DÜNYAMIZ VE ÇİN

 

GÖKBAYRAK

ARAŞTIRMA BİRİMİ

 

ÇİN, HER GEÇEN GÜN SİLAHLANIYOR

Çin askeri harcamalarını yüzde 12.8 oranında arttıracağını, işsizlere de destek sağlanacağını açıkladı. Çin Maliye Bakanı Liu Zhangli, parlamento'da 1998 bütçesini açıklarken, askeri harcamalar için ayrılan 91 milyar yuanlık (10.96 milyar dolar) bütçeye ilişkin ayrıntı vermedi.

Çin 1980'li yılların sonlarından bu yana askeri harcamalarını önemli ölçüde arttırıyor. Dünyada askeri harcamaların giderek azaltılmasının aksine, Çin'in askeri harcamaları 1995 yılında yüzde 21, geçen yılda yüzde 12.7 oranında artırılmıştı. Tabiki bu rakamların gerçek olduğuna kimseyi inandıramazlar fakat kendilerini de savunmaktan geri durmuyorlar, askeri harcamalarının ABD oranla çok az olduğunu açıklandıktadırlar. Türkiye, Orta Asya ve Orta-doğudan menfaat bekleyen ve Türkiye'nin komşularını silahla besleyen iki emperyalist ülkeden hangisinin daha çok silahlandığını bütün dünya biliyor. (09.03.98)

 

İŞSİZLERE DESTEK

Çin'de kentlerde 15 milyon, kırsal kesimlerde de 130 milyon kişinin işsiz olduğunu açıklamalarına karşın dergimizin (Gökbayrak) yazarlarından araştırmacı Lokman Uzel Bey sadece şehirlerdeki işsizlik oranını %30 olduğunu tespit etmiş bulunmaktadır. 1978 yılından beri komünizm yönetimi altında pazar ekonomisine kapılarını açmak zorunda kalan, Çin Komünist partisinin 15. kongresinde özelleştirmenin önü açılan ve dolayısıyla işçilerin sokağa dökülmesini önleyemeyen 118 bin devlet işletmesindeki 118 milyon işçinin ücretlerini dahi alamayan (sigortasız) bu ülkede yaşayan insanların Tiemenmende olduğu gibi bir gün sokaklara dökülmesini önleyemeyeceklerdir.

Yine Mart ayının başlarında (01.03.1998) önlem alarak 40 bakanlık sayısını 29'a indireceklerini güya idari sistemin boyutlarını küçültmek amacıyla 4 bakanlık kuracaklarını bildirmişlerdir. (09.03.98)

 

YİNE DÜNYAYI ALDATIYOR

Çin Dışişleri Bakanı Cien Çiçen yaptığı açıklamada BM’nin sivil ve siyasi haklarla ilgili sözleşmesini imzalamayı kabul ettiklerini açıklaması başta ABD olmak üzere BM memnuniyetle karşıladılar. Beyaz Saray sözcüsü Mike McCurry, Çin'in bu kararını yapıcı ve olumlu bulduklarını kararın Çin'deki insan haklarının gelişmesinde ileri bir adım olduğunu söyledi. Şimdi, Çin'in hangi insan haklarından bahsetmeye hakları var ki sadece Doğu Türkistan'a 1955'lerden itibaren sözde Uygur Otonom Bölgesi adı altında özerklik hakları verdiklerini iddia ettiklerini ve Doğu Türkistan'daki 35 milyon Türk'ün yaşama hakları var mıdır, bu başta olmak üzere bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz. Buyrun beraber gidelim işgal altındaki o topraklarda insan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin hangi maddesine uyuluyor, uymadılar bundan sonra da ne Doğu Türkistan'a ne Tibet'e ne de İç Moğolistan'daki insanlara insanca müdahalede bulunacaklardır. Bu açıklamalar sadece dünyayı aldatmaktan başka bir şey değildir. (13.03.98)

 

BEYAZ SARAYIN AÇIKLAMASI

Amerika yönetimi Çin ile İran’ın arasında yapılan gizli bir nükleer anlaşmayı engellediğini bildirdi. Beyaz Saray Sözcüsü Michael McCurry, şöyle konuştu: "Çin hükümetine, nükleer silahların yayılması konusundaki hassasiyet ve kaygılarımızı ilettik, Çin'li yetkililer bunun üzerine derhal anlaşmaya son verdiler. Çin'li yöneticiler, ABD'nin nükleer yayılmaya ne denli önem verdiğini biliyorlar, bu yüzden bu konu bizleri tatmin edecek şekilde çözüme kavuşturuldu.

Daha önce aldığımız haberlere göre Çin'in İran'a uranyumu zenginleştirmeye yarayabilecek kimyasal ürünler satılması konusunda anlaşmışlardı.

Bu haberin hemen ardından ABD Başkanı Bili Clinton'un Afrika gezisi sırasında Çin'i ziyaret edeceğini açıklaması ve Beyaz saray sözcüsü Mc Curry, Clinton'un Çin gezisini Washington ile Pekin arasında gelişen ilişkilerden işbirliği alanlarının genişletilmesi ve farklılıkların olduğu alanlarda da samimi görüş alışverişinde  bulunması için bir fırsat olarak gördüklerini açıklaması ve birden karşılıklı böyle ziyaretlerin ardında hangi gerçeğin saklandığı sorusunu akla getiriyor. Çin'in İran'a satacağı kimyasal silahlan ne derece durduracağı da merak konusu olmakla birlikte bu silahları satmama kararını eğer almışlarsa da Clinton'un Haziran sonu veya Temmuz ayı başındaki Çin ziyareti sırasında dünyaya karşı ne gibi bir anlaşma içine gireceğini de kestirmek herhalde zor olmasa erek. (23.03.98)

 

DEMOKRASİ YANLILARINA TAHLİYE

Çin'de demokrasi yanlılarının1989'daki Trananmen Meydanındaki gösterilerine önderlik eden      29 yaşındaki Wang  Dan sağlık   sorunları  nedeniyle serbest bırakılarak  ABD gitmesine izin verildi.

 

Çinli muhalif serbest

Bu açıklamanın ardından ABD ve AB Wang Dan'ın serbest bırakılmasını memnunlukla karşıladıklarını açıkladılar. Bu arada Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel de yaptığı açıklama da AB'nin insan hakları konusunda ilerleme kaydetmesi yolunda Çin'e yaptığı baskının başarılı olduğunu açıklayarak övünmesi acaba, aynı hassasiyetinde Çin işgali altındaki Doğu Türkistan için de gösterilmesini gerektirmiyor mu? Yoksa bu topraklarda yaşayan insanların kabahati Müslüman  Türk  olması  mıdır? (19.04.98)

 

KIZIL KÖŞE    (RED CORNER)

Çin'de yaşanan karmaşıklığı gözler önüne seren Red Karner (Kızıl Köşe) filmi gösterime girdi. Dışarıda yenileşmelere açık olsa da, iç dünyası incelendiği takdirde kuşaklararası çelişkiler yaşanan, her tarafta hakimiyet için güçlerin çarpıştığı bir Çin'le karşılaşıyoruz.

Filmin konusu kısaca şöyle: Büyük bir uydu şirketinde çalışan Jack Maore (Richard Gere) ikna kabiliyeti nedeniyle şirket adına ön anlaşma için Çin'e gönderilir. Jack'in hayatı birden değişerek kendisini bir cinayetin içerisinde bulur. Savunma avukatını da Çin hükümeti kendisi belirler. Amerika hükümeti elçilik yetkilileri de girişimde bulunmak için yetersiz kalır. Jack'in Çinli savunma avukatı sonradan Jack'ı gerçekten savunmaya başlar ve Çin hükümeti de bir yabancıyı böyle savunmasından dolayı da avukatı sıkıştırmaya başlarlar.

Bu film elbette ki bizleri önemli derecede ilgilendiriyor çünkü stadyumlardaki toplu infaz görüntüleriyle süslenen ve insan hakları ihlallerinin ne derecede olduğunu gözler ününe sermesi bakımıdan seyredilmeye değer bir film.

Filmlerden, aktörlerden bahsederken, Dalay Lama Hindistan ve budacı dünyanın desteğiyle Tibet davasını (bizimle aynı kaderi paylaşan) dünyaya tanıtmada başarılı çalışmalar yapmakta ve bu uğurda Nobel barış ödülünü dahi almış bulunmaktadır. Bugün Holivud (Hollywood) da iki tane Dalay Lama filmi çevrilmektedir.

Filmlerin birisi Jean Jacques Anaud, öbürü Martin Scorsese tarafından çekilmektedir. Dünyaca ünlü aktiristler Sheron Ston, Shirley Mclaine, Goldie Hawn, Richard Gere (Budizm’i kabul etmiştir) Harrison Ford, Oliver Stone, Meg Ryan Tibet davasına destek verenler arasındadır.

Bunun yanında Alman Parlamentosu Tibet'in etnik ve kültürel kimliğinin korunması hakkında bir karar kabul etmiştir.

Budist alemi Tibet davasına böylesine sahip çıkarken bizim İslam alemi ne yaptı ne yapıyor. Sadece bir tek örnek vermek istiyorum. Doğu Türkistan'ın güneybatı komşusu olan Pakistan'a sığınan 13 Uygur Türk'ünü Pakistan askerleri sınırda Çinlilere teslim etmiş ve hemen orada Çin sınır muhafızları tarafından kurşuna dizilmişlerdir.(4 Nisan 1998)

 

DOĞU TÜRKİSTAN'DA FIRTINA

Bütün ajans ve gazetelerin Çin'in Sinkiang (sözde) bölgesinde demesine karşın Doğu Türkistan davasına her zaman sahip çıkan TGRT televizyonu "Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'da şiddetli fırtına çıktı. İlk belirlemelere göre 12 kişinin kayıp olduğu ve 1 0 kentte etkili olan fırtınanın orman yangınlarına sebep olduğunu" bildirmiştir. (20.04.1998)

 

ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN'DA ÖNLEM ÜSTÜNE ÖNLEM ALIYOR

Doğu Türkistan'dan güvenilir kaynaklardan almış aldığımız istihbarat haberlerine göre "İstikrar Ofisi" adı altında Doğu Türkistan ve Tibet te baş gösteren ayaklanmaları bastırabilmek için yeni Çin Komünist Partisi yeni bir birim kurdu. "Sosyal İstikran Yerleştirme Ofisi" partinin Merkez Komitesi'ne doğrudan bağlı olarak çalışacak. Ofisin faaliyet alanını, yasadışı (kendilerine göre) organizasyonlar, işten atılanlar, huzursuz çiftçiler teşkil ediliyor.

Aynı zamanda "yabancı düşman güçlerin etkisinin hissedildiği" bahanesiyle Doğu Türkistan'da faaliyet gösterecek bu ofisin başkanlığına da Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi üyelerinden Wei Jianxing getirildi.

Ne kadar önlem alırlarsa alsınlar Doğu Türkistan'daki kutsal mücadeleyi bastırmayacaklardır.

Zaten kendi topraklarındaki işsizliklerin artması, sosyal güvenlik sisteminin zayıflaması sonucu, büyük kentlerdeki protesto gösterileri ile baş edemeyen Çin, yapılan reformlar çerçevesinde çeşitli devlet kuruluşlarında çalışan yüz milyonlarca işçinin gelecek birkaç yıl içinde tamamıyla işten çıkarılması sonucu barut fıçısına dönen Çinli halkla baş edemeyecektir.

Mübarek topraklarımız Doğu Türkistan’daki "YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" şiarıyla kutsal davalarına inanmış 35 milyon Müslüman Türk'ün inançlarının kudretini anlayacaklardır.
 

(21.04.1998 GÖKBAY-RAK HABER MERKEZİ)

  • 1449 defa okundu.