“Doğu Türkistan’da 29 bin din adamı ve 24 bin cami var”
“Doğu Türkistan’da 29 bin din adamı ve 24 bin cami var”
- 3.05.2020
- 6365 defa okundu
Değerli Doğu Türkistan dostlarımız Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümeti Danışma Bürosu, 29 Nisan 2020 tarihinde Doğu Türkistan konulu 8. basın toplantısını düzenledi. Toplantıya soyu Uygur, kişiliği Çin Komünist partisi olan sözde Doğu Türkistan temsilcileri katılarak Çin devletinin basın mensuplarının sorularını yanıtlayarak adete günah çıkardılar, Doğu Türkistan’da her şey güllük gülistanlık deniz aşırı ülkelerde bulunanlar bozgunculuk yapmakla suçlanmaktayız.
Yazının orijinal halinde kendi kaynakları olan CRİ den alarak paylaşıyorum acaba katil Çin devleti Covid 19 virüsünden sonra kendi sonunu gördüğü için mi acaba günah çıkarıyor haberin tamamını okuduğunuz zaman Doğu Türkistan dostlarımızın ortaya koyduğu haber ve röportajların ne kadar doğru olduğunu katil Çin devletinin neyin telaşında olduğunu bilmenizi isterim.
Yazının orijinal halinde yayınladığım için metne sadık kalıyoruz, fakat Xinjiang ismini asla kabulumüz olmadığı bağımsız olana kadar asıl adı olan DOĞU TÜRKİSTAN kalacaktır.
Çin Halk Cumhuriyeti, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümeti Danışma Bürosu, 29 Nisan 2020 tarihinde Xinjiang konulu 8. basın toplantısını düzenledi.
Basın toplantısında Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümeti Bilgilendirme Ofisi Sözcüsü Elijan Anayit, Xinjiang İslam Enstitüsü Müdürü ve Xinjiang İslam Birliği Başkanı Abdürekhip Tümniyaz, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Etnik İşler Başkanı Mehmut Usman, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Güvenli Bölüm Başkan Yardımcısı Yalkun Yukufu, Kaşgar Etnik ve Dini İşler Bürosu Müdürü Abudulimit Yusyun hazır bulundu. Çin’in önde gelen basın mensuplarından gelen soruları okuyucularımız için özetledik.
Xinhua Haber Ajansı: Xinjiang’da etnik birliği desteklemek için bu zamana kadar neler yapıldı ve hangi sonuçlar elde edildi?
Mehmet Usman: Xinjiang, Çin’in etnik politikalarını tamamen uyguluyor ve eşitliği destekliyor. Xinijiang’da tüm etnik grupların geçim kaynaklarını garanti altında almak ve koşulları geliştirmek için yıllık mali gelirimizin yüzde 70’ini istihdam, eğitim, sağlık sektörü, kültür gibi alanlardaki projelere ayırıyoruz. İstihdam cephesinde, her ailede en az bir üyenin çalışma hayatına katılımını sağlamak için dinamik bir mekanizma oluşturulmuştur.
Zorunlu eğitim cephesinde kır ve kentin birlikte gelişimini desteklemek için okullaşma oranını yüzde 99’a çıkarmak için çalışıyoruz. Bölge genelinde dokuz yıllık zorunlu eğitimin yanı sıra güney Xinjiang’da tüm öğrenciler ücretsiz eğitimden yararlanmaktadır. Bu ücretsiz eğitim üç yıl okul öncesini ve 12 yıllık okul hayatını kapsamaktadır.
Sağlık ve tıbbi konusunda, Xinjiang’daki her sakin ücretsiz yıllık fiziki muayeneden yararlanmaktadır. Bununla birlikte temel sağlık sigortası, yaşlılık aylığı ve yoksul insanlar için hastalık sigortasına katılım oranı tam kapasiteye ulaşmıştır.
2014 yılından 2019’un sonuna kadar 737 bin hane yoksulluktan kurtarıldı. Bir başka ifadeyle yoksulluk oranı 2014’te yüzde 19,4 iken yüzde 1,24’e kadar geriledi. 2020 yılının sonuna kadar orta halli müreffeh toplumu inşa etmek için kırsal bölgedeki yoksulluğa tamamen son verilecektir.
İkincil olarak, etnik birliği ve dayanışmayı derinleştirmek için çabalar devam etmektedir. 2016’dan bugüne kadar tüm etnik gruplardan insanlar “Etnik Birlik Ailesi” kampanyası çerçevesinde faaliyet yürütmektedir. Kampanya kapsamında 1,1 milyon yetkili farklı etnik gruplardan 1,6 milyon aile ile modası geçmiş fikirleri değiştirmek, gelir artırmanın yollarını öğrenmek ve doktora, okula gitmek ya da iş hayatına katılmayı kolaylaştırmak için buluşmuştur.
Geçen üç yıl içinde yetkililer kampanyaya 987 milyon yuan bağışlamış, artık “akraba” olarak gördüğü hanelere 51,12 milyon çeşitli ürün tedarik etmiş ve 18,77 milyon pratik işin çözülmesine yardım etmiştir. Birçok insan eşleştikleri yetkililerin bir aile üyesi gibi sorunlarını dinlediğini ve yardım ettiği aktardıktan sonra “Bizim bir aile gibiyiz. Bizim böyle akrabalara ihtiyacımız var.” demiştir. Buna karşın kimi denizaşırı medya “Etnik Aile Birliği” kampanyasına kendi ahlaksız suçlamaları ile saldırmıştır. Bu saçmalıklar tam olarak onları aşağılık psikolojisini ortaya koymaktadır.
Üçüncüsü, etnik birlik ve ilerleme için geniş kapsamlı diğer görevler de hayata geçirilmektedir. Etnik birlik ve dayanışma konusundaki kazanımlar sosyal ve ekonomik planlar da dâhil olmak üzere tüm düzenlemelere uyarlanmaktadır.
Etnik dayanışma ve ilerleme farkındalığını artırmak resmi yetkililerin ve tüm toplumun eğitiminde önemli bir amaçtır. Etnik birlik etiğimi ve bu yöndeki eylemlerin teşviki hükümet ait kurumlarda, köylerde, okullarda, kışlada ve dini mekanlarda teşvik edilmektedir. Bu eğitimlerin ana amacı Çin ulusunun tüm alanlarda ortak bir geleceği paylaştığının vurgulanmasıdır.
Bu zamana kadar, Xinjiang’daki dokuz bölge ve şehirdeki 59 birim ve 14 üs Ulusal Etnik İlişkiler Komisyonu tarafından “etnik birlik ve ilerleme modeli” olarak adlandırılmıştır. Bu bölgelerde uygulanan teşvik programları sayesinde tüm etnik gruplardan insanlar temas kurmakta ve bağlarını kuvvetlendirmektedir. Resmi yetkililer, işçiler, çiftçiler, askerler, öğrenciler ve erek sakinler deneyimlerin paylaşmaktadır.
People’s Daily (Halkın Günlüğü): Xinjiang’da etnik azınlıkların devlet memuru atanmasında ve yerleştirilmesinde ne tür adımlar atılıyor? Kimi yabancı medya kuruluşları “Xinjiang’daki etnik azınlık olan devlet memurlarının dışlandığını” iddia ediyor. Bu iddialar doğru mu?
Elijan Anayit: Çin resmi yetkililerin ve çalışanların seçiminde her zaman etnik azınlıkların yer almasına özen göstermiştir. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin kurulmasından değişim programları, saha deneyimleri, pozisyon değişiklikleri gibi faaliyetlerle etnik azınlıklara mensup kadroların gelişimi desteklenmiş ve bu bağlamda bölgesel ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkı sunulmuştur. 1954’ten bu yana hükümet Xinjiang’daki yerel etnik kadrolar için eğitimler düzenlemektedir. Bu programlara şimdiden 4,635 kişi katılmıştır ve bunlardan 2,771 yani yüzde 60’ı etnik azınlıklara mensuptur.
1992’den bu yana merkezi hükümet ayrıca devlet kadrolarının kilit önemdeki bilim ve teknoloji eğitimlerine de devam etmektedir. 2019 yılı itibariyle bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda etnik azınlıklardan 5,900 personel orta ve yüksek dereceli eğitimden geçmiştir. Geçen yıllardaki Xinjiang, 29 farklı kurumsal alanda 1,483 kişiyi işe almıştır ve bunların yüzde 51’i yani 758’i etnik azınlıklara mensuptur.
2019 istatistiklerine göre bölgenin yönetim, ekonomi, eğitim, bilim, teknoloji, halk sağlığı, kültür ve diğer alanlarında 427 bin etnik azınlıklara mensup devlet kadrosu görev alıyor. Benzer şekilde çok sayıda etnik azınlık kadrosu Çin Komünist Partisi’nin tüm kategorilerdeki bölgesel organizasyonlarında Parti Sekreteri seviyesinde yer almaktadır.
Son olarak; etnik azınlıkların merkezi kurumlarda da öncü rol oynadıkları hatırlanmalıdır. 13. Xinjiang Halk Kongresi’nin yüzde 64,2’si ve 13. Çin Komünist Partisi Xinjiang Komitesi’nin de yüzde 46,7’si etnik azınlıklara mensup kadrolarca doldurulmuştur. Dolayısıyla Xinjiang’da etnik azınlıkların sözde marjinal hale getirildikleri yönündeki suçlamalar tamamen iftiradan ibaret ve art niyetlidir.
CGTN (Çin Küresel Televizyon Ağı): Xinjiang’da etnik grupların geleneklerinin korunması için neler yapıldı? Kimi denizaşırı basın mecralarında “etnik azınlıkların kıyafetlerinin yasaklandığı ve Bahar Bayramı’nı kutlanmaya zorlandıkları ve İslami işaretlerin tahrip edildiği” iddia ediliyor. Bu iddialar doğru mu?
Abdulhamit Yusyun: Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası ve Bölgesel Etnik Özerklik Yasası, tüm etnik grupların geleneklerini ve alışkanlıklarını korumakta ya da onlar üzerinde reform yapma hakkına sahip olduğunu belirtmektedir.
Xinjiang da anayasal ve yasal hükümlerine bağlı kalarak tüm etnik grupların beslenme, kutlama, düğün ve cenaze törenlerini ile diğer adetlerini tamamen korur. Etnik azınlıkların özellikle de Müslümanların yaşadığı orta ve büyük dereceli şehirlerde dine uygun market ve ana caddelerde restoranların bulunmasını garanti altına aldık. İslamiyet kurallarına uygun olarak kesilmiş kasap ürünleri ayrı olarak satılmakta, saklanmakta ve ulaştırılmaktadır.
Tüm etnik gruplar kendi geleneklerine uygun olarak Kurban ve Ramazan Bayramı’da yasal tatillerini kullanmaktadır. Benzer şekilde cenaze işlemeleri içinde hükümet mezarlıklarda özel yer tahsis ederken, düğün ve sünnet gibi törenler üzerinde de herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.
Xinjiang’da yönetimin etnik azınlıkların kıyafetlerini yasakladığı, Bahar Festivali’ni kutlamaya zorladığı ya da İslami sembolleri sildiği iddiaları etnik gruplar arasındaki dayanışmayı yok etmeye dönük, gülünç ve yabancılaşmayı teşvik eden suçlamalardır.
Xinjiang’da herkes dışarıdan müdahale olmaksızın kıyafetlerini özgürce seçme hakkına sahiptir. Her etnik gruptan insanı şarkı söylerken, dans ederken veya her yerde dolaşırken renkli etnik kostümler içinde görebilirsiniz. Bahar Şenliği de Çin ulusunun geleneksel bir festivalidir ve Xinjiang’daki tüm etnik gruplar da Çin ulusunun büyük ailesinin üyeleridir. Bu yüzden birlikte kutlama yapmak son derece doğaldır. Tüm etnik gruplardan insanların yemek yemesi ya da havai fişek gösteri düzenlemesi nasıl zorlama olabilir?
Bu zamana değin Müslüman gıda üretimini ve işleyişini düzenlemek için adımlar attık. Bu işaretlerin kaldırılması bir yana Xinjiang’ı ziyaret eden herkes her yerde Müslüman restoranlarını ve onlara ait işaretleri her yerde görebilir.
Global Times: Xinjiang’da etnik azınlıkların hakları nasıl garanti altına alınıyor ve dillerini nasıl geliştiriyorlar? Standart Çince öğretiminin teşvik edilmesi ve kullanılmasının amacının diğer dilleri asimile etmek olduğu söyleniyor. Bu iddialar hakkındaki yorumunuz nedir?
Mehmut Usman: Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası ve Çin Halk Cumhuriyeti Standart Çince Konuşma ve Yasası’na göre her Çin vatandaşı standart Çince konuşmak ve yazmak hakkına sahiptir. Devlet bir yandan etnik hakların kendi dilini kullanmasını ve geliştirmesini güvenceye alırken diğer yandan da standart Çince öğrenimi için gerekli şartları oluşturur. Şu anda etnik diller eğitim, yargı, yönetim ve halkla ilişkiler gibi farklı alanlarla yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin, ilk ve orta okullarda Uygur, Kazak, Kırgız, Moğalca ve Xibe dersleri müfredatta yer almaktadır.
Xinjiang’ın her yerindeki tabelalarda, posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde, sağlık kurumlarında ve trafik işaretlerinde çok dilli metinler görülebilir.
Xinjiang Halk Yayın İstasyon’u 12 tip programı Çince, Uygurca, Kazakça, Moğolca ve Kırgızca olmak üzere 5 dilde aynı şekilde yayınlıyor. Bununla beraber Çince, Uygurca, Kazakça ve Kırgızca yayın yapan 12 farklı kanal bulunmakta.
Kimi Amerikalı ve Batılı siyasetçilerin Xinjiang üzerinden bir karalama kampanyası yürüttüğünün farkındayız ancak bunların hiçbir karşılığı yok. Kolaylıkla şu soru onlara sorulabilir: Kimi Çinliler sürekli olarak İngilizce ya da başka yabancı dilleri öğreniyor. Bu Çinlilerin kendi dillerini ya da kültürlerini asimile ettiklerini mi düşünüyorlar?
Çin Haber Servisi: Xinjiang’da etnik azınlıkların muhteşem derecedeki geleneksel kültürlerini korumak ve ileriye taşımak için hangi önlemler alındı? Xinjiang’da asimilasyon ya da yabancılaştırmadan bahsedilebilir mi?
Abudulimit Yusyun: Çin’in çeşitli etnik gruplarla birlikte uzun bir tarih ve görkemli bir kültür inşa etti. Xinjiang etnik kültürlerinin kökleri, Çin medeniyetinin verimli topraklarında bulunur ve Çin’in genel kültürünü zenginleştirirken kendi kültürel gelişimlerini ilerletir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, Xinjiang’daki etnik grupları birbirlerini etkiler, takdir eder ve birbirleriyle bütünleşir. Bu gruplar dil, giyim, müzik resim, mimari, kültür ve sanatın diğer yönlerinde birlikte gelişti.
Xinjiang genelde şarkıların ve dansını memleketi olarak övülür ve insanların büyük bir ana vatan sevgisini eserlerine yansıttıkları bilinir. “Vatanımız Yeşil Bir Bahçe”, “Xinjiang”, “İyi Bir Yer” gibi şarkılar bütün Çin’de bilinirken yine bu bölgeyi anlatan “Kurban Amca Beijing’i Ziyaret ediyor” “Buzlu Dağdaki Ziyaretçiler” gibi filmler yaygın olarak gösterime girmiştir.
Çin kültürünü teşvik ederken ve sürdürürken, etnik grupların geleneklerinin ve kültürlerinin korunması ve geliştirilmesine her zaman büyük önem verdik.
İlk olarak çeşitli etnik grupların kültür mirası korunmaktadır. Uygur Mukam ve Kırgız Manas destanı “UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Temsilcisi Listesi” ve “Acil Korunmaya İhtiyacı Olan Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi” içinde yer alıyor.
İkincisi geleneksel kültürler teşvik edilmektedir. Uygurların Meşrep, Kazakların Aytes, Kırgızların Kobuz, Moğolların Nadam Fuarı geleneksek kültürel etkinler teşvik edildi.
Üçüncüsü geleneksel oyunlar ve sporlar geliştirilmektedir. Xinjiang’da 280 geleneksel etnik spor varlığını koruyor. Tarım dışı dönemlerde genellikle bu etnik spor müsabakaları görülebilir. Diğerlerinin yanı sıra güreş, kuzu içim mücadele gibi yine geçmişten gelen etkinlikler Xinjiang’da görülebilir.
Xinjiang’daki çeşitli etnik grupların kültürleri Çin’in büyük yüz çiçekli kültür bahçesinde korunmuş ve tanıtılmıştır. Xinjiang’da etnik geleneksel kültürlerin asimilasyonu ya da yabancılaştırılması diye bir söz konusu değildir.
Xinjiang Daily: Dini inanç özgürlüğüne saygı göstermek ve korumak Çin hükümetinin temel politikasıdır. Yerel hükümet vatandaşların dini inanç özgürlüğünü korumak için bugüne kadar neler yaptı?
Çin Halk Cumhuriyeti Anayasasına göre, “Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşları dini inanç özgürlüğünden yararlanır.”, “Devlet, dini faaliyetleri korur.” ve “Hiçbir devlet organı ve kamu kurumu ya da şahıslar vatandaşları herhangi bir dine inanmaya veya inanmaya zorlayamaz ya da ayrımcılık yapamaz”.
Bu şartlar, vatandaşların dini inanç özgürlüğü haklarını korumak, yasalara uygun olarak dini işleri yönetmek ve sağlıklı bir dini ilişki kurmak için temel oluşturmaktadır. Xinjiang da bu yasalara uygun olarak tüm etnik grupların dini inanç özgürlüğünü korumak için yerel düzenlemeler yaptı. Xinjiang’da tüm vatandaşlar eşit siyasi, ekonomik ve kültürel haklara sahiptir.
Xinjiang şu anda 29 bin din adamıyla 24 binden fazlaya camiye ev sahipliği yapmaktadır. Her 500 Müslümana bir cami düşmesi halkın taleplerini etkin bir şekilde karşılamaktadır. Xinjiang’daki camileri hükümetin fonları ile su, elektrik, doğal gaz ve kütüphaneler ile donatıldı. Camiye giden yollarda düzenlemeler yapıldı. Juma camisine yeniden abdest ve sifonlu tuvaletler kuruldu. Camilere, bilgisayar sistemleri, LED ekranlar, klimalar, yangın söndürme ekipmanları teslim edildi.
Kur’an-ı Kerim ve İrshad el-Sâri li Şarh Sahih el-Buhari dahil olmak üzere dini klasikler ve kitaplar Çince, Uygurca, Kazakça ve Kırgız dillerinde yayınladı. İnanalar için bilgi edinme kanalları genişletildi. Xinjiang İslam Enstitüsü ve imamlara dönük eğitim veren sekiz şube kurduk.
Xinjiang hükümeti, 1996’dan bu yana Müslüman halkın Hac ibadetini yerine getirebilmesi için Mekke’ye özel uçuş seferleri organize ediyor. Birimlerimiz şimdiye değin 50 binden fazla Müslümanı Hac ibadeti için Suudi Arabistan’a gönderdi ve bu organizasyonlarda tıp ve çeviri hizmetleri ile destek sağlandı.
China Daily: Xinjiang’ın dini işleri yasalara göre nasıl yönettiğini ve normal dini faaliyetlerin düzenli bir şekilde yürütülmesini nasıl sağladığınızı biraz açıklayabilir misiniz?
Mehmet Usman: Xinjiang, Yasalara ve yönetmeliklere uygun olarak “yasa dışı eylemleri durdurmak, aşırılık içeren sızmaya karşı koymak, suçları önlemek ve cezalandırmak ilkesine uygun olarak din işlerini yönetir ve insanların inanç özgürlüğünü korur ve dini faaliyetlerin devam etmesini sağlar.
Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Din İşleri Hakkında Yönetmelikler, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Dini Faaliyetler İdaresi ile ilgili Geçici Düzenlemeler ve Geçici Yönetmelikler de dâhil olmak üzere bir dizi düzenleme hayata geçirilerek konu ile ilgili süreç hızlandırılmıştır. Bahsi geçen mevzuatlar dini faaliyetler, dini personel ve dini mekanların hak ve yükümlülüklerini tanımlar.
Xinjiang’daki dini mekanlar yasaya uygun olarak kayıt olduktan sonra yasal statüye kavuşurlar. Dini mekanlar demokratik yönetim organizasyonları kurma, iç işlerini yönetme, dini faaliyetler düzenleme, bağış alma, mülk yönetme ve kamu refahı programları başlatma hakkından yararlanmaktadır. Mekanların meşru hakları ve çıkarları yasayla korunmaktadır ve herhangi bir kuruluş ya da kişi tarafından herhangi bir ihlale ya da müdahaleye izin verilmemektedir. Mekânlara giren herkes yönetim kurallarına uymalı, dini personele ve müminlere saygı göstermelidir.
Dini örgütler iç dini işleri koordine etmekten sorumludur ve hükümet müdahale etmeyecektir. Xinjiang’daki din adamları dini faaliyetlere ve törenlere başkanlık etme hakkından yararlanırlar ve sosyal ya da bireysel bağışlar alabilirler. Çin hükümeti herhangi bir örgütün veya bireyin ülkeyi bölmesini, aşırılık yanlısı dini düşünceleri yaymasını, etnik nefreti kışkırtmasını, etnik dayanışmayı baltalamasını, sosyal düzeni bozmasını veya vatandaşların din adına fiziksel ve zihinsel sağlığını bozmasını yasaklar. Bununla beraber, dini grupların, dini faaliyetlerin, dini personelin ve dini inananların yasal hak ve menfaatlerini ihlal eden kişi, yasal karşılık gelen yasal yükümlülükleri üstlenecektir.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) bazı politikacıların ve medyanın Xinjiang’daki Uygur halkının ve Müslümanların inancının kısıtlandığı yönünde iftira attığının farkındayız. Buna karşın dini meselelerin yasalara uygun olarak düzenlenmesinin uluslararası bir uygulama olduğunu vurgulamak zorundayım. Anayasa tarafından öngörülen dini inanç özgürlüğü Xinjiang’da tamamen uygulanmaktadır. Bugün Xinjiang’daki inanç özgürlüğü hiçbir tarihsel dönemle kıyaslanamaz ve bu durum gerçeklere saygı duyan hiç kimse tarafından reddedilemez.
Dini meselelerin siyasal hale getirilmesine ve başka ülkelerin içişlerine karışmanın bahanesi olarak kullanılmasına şiddetle karşı çıkıyoruz.
Global Times: Xinjiang’daki dini personelin yetiştirilmesi ve bakımı konusunda birçok çalışma yapıldığı biliniyor. Herhangi bir din görevlisi bize bu konuda bilgi verebilir mi?
Abdurekhip Tumniyaz: Eylül 2017’de Xinjiang İslam Enstitüsü’nün yeni kampüsü tamamladı. Bunun yanı sıra, enstitünün bölgede Yili, Urumçi, Hotan ve Kaşgar gibi yerlerde 8 şubesi var.
Sadece 2019 yılında, Xinjiang İslam Enstitüsü ve şube okullarından 600’den fazla öğrenci mezun oldu ve yeni kayıtlı öğrencilerimizin sayısı bini geçiyor. Dini kurumlardaki sistematik eğitimin yüksek bilgi seviyesine sahip öğrencileri yetiştirdiği söylemek adil olacaktır. Bu sayede bölgede İslam mirasının düzenli ve sağlam şekilde kalmasını sağlıyoruz.
Hükümet, tüm dini personel için yıllık ücretsiz fizik muayene, sağlık sigortası, bağış sigortası, kritik hastalık sigortası, ferdi kaza sigortası ve temel geçim ödeneğinin tamamını karşılamış ve geçim payını artırmıştır. Xinjiang İslam Enstitüsü ve şubelerindeki öğrenciler, kampüslerdeki çalışmaları sırasında kişi başına ayda 600 yuan ödenek alabilmektedir. Yoksulluk içindeki öğrencilerin konaklaması tamamen ücretsizdir ve öğrencilerin yüzde 90’ı 4 bin yuan burs veya krediden faydalanabilir. Öğrencilerimizin birçoğu mezun olduktan dini personel olacak ve yaşam ödeneği de alacaktır.
Kısa süre önce Amerika’daki kimi politikacıların ve yayın organlarının din görevlilerinin gözaltına alındığı ve hatta bazılarının ölümüne yol açıldığı yönündeki söylentileri işittim. Bu tür temelsiz iddialar Çin’in imajını sarsmak ve Xinjiang’daki farklı etnik gruplar arasında çatışma yaratmayı amaçlıyor. Örneğin, Xinjiang İslam Enstitüsü’nden emekli bir öğretmen olan Yiminjan Sedul’un kızını tanık olarak aldatan ve kullanan deniz aşırı güçler öğretmenin “yasa dışı bir şekilde gözaltına alındığını” iddia etti. Oysa, bahsi geçen şahıs özgür bir hayat yaşıyor ve kızına eminim bir şeyler söylemek isterdi.
Bununla beraber, yasaya göre cezalandırılan suçluların ne dini şahsiyet ne de dini personel olduğunu vurgulamak isterim. Bu şahıslar İslam bayrağı altında aşırıcılığı yayan, ayrılık, sızma, sabotaj yapan ve terörist faaliyetlere katılan kişilerdir. Bu kişiler kendilerinin inancını reddeden herkesi putperest ve dönek olarak tanımladıkları kişileri yaralıyor ya da öldürüyorlar. Bu kişilerin dayattığı zihinsel prangalar yüzünden bölgedeki sosyal ve ekonomik gelişme yara almıştı.
Çin hukukun üstünlüğü altındaki bir ülkedir ve yasalar önünde herkes eşittir. Hiçbir insan, hiçbir bölge ya da hiçbir inanç hukukun üstünlüğünden bağımsız değildir. Kimin hangi etnik guruba ya da hangi dine ait olduğu önemli değildir. Önemli olan yasalardır ve yasaları ihlal eden her kim olursa olsun cezalandırılır.
Çin Haber Servisi: Din ile dini aşırılık arasındaki fark nedir? Radikalleşme karşıtı faaliyetlerinizde durumu nasıl ele alıyorsunuz?
Elijan Anayit: Dini aşırılık temelinde vatanseverlik, barış, dayanışma, hoşgörü ve birlikte yaşama kültürü olan İslam inancından ziyade insan sosyallik ve medeniyet karşıtlığını içinde barındırır. Xinjiang’daki aşırılıkçılar İslami öğretilerin tamamıyla ters düşüyor. Ayrılıkçılar uzun zamandır kendi inançlarını bir bütün olarak topluma dayatmak istiyorlar. İnsanları hükümete karşı direnmeyi teşvik ediyorlar.
Aşırılıkçılar kendileri takip etmeyenleri “pagan”, “hain” ve “pislik” olarak tanımlıyor ve insanları Parti üyelerine sözlü saldırıda bulunmaya, televizyon izlememeye ve gazete okumamaya çağırıyorlar. Aşırılıkçılar insanların cenaze törenlerinde ağlamasını veya düğünlerde gülmesini, şarkı söylenmesi ve dans edilmesini yasaklıyor. Her türlü laikliği reddeden bu kişiler kadınların burka giymesini zorunlu kılmak istiyor ve helal işaretlerin konseptini ilaç, kozmetik, giysi gibi konularda aşırı genelleştiriyorlar. Bölgesel etnik kültürler ile Çin kültürü arasındaki bağları koparmak isteyen gruplar Xinjiang’ın çeşitli ve görkemli kültürüne kör bir bakış sunuyorlar.
Dini aşırılıktan etkilenen ve kendi öz denetim sahibi olmayan kişilerin bu akımlara kapıldığını gördük. Çözülen çok sayıda terör eyleminin arkasında dini aşırılık düşüncelerinin olduğunu gördük. Dinsel aşırılığın ideolojik bir temel olarak Xinjiang’daki terör eylemlerini yönlendirdiği söylenebilir. Bir süredir Xinjiang’daki şiddetli terör eylemlerinin hedefi olarak ve karmaşık durumla karşı karşıya bırakılan Xinjiang Özerk Bölgesi yasalar uyarınca teröristlere sert yanıtlar veriyor. Bununla beraber dini aşırılıktan etkilenen ve yasaları görece küçük biçimde insanları eğitmek için yasalara uygun olarak mesleki eğitim ve öğretim merkezleri kurmuştur. Bu sayede terörizm ve dini aşırılığın üremesi ve yayılması etkili biçimde engellenmiştir.
Yerel hükümet herhangi bir kuruluşun veya bireyin ülkeyi bölmesine, dini aşırılıkçı düşünceler yaymasına, etnik nefreti körüklemesine, sosyal düzeni bozmasına, vatandaşların fiziksel ve zihinsel sağlığını bozmasına, ülkenin idari, yargı, eğitim ve kültür sistemlerine ya da ulusal güvenliğe, ulusal çıkarlara zarar vermesine izin vermez. Diğer yandan Xinjiang, tüm etnik grupların inanç özgürlükleri tam anlamıyla korunmaktadır. Vatandaşlar dindar mümin ya da inanmayan olmayı seçebilir. Hiçbir örgüt ya da birey kimseyi bir dine inanmaya ya da inanmamaya zorlayamaz.
Xinjiang’ın radikalleşme karşıtı çabaları uluslararası toplum tarafından oldukça takdir topluyor. Aralık 2018’den bugüne kadar 90 ülkeden bini aşkın ziyaretçi bölgeye geldi. Bununla beraber Birleşmiş Milletler yetkilileri, yabancı diplomatlar, uzmanlar, akademisyenler, gazeteciler ve dini kurumların temsilcileri de dâhil 70’in üzerinde farklı grup Xinjiang’ı ziyaret etti. Genel olarak Xinjiang’ın radikalleşme karşıtı çabalarının uluslararası topluma önemli bir katkıda bulunduğu ifade ediliyor.
China Daily: “Uygur İnsan Hakları Projesi” isimli bir internet sitesi tarafından yayımlanan bir raporda “Çin’in yurt dışındaki Uygurları gözaltı ve hapis cezası için Çin’e dönmeye zorlamak için pasaport yenilemeyi bir silah olarak kullandığı” iddia edildi. Gerçek durum bu mu?
Yalkun Yakufu: Geçen yıllarda kimi Amerikan kurumları tarafından desteklenen “Uygur İnsan Hakları Projesi” sözde “İnsan Hakları Soruşturması” yürüterek Çin Halk Cumhuriyeti’nin Xinjiang politikasını “akademisyenlik” perdesi altında karalamak amacıyla “İnsan Hakları Raporu” uydurdular.
Çin Halk Cumhuriyeti Çıkış ve Giriş İdaresi Yasası ve Çin Halk Cumhuriyeti Pasaport Yasası uyarınca, Çin büyükelçilikleri ve konsoloslukları, yasalara göre Xinjiang’ın etnik azınlıkları da dahil olmak üzere yurt dışı Çinlilerin meşru haklarını ve menfaatlerini koruyor. Yasalara aykırı bir kayıt olmadan Çin vatandaşı olan ve Çin uyruklu olduğunu kabul eden herkes, yerel Çin elçiliklerinde ve konsolosluklarında pasaportların yenilenmesi veya yeniden düzenlenmesi için başvurabilir.
Çin Halk Cumhuriyeti Terörle Mücadele Yasası şunları öngörmektedir: Sınır kontrol yetkilileri terörle ilgili kişilerin veya şüphelilerin girmesini veya çıkmasını engelleyebilir, izin vermeyi reddedebilir veya izinlerini iptal edebilir.
Bilgimize göre, Xinjianglı kişilerin pasaport yenileme ve yeniden düzenleme taleplerinin çoğu Çin büyükelçilikleri ve konsoloslukları tarafından kabul edildi ve onaylandı. Başvurulardan çok az sayıda olanı Çin yasalarına aykırı olduğu ve terörizmle ilgili faaliyetlerden şüphelenildiği için reddedildi.
Yurt dışında yaşayan Çinli vatandaşların söylentilere inanmamalarını ve bu söylentileri yaymamalarını umuyoruz. Bunun yerine, Çin pasaportlarının ilgili yasalara göre yenileneceği veya yeniden düzenleneceği konusunda hükümete güvenmelidirler.
CGTN (Çin Küresel Televizyon Ağı): Son zamanlarda “China Undercover” isimli bir PBS belgeselinde Xinjiang’daki mesleki eğitim ve öğretim merkezleri ile etnik dini politikalara saldırıldı. Belgeselde Xinjiang’ın Uygurlar gibi Müslümanların DNA örnekleri ya da “yüz tanıma sistemleri” ile biyolojik bilgilerinin alındığı iddia edildi. Buna yanıtınız nedir?
Elijan Anayit: “Belgesel” dediğiniz şey yalanlardan ibaret. Hali hazırda çürütülmüş “hikâyeleri” yeniden servis etmek için temelsiz ve çarpıtılmış röportajları bir araya getirdiler. Bu saçma görüşlerini ve beceriksiz oyunculukları onları ifşa etmek için kullanacağız.
Örneğin, Xinjiang belgeselde “yeni sınır” anlamına geliyor. Yaklaşık 250 yıl önce, Çin’in Qing Hanedanı Xinjiang”ı ele geçirdi ve ciddi bir şekilde kontrol etmeye başladı. Xinjiang’ın eski zamanlardan beri Çin’in bir parçası olduğu iyi biliniyor. Han döneminden orta ve geç Qing’e kadar, Xinjaing’daki Tianshan Dağları’nın hem kuzey hem de güneyindeki geniş alanlara batı bölgeleri deniyordu. Xinjiang, Han Hanedanlığı’ndaki Çin topraklarına resmen dahil edildi. Bunun ardından Orta Ovalar’daki hanedanların bazılar güçlü bazıları ise zayıf olarak “Batı Bölgeleri” ile yakın ya da uzak teması sürdürdü. Buna karşın tüm hanedanlar Batı Bölgeleri’ni Çin topraklarının bir parçası olarak gördüler ve Xinjiang üzerinde yargı yetkisini kullandılar.
Qing hanedanlığında imparatorluk mahkemesinin Junggar rejimi tarafından başlatılan bir isyanı bastırdığı belirtiliyor. Daha sonra Sincan’ı yönetmek için daha sistematik politikalar benimsedi. 1884’te bir eyalet kuruldu ve Batı Bölgelerinin adını “Xinjiang” olarak değiştirdi. Bu, “yeniden dönmüş toprak” anlamına gelir. “Qing hanedanı Xinjiang’ı işgal etti” gibi sözler Xinjiang tarihi ile ilgili cehaletin göstergesidir.
“Xijiang’daki camiler sökülüyor. İnsanlar sıkıntı yaşamaktan korktuğu için camiye gitmeye cesaret edemiyorlar. Kimi inşalar dini inançlarından vazgeçmeleri konusunda uyarılıyor.” Bunların hepsi söylentilerden ibaret. Yanlışlara bir dizi yanıt vermek istiyorum:
Reform ve dışa açılma sürecinin başlangıcında Xinjiang’daki cami sayısı 2 bin iken şimdi bu sayı 24 bine çıktı. Bu “camilerin yıkılması” ya da dini özgürlük müdür? Gerçekte Xinjiang’da camiler yıkılmak yerine harap hale gelenler onarılıyor ve bunun için de oldukça büyük yatırımlar yapılıyor. Xinjiang’da herhangi bir dine inanmak ya da inanmamak vatandaşların özgürlüğüdür.
Xinjiang’da vatandaşlar ibadet, oruç veya dini bayramları kutlamak gibi geleneklerini mekanlarda ya da kendi evlerinde yaşatıyorlar. Bu faaliyetlerin hepsi de bizzat yasalar tarafından korunur ve hiçbir kuruluşun ya da bireyin buna müdahale etmesine izin verilmez.
“Çifte standart” ilkesini benimseyen ön yargılı Batı medyasına, Çin’in dini politikasını ve din özgürlüğünü doğru bir şekilde algılamasını tavsiye ederim. Sonsuz söylentiler sadece kendi güvenilirliğinize mal olur. Örneğin belgeselde “Xinjiang, Uygurları ve diğer Müslümanları baskılamak için yüz tanıma da dahil olmak üzere gözetim teknolojisi kullanıyor.” iddiası var.
Oysa yüz tanıma sistemleri ve benzeri uygulamalar diğer ülkelere de yayılıyor. Sosyal yönetişimi güçlendiren ve suçları etkili bir şekilde engelleyen sistem insanların güvenlik duygusunu sağlama alıyor. Bu nedenle Xinjiang’daki tüm etnik gruplar tarafından geniş bir şekilde desteklenmiştir Halkımızı korumak için tasarlanan sistem herhangi bir etnik kökene yönelik değildir.
Modern teknoloji ve büyük veriler yoluyla sosyal yönetişimin iyileştirilmesi uluslararası toplumun ortak bir uygulaması olmuştur. 2010 yılında İngiltere, tüm sokaklarını ve otoyollarını kapsayan 4,2 milyon güvenlik kamerası kurdu. Bu dünya toplamının yüzde 25’ine denk düşüyor.
New York Polisi tarafından inşa edilen kentsel gözetim sistemi, cep telefonu mesajlarını izlemenin ve incelemenin yanı sıra yayaları ve araçları gözlüyor. Batı ülkeleri tarafından uygulanan sistemler neden Çin’e gelince insan hakları ihlali oluyor? Burada bir çifte standart olduğu açık.
Belgeselde, şantiyelere benzeyen uydu görüntüleri “gözaltı kampları” olarak tanımlanıyor ve burada “Kiminin işkence gördüğü mesleki eğitim ve öğretim merkezlerinde yaklaşık iki milyon Uygur ve diğer Müslümanların kilitli olduğu” iddia ediliyor ve “Hatta bazıların intihar girişiminde bulundu.” deniyor.
Belgeseli üretene şunları sormak istiyorum: Hiç uydu görüntülerindeki şantiyelerde bulundun mu? Hukuka uygun olarak kurulan mesleki eğitim ve öğretim merkezleri terörizmi ve dini aşırıcılığı kaynağında ortadan kaldırmak için Xinjiang’da sık sık meydana gelen terör eylemlerinden sonra kurulmuştur. Merkezlerin ABD’deki “topluluk düzenlemeleri” ya da Fransa’daki “aşırılık karşıtı merkezlerden” farkı yoktur.
Terörle mücadele ve ırkçılığın ortadan kaldırılmasına ilişkin hukukun üstünlüğü ruhuna ve uluslararası ilkelere uygun olarak, Xinjiang’ın mesleki eğitim ve öğretim çalışmaları sağlam yasal temeller üzerine inşa edilmiştir. Bu merkezler etnik köken ve din hedeflemeyen açık ve kesin prosedürleri takip etmektedir. Merkezleri ziyaret edenler bu yerlerin aşırılıkçı düşüncelerden kurtulmaya yardım ettiğini ve standart Çince ile yasaların öğretilmesine katkıda bulunduğunu biliyorlar.
Merkezler, kursiyerlerin temel haklarının herhangi bir şekilde ihlal edilmesini önlemek için anayasal ve diğer yasal hükümlere sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Eğitim ve öğretim merkezlerindeki kursiyerlerin kişisel özgürlükleri yasaya göre korunmuştur. Merkezler, kursiyerlerin düzenli olarak eve dönmelerine ve kişisel işler için izin talep etmelerine olanak tanıyan bir yatılı eğitim modeli kullanmıştır. Tüm etnik grupların adetleri, konuşma ve yazı dillerini kullanma hakkı merkezlerde tamamen korunmuştur. Merkezlerdeki yönetmelikler, müfredatlar ve menüler, standart Çincenin yanı sıra yerel etnik dilleri de kullanıyor. Tüm etnik grupların geleneklerine tam saygı duyuldu ve korundu. Merkezler stajyerlerin dini inanç özgürlüğüne saygı duydular. Stajyerler eve döndüklerinde dini faaliyetlere yasal olarak katılıp katılmayacaklarına kendileri karar verebilirler. Merkezlerde ayrıca 24 saat ücretsiz tıbbi tesisler mevcuttu, Büyük ve akut hastalıklar durumunda, kursiyerler hastanelere gönderildi Dünyada böyle bir “toplama kampı” var mı?
Belgeselde şöyle sözler var: “Tüm kursiyerlerin kursları tamamlayıp tamamlamadığından şüphe ediliyor. Kursiyerlerin bir yerde zorunlu çalışma yapmak için hala gözetim altında veya transfer edildiklerinden şüpheliyiz.”
Doğru ve yanlışı karıştırmak tam olarak böyle bir şey. Burada Çin Komünist Partisi Xinjiang Sekreter Yardımcısı Zohrat Zakir’in 9 Aralık 2019’daki Xinjiang Sürekli Gelişim Basın Konferansı’ndaki sözlerini hatırlatmak isterim: “Standart Çince, hukuki bilgi, beceri öğrenmeyi içeren meslek ve eğitim programı kursiyerleri kurslarını tamamlamışlardır. Yerel yönetimlerin yardımıyla sabit işler buldular, yaşamları iyileşti, böylece normal yaşamlara devam ediyorlar.” Stajyerler, serbest işgücü ve eşit çalışma haklarını paylaşan vatandaşlardır. İşlerinin yerlerini ve çeşitlerini seçme özgürlüğünün tadını çıkaracaklar.
Bu aktörlere gelince, şimdi gerçekte kim olduklarını görelim:
Birincisi, “Dünya Uygur Kongresi” üyesi olan ve Ekim 2010’dan beri Almanya’da bulunan Gülziyan Taxmamat. Kız kardeşinin Çin’e döndükten sonra yakalandığını iddia etti. Bildiğimiz kadarıyla, Malezya’dan geri dönen kız kardeşi Gulgina Taxmamat, şimdi Yining Şehrindeki bir eğitim kurumunda İngilizce öğretiyor ve ailesiyle birlikte yaşıyor.
İkincisi, Gulzila Awarkhan, sahtekâr ve vicdansız bir kadın. Bildiklerimize göre, 5 kişi onun kefilleri olarak, Yining Kırsal Kredi Kooperatifi’nden 40.000 yuan kredi başvurusunda bulundu. Banka tarafından kara listeye alındı çünkü kredilerini ödemeyi kasıtlı olarak erteledi ve hala vadesinden sonra faizi geri ödemedi. The Globe and Mail’in röportajında hayalinin çocuklarını yetiştirmek olduğunu söyledi. Ama hiçbir zaman çocuk doğurmadı. Üçüncü kocasıyla evlendiğinde üç üvey kızı oldu. Onlara karşı da kayıtsız kaldı. Hatta üvey kızı Kunduz Tursunjon’dan borçlarını geri ödemesini istedi. Eski iki kocasına göre, Gulzila evliliklerine sadık değildi. Evlilikleri sırasında kocasını aldatmaya devam etti. Gulzila’nın neye benzediğini bildiğimiz için söylediklerine inanmalı mıyız?
Üçüncüsü Rahima Xanba tamamen yalancı. Cep telefonuna WhatsApp’ı yüklediği için yakalandığını söyledi. Ayrıca The Globe and Mail ile röportaj yaparken, 70 gün boyunca ellerinin ve ayaklarının etrafında prangalarla bir gözaltı evine alındığını söyledi. Gerçek bu değil. Gerçekte bu kişi resim, telefonuna terörist ve aşırılık yanlısı ses ve videoları depoladığı ve sık sık izlediği için polise bildirildi. Yerel polis tarafından yasaya göre sorgulandı. Annesi Danixman Musa, “Kızımın karakolda suç işlediği şüphesiyle sorgulandığı gerçekten ama 3 saat sonra geri döndü.” diye konuştu.
Sadece bu “aktrisleri” Batı medyasında sık sık görmek çok ilginç. Merak ediyorum: Xijiang’dan yurt dışında yaşayan birçok insan var. Bu medya neden bu kadar az kişiyle röportaj yapmaktan hoşlanıyor?
Son olarak, Xinjiang’ın istikrarlı ve gelişmekte olduğunu, insanların mutlu bir yaşam sürdüklerini vurgulamak istiyorum. Bu uğursuz numaralar dünyanın bizi nasıl gördüğünü değiştirmeyecektir.
- Kaynak: https://www.criturk.com/haber/haber-lokasyon/xinjiangda-29-bin-din-adami-ve-24-bin-cami-var-146612
- Etiketler: Çin,Uygur,Xinjiang,Doğu Türkistan,ABD,Malezya,Xinhua Haber Ajansı,People’s Daily,Global Times