Doğu Türkistan-Çin
sorunu ilk olarak 1759 yılında Doğu Türkistan bölgesinin Çin Mançurya
imparatorluğu kontrolüne girmesi ile kendini göstermiş ve Çin asimile
politikasını uygulama çalışmalarına başlamıştır. Sorun Çin’in bölgeyi kontrol
altına alması ile 1949 yılından itibaren rahatsız edici boyuta ulaşırken, son
20 yıldır da Çin’in yükselen gücü ile bölgede ki baskılar artarken çatışma
küresel bir boyuta ulaşmıştır. Doğu Türkistan’ın etnik yapısından dolayı sorun
Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir konudur ve III. Taraf olarak Türkiye’yi
söylemek mümkündür.
Çatışmanın ana temasına
bakıldığında Çin Halk Cumhuriyeti bölgede etnik azınlık olarak gördüğü halkı
yok etme çabasındadır. Bölgede işgal, asimile, self-determinasyon (halkların
kendi geleceklerini belirlemesi) hakkının verilmemesi, dini hürriyetin
kısıtlanması, eğitimde kısıtlamalar gibi yollara başvuran Çin, bölgedeki
etkinliğini sürdürmeye ve arttırmaya çalışmaktadır. Çin 11 Eylül olaylarından
sonra bölgede terör olaylarına ilişkin bir mücadele başlattığını duyurarak Doğu
Türkistan halkını terörist sıfatıyla yargılamıştır.
Çatışmanın son dönemde
alevlenmesinin nedenlerine bakıldığında 2009 tarihine göz atmak gerekmektedir.
Urumçi de başlayan bir ayaklanma ile kendini net olarak gösteren çatışma, Han
Çinlileri tarafından öldürülen iki Uygur’un sonrasında çıkan gösteriler ile
dünya gündemine giren bir olay olmuştur.
Çin’in asimile politikalarına ve bölgede etkin olabilme çabalarına bakıldığında Doğu Türkistan’ın Çin için önemli bir bölge olduğunu fark edebiliriz. Doğu Türkistan bölgesinin yeraltı kaynakları bakımından zengin olması ve bölgeye artan ilgi Çin’in bu denli baskılarının sebebini açık bir biçimde göstermektedir. Çin için özel bir önem arz eden bölge ayrıca ülkenin batı yakasında yer aldığı için Çin’in bir bakıma batıya açılan kapısı olarak görülmektedir. Çin için bölgenin önemli olmasının bir diğer nedeni ABD’nin 2009 yılında Güney Asya’ya doğru başlattığı genişleme politikasıdır. ABD’nin Güney Asya politikası ile Çin bölgede etkinliğini göstererek Doğu Türkistan da kendi hükümlerini sürdürmek istemekte, aynı zamanda batıya, bir bakıma dünyaya açılan kapıda etkin olarak ekonomik ve ticari işlerini sorunsuz biçimde yürütmek istemektedir. Coğrafi olarak aynı bölgede yer almalarına rağmen din, etnik yapı hatta kültürlerin farklı olması çatışmaları alevlendiren diğer bir nokta olarak not edebiliriz.
Çatışmanın nedenlerine
indikten sonra çatışmayı çözmek adına ilk olarak Çin’in ortada bir sorun
olduğunu kabul etmesi gerekmektedir. Çin bölgede ki protestolara kanlı şekilde
cevap vererek susturma yoluna gitmeyi tercih ettiği için, bölgede ki sorunun
varlığını kabul etmeyerek protestoların başka bölgelere sıçramasını durdurmak
niyetindedir ve üstü kapalı biçimde müdahale ederek olayları çözmeye
çalışmaktadır. Basın ve yayın kuruluşlarını kısıtlaması da bu sebeptendir. III.
Taraf olarak olaya ilk olarak Türkiye el atmalı, bunun yanında bölgeye en yakın
olan Kazakistan da bölgede ki çatışmaların durması için çalışmalar
başlatmalıdırlar. Sivil toplum kuruluşlarını bu konu üzerinde daha aktif hale
getirilerek dünya kamuoyu ilgisini bölgede ki çatışmaya çekmelidirler. Çin’in
yükselen gücü ve politikaları göz önünde bulundurularak uluslararası arenada bu
kadar ön planda olan bir ülkenin yaşadığı soruna el atılması sağlanmalı ve
yaptığı asimile çalışmaları, baskı uygulamaları, insan hakları ihlalleri ön
plana çıkarılarak Çin bu konuda serbest bırakılmayıp çözüm süreci içine dahil
edilmelidir. Çin ile Uygurlar masaya oturmalı öncelikle sorunlar
listelenmelidir. Bölgede ki sorunları Çin terör olayları olarak tanımlamaktan
vazgeçmeli daha barışçıl bir dil ile olaya dahil olmalıdır. Burada çatışmanın
çözümü için en çok Çin’e görev düşmektedir. Uluslararası arenada imajını
korumak adına atacağı adımlar ve Doğu Türkistan üzerinde ki baskıya son vermesi
için yapısal sorunları çözmesi, kısıtlamaların kaldırması öncelikli adımları
olacaktır. Uyguladığı politikalar bölgede bir kargaşa huzursuzluk ve güvensiz
bir ortam yaratırken, ihlalleri durdurması kısıtlamaları kaldırması ve
Uluslararası barış sağlayıcıların olaya müdahale etmesi ile Uygurlarda varlığını
daha özgür biçimde devam ettirebileceklerdir.
Sevda KARABIYIK
ÇANKIRI
KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
- Etiketler: Doğu Türkistan-Çin ,Türkiye,11 Eylül,Uygur’,ABD,