• 5.04.2014
  • 699 defa okundu

Barın olayları veya Barın katliamı Türk – İslam tarihinin en karanlık, en acı anlarını tarihin sayfaları arasında yerini almıştır. 24 yıl önce bu gün yaşanan acılar hafızalarımızda ki, tazeliğini ve yüreğimizde ki acılarını hala korumaktadır.

5 Nisan 1990 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Barın kasabasında ki bir cami inşaatının durdurulması üzerine başlayan olaylar Uygur halkı arasında bir infiale neden olmuş Müslüman Uygur halkı canı pahasına camiyi savunmuştur. Olaylar kısa süre de Barın kasabasının tüm bölgelerine hatta Kaşgar şehir merkezine kadar yayılmıştır. Durumdan endişe eden Çin devleti ise Uygur halkını en şiddetli biçimde durdurma yoluna gitmiştir. Çin’in Doğu Türkistan’da bulunan tüm askeri imkânlarını seferber ederek Uygur halkını sindirme yoluna gitmiş böylece tarihte eşine az rastlanır bir katliam gerçekleşmiştir. Hür dünyanın ve insanlığın gözleri önünde cereyan olaylarda binlerce Doğu Türkistan’lı olaylar sırasında Çin ordusunun mermilerine hedef olmuş veyahut olayların sonrasında başlatılan temizlik kampanyasında asılsız suçlamaların hedefi olmuştur. Barın’da yaşanan bu katliam izlerini yıllarca devam ettirmiş Hoten, Gulca ve Urumçi’de de aynı direniş, aynı zulüm defalarca yaşamıştır.

24 yıl önce insanlığın ve insan onurunun ayaklar altına alındığı, binlerce masum, savunmasız insansının modern silahlardan çıkan kurşunların hedefi olurken, dar ağaçlarında can teslim ederken yada Çin zindanlarında akıl almaz işkencelerle mücadele ederken 20. Yüzyılın insanlığı bu katliamı, bu insanlık ayıbını duymamış, görmemiş veya duymazlıktan yada görmezlikten gelmiştir. 2009 yılında Urumçi’de yaşanan olaylar nasıl ki Çin Devletinin yanına kar olarak kalmışsa 1990 yılında Barın’da, 1995 yılında Hoten’de, 1997 yılında Gulca’da, 2009 yılında Urumçi’de yaşanan Çin vahşeti de Çin’in ekonomik, siyasi ve askeri gücü karşısında cılız birkaç söylemin dışında yanına kar olarak kalmıştır.

1949 yılından günümüze kadar milyonlarca masum soydaşımız Çin’in katliamlarında yaşamlarını yitirmiş ve bu gün de Çin’in sistematik asimilasyon politikalarının kurbanı olmuştur veya olmaktadır. Eğer Çin devletine uluslararası alanda gerekli tepki koyulamaz ise Uygur halkı Çin devletinin karşısında çaresizliğe ve umutsuzluğa itilerek bir milletin yok oluşu hazırlanmış olacaktır. Bu gün buradan tüm dünya uluslarına, uluslararası kurum ve kuruluşlara sesleniyoruz. Eğer değer verdiğiniz veya verdiğinizi söylediğiniz insani değerleri korumaya başlamaz iseniz yakın bir gelecekte Uygur halkı için söylenecek ne bir söz, nede yapılabilecek bir eylem kalacaktır. Çünkü bu sessizliğiniz bir milletin yok oluşuna gebedir. Eğer gereken tepkiyi veremezseniz yaşanan ve yaşanmış tüm acıların sebeplerinde az da olsa sizlerin de katkısı olacağını unutmayın.

24 yıl önce Barında yaşanan acıların bir daha yaşanmamasını dilerken, Barın’da, Hoten’de, Gulca’da, Urumçi’de ve halen Doğu Türkistan topraklarının dört bir yanında yaşanan katliamlarda hayatlarını kaybeden soydaşlarımızı rahmet ve minnet ile anıyoruz. 1949 yılından bu güne kadar yaşanan tüm acıların takipçisi olacağız ve hesabının sorulması noktasında elimizden geleni yapacağız. Bağımsız Doğu Türkistan’a kadar mücadelemiz ve azmimiz devam edecektir.

Seyit TÜMTÜRK

Doğu Türkistan

Kültür ve Dayanışma Derneği

Genel Başkanı

  • Kaynak:
  • Etiketler: Baren, Hotan, Ghulja, soykırım, katliam, Barın, gulca, hoten, Doğu Türkistan, Çin, Uygur, Uyghur, East Turkistan
  • 4.04.2012
  • 2247 defa okundu
BASIN AÇIKLAMASI

   Savaşlar insanlık tarihinin en karanlık anlarıdır. Bütün savaşlar bir şekilde neticelenmiş, bir kazananı bir de kaybedeni olmuştur. Fakat bütün savaşların ortak özelliği, sonucunda kaybeden, acı ve üzüntünün mirasçısı insanlık olmuştur. Savaşın en çirkin yüzü de, masum insanların öldürülmesi, acıları çeken, yokluk ve çaresizlikler ile mücadele etmek zorunda kalanların masum insanlar olmasıdır. Ailesini kaybettiği için ağlayan çocuk, evladının kanlar içindeki cesedi önünde en büyük çaresizliği yaşayan anne, kamyonlara yüklenen cesetler gibi sahneleri bir daha görmemek en büyük dileğidir insanoğlunun.
Ne var ki, bir daha yaşanmaması istenen, hayal bile edilmek istenmeyen bu gibi sahneler, yıllardır Doğu Türkistan’da yaşanmaya devam etmektedir. Doğu Türkistan’ı işgal altında tutan Çin, Doğu Türkistan’da Türk milletini ve Türk kültürünü silmeye çalışmaktadır. Halk üzerinde büyük bir baskı oluşturan Çin, Din özgürlüğü ve dini hayatı da büyük ölçüde kısıtlamıştır. Dini kaynaklar imha edilmiş, camiiler yıkılmış veya başka amaçlarla kullanılmıştır.

   Bu gün 22. yıldönümü olan Barın Olayları, 1990 yılında ramazan ayının 17. gününe denk gelen 5 Nisan günü, Kaşgar vilayetine bağlı Barın kasabasında halkın, imha politikasından kurtulan bir camiyi kendi imkânları ile tamir etmek istemelerinin Çin’li yetkililer tarafından engellenmek istemeleri üzerine başlamıştır. Caminin ibadete açılmasına yetkililerin karşı çıkması üzerine, Müslüman Halk tepki göstermiş. Yıllardır zulüm ve baskı altında bulunan Doğu Türkistan halkı, bu olay üzerine haklarını elde etmek için harekete geçmiştir. Başlayan olaylar kısa zamanda büyümüş, tüm bir bölgeyi saran bir bağımsızlık hareketine dönüşmüştür. Çin bu hareketi durdurmak ve tüm yurt çapına yayılmasını önlemek için büyük bir askeri güçle müdahale etmiştir. Kaşgar’da bulunan ordu birlikleri, hava kuvvetlerinin desteği ile bölgeye gönderilmiştir. Doğu Türkistan halkı, ellerinde hiçbir askeri araç ve gereç bulunmamasına karşı, donanımlı Çin ordusuna karşı büyük bir mücadele örneği sergilemişlerdir. Kısa bir süre de olsa bölge Çin hâkimiyetinden kurtulmuştur. Fakat Çin bu ayaklanmanın büyümeden ve diğer bölgelere yayılmadan durdurulması için, silahsız ve masum halka, en gelişmiş silahları ile müdahale etmiş, yoğun hava bombardımanı ile köy ve kasabaları tamamen yok etmek pahasına bağımsızlık mücadelesini bastırmıştır. Olaylar sonucunda Çin’in vahşi yüzü bir kez daha ortaya çıkarken, geriye, tamamen yerle bir olmuş 9 köy, binlerce ölü ve yaralı kalmıştır.

   Çin tarafından dış dünya ile ilişkileri tamamen kesik tutulan Doğu Türkistan’da, yukarıda anlatılan Barın olayı gibi, halkın baskı ve zulme başkaldırışı sürekli devam etmektedir. Fakat uygulanan politikanın etkisi ile dünya kamuoyu Doğu Türkistan halkının yaşadığı sıkıntılar, insan hakları ihlallerinden habersiz olduğu gibi, bağımsızlık için verilen mücadelelerden habersiz kalmaktadır. Doğu Türkistan halkı insanca yaşama koşullarını elde etme, bağımsız bir ülke olabilmek için mücadelesine devam etmekte, inancını sağlam tutmaktadır. Nitekim 1990 Barın olaylarından sonra, 1995 yılı temmuz ayında Hoten’de, 1997 5 Şubatta Gulcaa’da, 2009 5 Temmuz’un da büyük bağımsızlık hareketleri olmuştur. Öyle ki Çin devletinin haksız tutumu ve Doğu Türkistan üzerinde ki baskısına karşı yükselen bağımsızlık hareketi bunlarla da sınırlı kalmayacaktır. Çünkü Çin rejimi Doğu Türkistan’da haksızlık ve zulüm ile hüküm sürmektedir.

   İşgali altında tuttuğu topraklarda her türlü zulmü uygulayan, insan hak hukuku tanımayan, Barın katliamının sorumlusu Çin Halk Cumhuriyetini nefretle kınıyoruz. Doğu Türkistan halkı olarak kalıcı bir barışın tesis edilmesi gerektiği, bu kalıcı barışında ancak, insanların özgürce yaşaması ve insan hak ve hukukuna tam anlamı ile uyulması ile oluşturulabileceğine inanıyoruz. Yeryüzünde devam eden tüm savaşların ve neden olduğu acıların en kısa zamanda bitmesini temenni ediyoruz.

   Vatanı ve halkı için, insanca yaşamak ve insan hakları için mücadele
eden, bu uğurda can veren bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

Seyit TÜMTÜRK
                                                                                                                                                                                                                                           Doğu Türkistan
Kültür ve Dayanışma Derneği
Genel Başkanı

 

  • Kaynak:
  • Etiketler: Barın, Kaşgar, Doğu Türkistan, Savaş, Hoten, Gulja, Urumçi, Vatan, Şehit