silah veya herhangi bir patlayıcı cisim olmayan halk ölümü göze alarak işgalci yönetime başkaldırmaktadır.
Çin komunist yönetimi silahı olmayan bu direnişçileri Doğu Türkistan’ı Dünya kamuoyundan soyutlamak için Doğu Türkistan İslami hareketinin (ETİM) Pakistan’daki eğitim kamplarında yetiştirilen teröristler olduğunu tesbit ettiklerini beyan etmektedir. 18 Temmuz Hoten şehrindeki 30-31 Temmuz’da Kaşgar’daki silahsız direnişçileri sözde Doğu Türkistan İslami Terör örgütü ile ilgili göstererek Çin Doğu Türkistan’daki işgalini ve zulmünü haklı gösteremez. Olayların asıl sorumlusu olduğu gerçeğini değiştiremez.
2.5 milyonluk askeri gücü ile elinde silah olmayan Uygur direnişçilerini terörist olarak suçlaması trajıkomik bir vakadır. Komunist Çin yönetimi Uluslar arası hukuk kurallarını ve Birleşmiş Milletler insan hakları evrensel beyannamesini ihlal ederek Doğu Türkistan halkını direnişe mecbur bırakmakta ve buna zorlamaktadır. İnsan hakları ve demokrasi ihlalleri devam ettiği sürece bu direnişler artarak devam edecektir.
1 milyar 350 milyonluk  Çin’in işgaline uğramış yoğun göçmen projesi ile tamamen imha etme politikası karşısında Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin haklı direnişlerinin yanında olduğumuzu ve mücadelelerini desteklediğimizi beyan ederiz.
Seyit TÜMTÜRK
Doğu Türkistan
Kültür ve Dayanışma Derneği
Genel Başkanı
  • Kaynak:
  • Etiketler: Kaşgar, Çin, Doğu Türkistan, basın bildirisi
  • 20.03.2003
  • 780 defa okundu

Basın açıklaması:
AK parti Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin ziyareti esnasında yanlış beyanatlar bizleri ve Doğu Türkistan dostlarını üzmüştür.Bu vesile ile derneğimiz bu yanlışlıkları düzeltmek amacı ile kamuoyunu bilgilendirmek için yerel ve ulusal medyaya bir basın açıklamasında bulunmuş,tepkimiz ulusal ve yerel medyada yer almıştır.Başbakan Abdullah Gül,bakanlar ve miletvekilerine bu konu hakkında ayrıntılı bir rapor sunulmuştur.

  • Kaynak:
  • Etiketler: AK Parti,Recep Tayyip Erdoğan,Çin,Doğu Türkistan,Abdullah Gül,
  • 12.07.2009
  • 472 defa okundu
12.07.2009
Doğu Türkistan’da Yaşanan Katliam

Çin, 2003 yılından bu yana Doğu Türkistan’dan gençleri Çin’in iç kesimlerine götürerek zorunlu olarak çalıştırmaktadır. 

23 Haziran günü, Guangdong eyaletinin Shaoguan şehrinde bir oyuncak fabrikasında işçi-köle olarak çalıştırılan Doğu Türkistanlı genç kızlara Çinlilerin sarkıntılık etmesi nedeni ile Doğu Türkistanlı gençler ile Çinliler arasında kavga çıkmıştır. Bu olayın yatışmasından sonra 26 Haziran günü gece 02.00’de 5000 civarında Çinli 600 Doğu Türkistanlının kaldığı yatakhaneyi bastı. Ellerinde balta, satır, demir ve ahşap sopalar ile yatakhaneyi basan Çinliler, uyku halindeki Doğu Türkistanlıları yataklarında katletti. Bu olaylar sonucunda 300 yakın Doğu Türkistanlı hayatını kaybetti. 
Olaylara ait tüm görüntüler bütün çıplaklığı ile www.gokbayrak.com resmi web sitemizdedir.(26.06.2009 Guangdong )

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün Urümçi ziyareti esnasında gerçekleşen bu olay, Çin’in bir provokasyonudur. Sayın Gül’ün Çin’de bulunduğu esnada, Türkiye’nin hassas olduğu bir konuda Böyle bir olayın yüz vermesi, gece 02.00’de başlayan olayların sabaha kadar sürmesi ve güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi, saldırganların ellerinde aynı türden, özel yapılmış kesici ve delici aletlerin bulunması olayın bilinçli olarak gerçekleştirildiğini göstermektedir. 

Çin, 60 yıldır dünyaya kapalı tuttuğu Doğu Türkistan’ın dünyaya açılmasına istememektedir. Sayın Gül’ün yanında pek çok iş adamı ile Urümçi’yi ziyaret etmesi ile Doğu Türkistan dünya gündemine gelecek, ticari olarak dünyaya açılacaktı. Bu nedenlerle, Doğu Türkistan sorununun kaynağı olarak gördükleri Türkiye cumhurbaşkanının Urümçi ziyaretinin Doğu Türkistanlılar üzerinde uyandıracağı olumlu etkiyi silmek, yıllar önce Sayın Dr. Devlet Bahçelinin başbakan yardımcısı sıfatı ile Doğu Türkistan ziyaretinde Uygurcayı yasakladığı gibi halka gözdağı vermek için böyle kanlı bir eylem planlanmıştır. 
Bu eylemin Shaoguan’da sınırlı kalacağını ancak Doğu Türkistanlılar üzerinde doğacak yeni ümitleri söndüreceği düşünülmekteydi.

Ancak 5 Temmuz Pazar günü, Urümçi’de Shaoguan katliamını kınamak için protesto gösterisi düzenlendi. Üniversite öğretim görevlileri, profesörler, doçentler ve üniversite öğrencilerinin katılımı ile düzenlenen bu gösteriye katılanların sayısı bir anda 1600 kişiye ulaşmıştır. Doğu Türkistanlıların hak arayışına tahammülü olmayan Çin polisi göstericilerin üstüne yaylım ateşi açtı. Bir anda onlarca Doğu Türkistanlı şehit oldu. 

Olaylar kısa sürede yayıldı. Urümçi’nin özellikle Erdoço, Yenanlu, Shensihanza ve Uygur Tiyatrosu (Cüyen) etrafında yoğunlaştı. Çinli polislerin saldırılarına Urümçi’deki Çinliler de katıldı. Pazar günü başlayan ve günümüze kadar devam eden olaylarda sadece Urümçi’de 1000’e yakın Doğu Türkistanlı şehit oldu. Kısa sürede diğer şehirlere sıçrayan olaylarda ne kadar kişinin öldüğü bilinmemektedir. Uygur Tiyatrosunun Çinliler tarafından basılmasından sonra sadece o binada 100 üzerinde ölü olduğu bildirilmiştir. Sivil giyimli polis ve askerler Çinli halk ile beraber katliamları gerçekleştirdi.

Çin, olayların başladığı Pazar gece yarısından sonra Doğu Türkistan ile tüm iletişimi kesti. Telefon ve internet bağlantıları kapatıldı. Pazartesi sabahı Çin resmi haber ajansı Shinhua 140 kişinin öldüğü ve 816 kişinin yaralandığı bilgisini verdi. 

Ancak olayları bizzat yaşayanların anlattıklarına göre rakamlar bunlardan çok daha yüksektir. Doğu Türkistan’dan alınan bilgilere göre 2000 civarında Doğu Türkistanlı hayatını kaybetmiştir.

Urümçi’de kontrolü sağlamak amacı ile başta Lenju, Shihenze, Senci ve Müçüen’den on binlerce asker sevk edildi. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Buna rağmen Urümçi’de yaşanan vahşet devam etti. Çin askerlerini yanlarına alan Çinliler baskı ve vahşetini arttırdı. 

Çin cuma günü, Müslüman halkın cuma namazı kılmasını engellemek amacı ile camileri kapattı. Askerler tarafından kuşatılan camilere cemaatin girmesi engellendi. Sokağa çıkma yasağına rağmen Cuma namazı için camilerin önünde toplanan cemaatin baskısı ile sadece iki cami ibadete açıldı. Ancak Cuma namazı kılındıktan sonra dağılan cemaat gözaltına alındı.

Yaşanan bu soykırımın yanında Çinli yetkililerin yaptıkları açıklamalarda dehşet vericidir. Komünist parti bölge sekreteri olaylardan sorumlu olanların idam edileceğini açıkladı. Çin resmi kaynaklarına göre bu güne kadar 1494 kişi tutuklanmıştır. Bu da katliamın boyutlarının daha da büyüyeceği anlamına gelmektedir. 

Yine bize gelen bilgilere göre tutuklananların sayısı En az 6.000 kişidir.

Pekin hükümetinin atadığı Doğu Türkistan özel vali Wang Lu Chen, yaptığı açıklamada, göçmen olarak getirilen Çinlilerin yerlerinde kalmalarını ve Çin’e geri dönmemeleri gerektiğini söyledi. Konuşmasından özellikle arkalarından Çin hükümetinin ve askerlerinin olduğunu söyleyerek Çinli halkı kışkırttı.

Urümçi’den sonra olayların sıçradığı ikinci büyük şehir olan Kaşgar’a yabancıların girişlerini yasakladı ve Kaşgar’da olanların kenti terk etmelerini istedi. 

Gerekçe olarak ta güvenliklerinin garanti edilemediğini söyledi. Kaşgar’da yaşanan olaylar hakkında bilgi alınamazken, Çin’in bu açıklamaları endişelerimizi arttırmıştır.

Çin olayların sorumlusu olarak Dünya Uygur Kongresi başkanı Rabiye Kadir hanımefendiyi göstermektedir. Çin’in amacı legal yollarla, insan hakları için mücadele veren Dünya Uygur Kongresi ve başkanını suçlayarak hedef saptırmak, kendi başlattığı olayların sorumlusu olarak DUK’u göstererek, kamuoyu nezdinde DUK’a itibar kaybettirmektir. 

Dünya Uygur Kongresi uluslar arası hukuk çerçevesinde kurulmuş, demokratik yöntemler ile faaliyet gösteren, 24 ayrı ülkeden 56 teşkilatın bir araya gelerek oluşturduğu bir sivil toplum örgütüdür. Olayların gerçek sorumlusu 1949 yılında Doğu Türkistan’ı işgal eden ve halkı asimile etmek için her türlü çirkin politikayı uygulayan komünist Çin yönetimidir.

Çin ilk günden bu yana yaptığı tüm açıklamalarda ve haber servislerinde gerçekleri saptırmaktadır. Bu nedenle öncelikle Doğu Türkistan’a tarafsız gözlemcilerin gönderilmesi sağlanmalıdır. 

Yaşananlar tarafsız gözlemciler tarafından incelenmeli, kamuoyuna gerçek bilgiler verilmelidir.

BM ve AGİT gibi uluslar arası örgütler harekete geçirilmelidir. Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım gündeme getirilmeli, önlem alınması sağlanmalıdır.

Yargılama ve araştırma yapılmadan sorumluların idam edileceği açıklamasından sonra, Çin’in masum Doğu Türkistan halkını idam ederek katletmesi önlenmelidir. 

Zira Çin kaynaklarının açıklamalarına göre 1494 –aldığımız bilgilere göre bu rakam en az 6000’dir- kişinin idamı durdurulmalıdır. 11 Eylül sonrasında Uygurları terör örgütü üyesi olma bahanesi ile idam eden Çin, bu tarihten sonra istediği Doğu Türkistanlıyı olayların sorumlusu olarak gösterecek ve idam edecektir. 

Seyit TÜMTÜRK
Dünya Uygur Kongresi 
Başkan Yardımcısı
+ 90 532 402 64 92
  • Kaynak: gokbayrak.com
  • Etiketler: ,idam, Rabiye Kadir ,DUK,Kaşgar,Erdoço, Yenanlu, Shensihanza ve Uygur Tiyatrosu (Cüyen) ,Shaoguan ,Çİn,Doğu Türkistan,Urumçi,Dr. Devlet Bahçeli,
  • 10.07.2009
  • 3392 defa okundu
Bugün Doğu Türkistan da şehit olanlara ithafen İstanbul Beyazıt camisinde kılınacak gıyabi cenaze namazından sonra saat 13.30 da Dünya Uygur Kurultayı başkan yardımcısı sayın Seyit Tümtürk Dün basın açıklaması yapan Çin Dışişleri müsteşarının beyanlarına beyazıt camiisinden namaz çıkışı açıklama yapacaktır. 
İrtibat telefonları
05324026492 
                             05056448642
  • Kaynak: gokbayrak.com
  • Etiketler: Çin Dışişleri,Dünya Uygur Kurultayı ,Doğu Türkistan,İstanbul Beyazıt camisi,