• 25.05.2020
  • 8258 defa okundu

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından Doğu Türkistan özel programı gerçekleştirildi. İsa Yusuf Alptekin Vakfı Başkanı Doç. Dr. Ömer Kul’un katıldığı programda Doğu Türkistan’da Çin tarafından uygulanan zulümler ele alındı.

Ülkemizde hızlı bir şekilde mülkiyet edinerek vatandaşlık alan Çin’lilerin Türkiye için de gelecekte problem olacağını belirten Kul Doğu Türkistan meselesini gündeme getirmek için duyarlı herkesin bir çaba içine girmesi gerektiğini söyledi ve neler yapılabileceğine dair fikirlerini şöyle sıraladı:

‘’Ülkemizde STK’lara bu konuda büyük görevler düşmektedir. Ulusal ve yerel basında konu gündemden düşürülmemeli, nümayişler düzenlenerek ülkeyi yönetenlerin eli kuvvetlendirilme. Ses çıkarmayalımdan ziyade ne kadar çok ses çıkarılırsa Çin’in geri adım atacağı dahası Türkiye’nin meseleyi BM gündemine getirmesi veya Çin ile yapılacak ikili görüşmelerde elini kuvvetlendirmesine katkı yapacaktır. Konferanslar, TV-Radyo programları, gazete mülakatları bu süreçte önemli yere sahip. Sosyal medya olmazsa olmaz gibi durmaktadır. Sadece Doğu Türkistan’da yaşananların değil, Çin’in Türk-İslam dünyası hatta insanlık için bir tehlike olduğuna dair kamuoyu bilinçlendirilmeli, Yerli üretim-yerli tüketime dair yeni bir dönem devlet eliyle başlatılmalı. Meselenin BM gündemine taşınması için ayrıca STK’larımıza da büyük sorumluluklar düşmektedir.’’

TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı’nın Doğu Türkistan davasının sembol isimlerinden İsa Yusuf Alptekin’in mücadelesine ve şahsiyetine dair soruyu şöyle cevaplandırdı:

Merhum İsa Yusuf Alptekin 1901’de Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde dünyaya geldi. 1949 yılında vatanı Komünistler tarafından işgal edilince Vatan için vatandan ayrılma düsturuyla dava arkadaşları ve halkıyla beraber Türkiye’ye göç ettiler. 1995 yılının 17 Aralık günü hakkın rahmetine kavuşarak Topkapı Kabristanlığında ebedi istirahatgahına defnedildi. İsa Bey ve dava arkadaşları Doğu Türkistan’da iken de Doğu Türkistan’dan çıktıktan sonra da meselenin çözümünü şiddetten uzak, karşılıklı müzakere ve BM gündemine taşınarak halledilmesi taraftarı oldu. O, Çin’in halkını her anlamda kasten geri bıraktığına, bu durumunda şuurlu bir milletin ve ona liderlik edecek kadroların olmamasına yol açtığını ifade ederdi. Bağımsızlığa giden sürecin uzun, meşakkatli ama sistemli bir program dahilinde halkı her alanda yetiştirmek suretiyle gerçekleşebileceğine inanıyordu. Talebe yetiştirelim, meseleyi BM ve İİT gündemine getirelim, onların desteğini alarak çözelim düşüncesini ömrünün sonuna kadar savunmuştu. Öğrenci yetiştirmek, gzete dergiler çıkarmak, kitaplar basmak, şuurlu nesiller yetiştirmek için bir asra yakın ömrünü, ailesini de bir kenara bırakarak, yoksulluk içinde yapmaya gayret etti. 1991’de Sovyetler birliği dağıldığında “İnşallah Kurtuluş sırası Doğu Türkistan’da olacak ve inşallah Doğu Türkistan’ın kurtuluş mücadelesinde öncülük şerefi Azizi Türkiye’mizin olacaktır” demiştir. Bugün yaşanan vekâlet savaşlarını düşündüğümüzde İsa Bey ve dava arkadaşlarının (Dr. Mesut Sabri Baykozi ve Mehmet Emin Buğra beyler ki, kendileri Doğu Türkistanlı hemşerileri tarafından ÜÇ EFENDİ olarak ifade edilirler) yolunun ne kadar da asil ve doğru olduğu daha net anlaşılmaktadır. Biz de Doğu Türkistan meselesinin halli noktasında büyük dava adamı, Doğu Türkistan’ın bayrak şahsiyeti İsa Yusuf Alptekin’in yolundan yürüyor, ideallerini yaşatmaya gayret ediyoruz.  

Doç. Dr. Ömer Kul Yakında Osman Batur Han kitabınız yayınlandı. Osman Batur Han’ın Doğu Türkistan mücadele tarihindeki öneminden bahseder misiniz sorusuna verdiği cevapta ise Batur’’un kahramanlığını şu cümlelerle anlattı:

Osman Batur Han benim Doktora tez konumdu. 1940 yılında Doğu Türkistan’ın Altay bölgesinde başlayan istiklal hareketinin önceleri bir neferi, 1941 yılı itibariyle lideri ve 1943 yılı Temmuz ayı itibariyle de başkomutanı idi. 12 Kasım 1944 Gulca Doğu Türkistan Cumhuriyetinin kuruşuna emeği geçen ender şahsiyetlerden birsiydi. 29 Nisan 1951 tarihinde Urumçi’de şehid edildiği ana kadar Çinlilere karşı amansız mücadeleleri ile bir halk kahramanına dönüşmüştü. Kementle Uçak düşüren büyük kahraman olarak nam salmıştı. Kısaca denilebilir ki Kafkaslarda Şeyh Şamil neyse Altaylarda Osman Batur odur. 90.000 kişinin gözü önünde Urumçi’de şehid edilirken söylediği “Ben ölebilirim ama milletim var oldukça Osman Baturlar ve bu dava hep var olacaktır” sözü, Doğu Türkistanlılar arasında halen söylenmekte, o günlere özlem duyan nesiller yetişmeye devam etmektedir.

 

  • Kaynak: https://www.tyb.org.tr/dogu-turkistan-tum-dunyanin-meselesi-olmali-43688h.htm
  • Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi,İsa Yusuf Alptekin, Doç. Dr. Ömer Kul’,Dr. Mesut Sabri Baykozi ve Mehmet Emin Buğra,Osman Batur Han,Şeyh Şamil