Özellikle 21. yüzyılda sahip olduğu ekonomik göstergelerle bütün dikkatleri üzerine çeken Çin’de yaşanan gelişmeleri izah edebilmek amacıyla başta siyaset bilimi ve ekonomi alanında çeşitli çalışmalar yapılmakta ve sahip olunan yönetim biçimi ve ekonomik model ve veriler çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Oysa Çin’in bugünkü duruma gelmesinde, dâhili faktörlerin, harici faktörlerden daha etkili olmuş olduğu, dolayısıyla da Çin’deki gelişmelerin diğer ülkelerle mukayese edildiği takdirde ‘farklı’ olduğu, ancak çoğu zaman ifade edildiği gibi, Çin özelinde ‘yeni’ bir şey olmadığı kanaatindeyiz.
Zira tarihsel perspektifte, Çin karakteristiğine dair ipuçlarına bakıldığında da bu durumu görebilmek mümkündür. Tarihsel derinlikte bulunacak olan bu ipuçları, bizi yerellik ve pragmatizm kavramlarına götürmektedir.
Bilindiği ve kabul gördüğü üzere, tarihsel açıdan Çinlileri Türkler kadar iyi tanıyan bir millet yoktur. Öyle ki, bugünkü Çin’in karakteristik kodlarına dair verilere ancak Türk tarihi sayesinde ulaşmak mümkün olabilmektedir. Türk tarihinin ilk ve önemli yazıtlarından olan Orhun Abideleri’nde Çin(liler) hakkında dikkate değer kod tanımlamaları yapılmıştır. Örneğin, Kül Tigin Anıtı’nda “Altını, gümüşü, ipeği ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor. Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış”(1) denilmektedir.
Bu noktada “yaklaştırma” tabirine dikkat edilmelidir. Çünkü bu tabir, Çinlilerin dış dünyadan büyük ölçüde kendilerini soyutlama çabalarını ve sahip oldukları medeniyete duydukları güveni ortaya koymaktadır. Bundan dolayıdır ki, Çin karakteristiğinin önemli boyutlarından birini yerellik teşkil etmektedir. Dile getirilen soyutlama çabası ve medeniyete duyulan güvenin yanında bu duruma sebep olan etkenlerden bir diğeri ise şüphesiz coğrafi faktörlerdir. Çünkü coğrafi olarak Çin’in Batı ile iletişiminde iki önemli engel bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, beş bin kilometre uzunluğundaki Taklamakan Çölü, ikincisi de Çin sınırını boydan boya kaplayan Çin Seddi’dir(2). Dolayısıyla siyasi ve coğrafi faktörlerin etkin olduğu birinci özellik; yerelliktir.
Çin tarihi için önemli bir eser olan ve halen görüşleri dikkate alınan/uygulanan eserlerden biri Sun Tzu’nun Savaş Sanatı’dır. Burada “en iyi yol, olayların kendi akışından yararlanıp, etkili nüfuz ve stratejiyle düşmanı kendiliğinden teslim olmaya itmektir”(3) ve “en iyisi savaşmadan kazanmaktır”(4) söylemlerine yer verilmektedir. Savaşmadan kazanmak, Çin pragmatizmini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Çin’de piyasa ekonomisine geçişin mimarı kabul edilen Deng Xiaoping’in; “Kedinin siyah ya da beyaz olması önemli değildir, önemli olan fare yakalamasıdır” sözü bu çerçevede pragmatist anlayışın bir tezahürüdür. Dolayısıyla ikinci özellik; pragmatizmdir.
Esasen yerellik ve pragmatizm kavramlarının birbirini tamamladıklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Bugünkü Çin’i anlamak için Çin özelinde her iki kavramın daha derin analiz edilmesi gerekmektedir. Onun haricinde, sadece sahip olduğu ekonomik veriler üzerinden Çin’i değerlendirmeye çalışmak, bütün gelişmeleri ancak bir “sürpriz” olarak nitelendirmekten öteye geçemeyecektir.
Çin karakteristiği derinlemesine analiz edildiği takdirde, Çin’in Amerika ile, Avrupa ülkeleri ve Avrupa Birliği ile ve Türkiye ile olan ilişkilerinin daha sağlıklı temele bir temele oturacağı ve şayet bu karakteristik kodlar tanımlanabilirse, Doğu Türkistan için de daha sağlıklı politikaların geliştirilebileceği düşüncesindeyiz.
Samet ZENGİNOĞLU
Dipnotlar
(1)Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınları, 41. Baskı, İstanbul, 2008, s. 57.
(2)Metin Önel, Çin’in Etnik Politikaları Çerçevesinde Doğu Türkistan Sorunu, Sorunlu Türk Bölgeleri, (der. Bekir Günay), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2005, s. 97.
(3)Sun Tzu, Savaş Sanatı, (çev. Hasan İlhan), Alter Yayıncılık, Ankara, 2008, s. 46.
(4)A.g.e., s. 47.
http://akademikmakalem.com/2012/02/03/yerellik-ve-pragmatizm-arasinda-cin-karakteristigi/
- Etiketler: Çin,Deng Xiaoping,Doğu Türkistan,