Doğu Türkistan 20. yüzyıl içinde milli liderlerini, mücahidlerini, ilim adamlarını ve birçok değerli kimseleri en çok kaybeden esir Müslüman ülkelerinden biridir.

19 Haziran 1993 tarihinde Doğu Türkistan'ın Kargalık nahiyesinde Doğu Türkistanlılar için en değerli bir din ve ilim adamı vefat etti. Doğu Türkistan halkının manevi liderlerinden biri olan bir dinî âlim ve meşhur eğitimci Abdülhakim Mahsum u kaybettik.

68 yaşında bizden ayrılan Abdülhakim Mahsum, hayatının yarısından fazlasını Çin hapishanelerinde ve gözaltında geçirmiştir. Merhumun babası Abdülcelil Damolla aynı zamanda merhum Mehmet Emin Buğra'nın mücadele arkadaşı olarak Doğu Türkistan'ın istiklal mücadelesine büyük katkıda bulunmuştur. Doğu Türkistan istiklalini kaybettikten sonra Abdülcelil Damolla 8-9 yaşlarındaki oğlu Abdülhakim'i yanına alarak Mehmet Emin Buğra ile beraber Afganistan'a sığınmıştır. Ve sonra Mekke'ye gidip hac yapmıştır. 1936 senesinde, hacdan sonra Mehmet Emin Buğra'nın tavsiyesiyle Doğu Türkistan'a gizlice girmiştir. Doğu Türkistan'da aynı zamanda "cellat" olarak bilinen Çinli diktatör Sin Sı Sey'in casusları tarafından yakalanmış ve yaşındaki oğlu Abdülhakim ile beraber hapishaneye atılmıştır.

Türkistan'da 1937 yılından 1942'ye kadar Sın Sı Şey ve işbirliğinde 250 binden fazla siyasi tutuklu katledilmiştir. Bunun içinde, en tehlikeli bilinip ilk önce katledilenler arasında Abdülcelil Damolla da vardı. Yaşının çok küçük olması sebebiyle ölümden kurtulan Abdülhakim Mahsum, 1944'de Doğu Türkistan'ın kuzeyinde kurulmuş olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ne katılmak için güneyde Taşkorgan, Kargalık, Poskam gibi bölgelerdeki mücadele arkadaşlarıyla beraber Çin istilasına karşı silahlı mücadele yapmıştır. Ruslar'ın hainliği ve baskısıyla kurtulmuş olan bu bölgeler tekrar Çinliler'e verimilştir. Bu sebeple Abdülhakim Mahsum, 1946'dan 1948 yılına kadar Çin hapishanelerinde çok ağır işkence görmüştür.

1948'de Doğu Türkistan'da kurulan koalisyon hükümetinin Reis Muavini olan Mehmet Emin Buğra, Abdülhakim Mahsum'u hapishaneden kurtarmıştır. Abdülhakim Mahsum, istiklal mücadelesinin yenilgiye uğramasının sebeplerinin en başında "cahiliyet olduğunu iyice anlayarak M. Emin Buğra ile istişare ettikten sonra memleketi Kargalıkta bir dinî okul açmıştır. Ve Doğu Türkistan'ın çeşitli bölgelerinden en becerikli öğrencileri seçerek oraya toplamış ve burda islamiyet ve milli istiklal için yeni bir kuşak yetiştirmeye başlamıştır. 1949 yılında Çin Komünistleri Doğu Türkistan'ı ele geçirdikten sonra Abdülhakim Mahsum, gözaltında tutulmasına rağmen okulunu kapatmamış, talebe yetiştirmeye devam etmiştir. 7 Şubat 1955'de Hoten, Kaşgar bölgelerinde Çin komünist yönetimine karşı silahlı mücadelenin başlaması sebebiyle Abdülhakim Mahsum'u hemen tutuklamış ve hapse atmışlardır.1956 yılının Kasım ayının sonuna kadar hapiste kalmıştır. Mahsum'un hapishaneden çıktığını duyan Doğu Türkistan'ın çeşitli bölgelerinden talebeler hemen Kargalık'a okula gelmeye başlamış ve Abdülhakim Mahsum tekrar dinî okulunu acmışttr. 1957 ve 1958 seneleri yine Hoten-Kaşgar bölgelerine ait birçok yerlerde Çin komünistlerine karşı silahlı mücadele patlamış bu mücadeleye liderlik yapan veya önderlik yapan birçok gencin Abdülhakim Mahsum'un talebeleri olduğu anlaşılınca Çin komünistleri Abdülhakim Mahsum'un dinî okulunu mecburi olarak kapatmış ve okul mülküne Çin yönetimi el koymuş ve Mahsum gözaltına alınmıştır.

Çin Ceza Kanununa göre en uzun hapis cezası 20 sene olup, Abdulhakim mahsum, 12 Mart 1959 tarihinde 20 senelik hapis cezasına çarptırılmıştır. 12 Mart 1979 tarihinde 20 senelik hapis cezasını tamamlayıp memleketine gelen Abdulhekim Mahsum, hemen gizli bir Kur'an Kursu açmıştır. Doğu Türkistan'ın çeşitli bölgelerinden gelen Uygur, Özbek, Kazak,Kırgız Tatar gibi Müslüman Türk gençleri gün geçtikçe çoğalıp, Abdulhakim Mahsum'dan dinî dersler alıyor. Çünkü, 1959'dan 1979'a kadar 20 sene, camiye girme, Kur'an okuma, dini törenler yapma, hatta cenaze namazı kılma yasaklanmıştı. Mahsum'un bu işe çok önem yermesinin sebebi, "Millet dinî kimliğini kaybederse, millî kimliğini de kaybedeceğine" inanmasıdır. Ve daha kolayca Çin asimilasyonuna maruz kalma tehlikesi vardır. Bu sebepten, Abdûlhakim Mahsum, bugünkü modern dünyanın teknolojisini de öğrencilerine anlatuyordu ve Müslümanların hür ve istiklal sahibi olmasının Kur'an-ı Kerim'den misaller vererek, esirliğin Müslümanlara hiç yakışmadığını ifade ediyordu.

1980 yılından sonra Çinliler "dışarı açılma politikası" uyguladılar ve dinî serbestliği ilan ettiler. Bu zamanlarda Abdûlhakim Mahsum'un yüzlerce talebesinin sayısı binleri buldu. Kargalık nahiyesinde iki odası olan bir aile bir odasını talebelere kalacakları yer için tahsis ettiler. Bu talebelerin yiyecek içeceklerini de oradaki zenginler karşıladılar. Abdûlhakim Mahsum, 1985 senesi hac yapmak için Mekke'ye geldi. Ve hacdan dönüşünde istanbul'a gelerek muhterem liderimiz ye kahraman mücahid İsa Yusuf Alptekin'le görüşerek onun tavsiyelerini alıp memlekete döndü.

Doğu Türkistan'da Abdûlhakim Mahsum'un etkisiyle binlerce Kur'an Kursu açıldı. Çeşitli yerlerde talebeleri bu işi gerçekleştirdiler. Genç kuşaklar, dinî ve millî kimliğini anlamaya başladı. Abdûlhakim Mahsum ve onun dinî okulunun kendileri için "çok tehlikeli" olduğunu daha önceden hisseden Çin yönetimi Abdûlhakim Mahsum'a yüksek makam ve maaş vererek başkent Urumçi'ye götürmek istedi. Ama o Çinlilerin bu tekliflerini reddetti. 1990'da patlayan Barın olayında şehit olan ve hapishaneye düşen mücahid gencin hepsi Abdûlhakim Mahsum'un talebeleriydi. Barın olayının lideri Zeydin Yusuf, Mahsum'un yanında en uzun eğitim gören talebelerinden biriydi. Bu sebeple 1990'da Mahsum'un dinî okulu kapatıldı, okul mülküne komünist Çin yönetimi tekrar el koydu ve Mahsum'u gözaltına alarak faaliyetlerini kısıtladı.

Bundan yedi sene önce halkın içindeki hainleri ve Çin casuslarını öldürerek halk içinde gizlenen ve Barın mücadelesinde silah hazırlayan ve askeri eğitim veren Ubul Kasım, Abdülhakim'in talebesidir. Kuçar'daki silahlı mücadelenin lideri Kerem Kâri ve onun mücadele arkadaşlarının hepsi Mahsum'un talebeleridir. Barın inkılabının lideri Zeydin Yusuf ve onun mücadele arkadaşlarının hepsi Abdûlhakim Mahsum'un talebeleridir.

Abdûlhakim Mahsum, tüm hayatında fakir yaşadı. Manevi ve maddi varlığını eğitim için harcadı. Kendisinde çok rahat yaşayacak imkanlar olmasına rağmen bunu kullanmadı, talebeleri için harcadı. Hayatı sadeydi ama mücadelesi zengindi. Bir başka özelliği ise hayatında hiçbir zaman hiçbir gün, Çin hapishanelerinde ne kadar işkence görse de bir vakit namazını kaza etmemiş olmasıdır. Vefat ettiği gün akşam namazı için abdestini almıştı. Namaza duracağı zaman vefat etmiştir... Merhumun vefat haberi tüm Doğu Türkistan'ı sarsmıştır. Cenaze namazına onbinlerce Doğu Türkistanlı katıldı. Cenazeye Hoten ve Kaşgar bölgelerinden Kargalık nahiyesine giden yollar, Çin polisleri tarafından kesildi. Cenazede olay çıkmasından korkan Çinliler, olağanüstü durum ilan ederek Kargalık nahiyesine sevenlerinin gelmesini önlemiştir. Buna rağmen kalabalık bir tören olmuştur. Olağanüstü durum ise hâlâ devam etmektedir...

Abdûlhakim Mahsum'un talebeleri içinde 600'den fazlası hâlâ Çin hapishanelerindedir... Mahsum'un Ölümünden sonra da talebeleri nerede olursa olsun tutuklanmaktadır.. Abdûlhakim Mahsum, Doğu Türkistan halkının vatanını kurtarma mücadelesinde onun ruhu bize güç ve yardımcı olacaktır... Ruhu şad olsun...

  • Etiketler: