Çin’in Uygur Türklerine zulmü son bulacak mı?
Çin’in Uygur Türklerine zulmü son bulacak mı?
- 5.12.2019
- 3014 defa okundu
ABD’de Temsilciler Meclisi’ne sunulan Uygur Türklerine yönelik yasa tasarısı 1’e karşı 407 oyla kabul edildi. Çin ile ekonomik savaşını hem Birleşmiş Milletler hem de NATO gündemine taşıyan ABD, bu adımı ile dünya ülkelerinin dikkatini Çin üzerinde toplamayı başardı. Peki bu yasa tasarısının içerisinde neler var?
Çin’in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygur Türkleri’ne yönelik baskı ve şiddet politikası her geçen gün artıyor. Son olarak, Çin’in Uygur Türkleri’ni tuttuğu kamplardaki ölümlerle gündeme gelen Uygur Türkleri’ne yönelik baskıların sona erdirilmesi için ABD Savunma Bakanı Mark Esper çağrı yaptı.
Vietnam ziyareti sırasında Esper, “Zorbalık ve yasa dışı faaliyetlere son verilmesi çağrısında bulunuyoruz” sözlerinin ardından, “Çin’in uluslararası hukuk ihlallerine ve Güney Çin Denizi’ndeki ölçüsüz iddialarına şiddetle karşı çıkıyoruz” diyerek konuyu yeniden gündeme getirmişti.
ABD’nin çağrısı ile aynı zamanda Çin, sosyal medya uygulaması Tik Tok üzerinden Uygur Türkleri’ne ilişkin içerik yayınlayan Amerikalı Feroza Aziz’in videosunu yayından kaldırarak hesabını, ‘terör örgütleriyle alakalı içeriklerin paylaşılmaması’ kapsamında askıya aldı. Farklı sosyal medya platformlarında yayınlanmaya devam eden videonun engeli Tik Tok’tan da kaldırılmış, Çin, Aziz’den özür dileyerek hesabını iade etmesine rağmen, Tik Tok’un yalnızca Çin pazarı için devreye aldığı Douyin uygulamasında videonun engelli olduğu anlaşıldı.
Çin’in Uygur Türklerine karşı yürüttüğü sistematik soy kırım ve beyin yıkama yazışmalarının basına yansımasının ardından, 11 Temmuz’da, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nde üye 22 ülke; Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren, kitlesel göz altıların durdurulması için çağrıda bulunan mektubu imzaladı.
Ekim ayında ABD’de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu öncesinde konuşan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Sincan Özerk Bölgesi’nde başlatılan uygulamanın terör ile alakalı olmadığını, bunun Çin’in kendi halkını yok etme girişimi olduğunu belirtmiş, dünya ülkelerinde yaşayan ‘diaspora Uygurları’na yönelik de çalışma başlatan Çin şiddetini Pompeo, ‘yüzyılın kara lekesi’ olarak değerlendirmişti.
Pompeo’nin açıklamalarının ardından BM 3. Komitesi’nde, aralarında ABD, İngiltere ve Almanya’nın da bulunduğu 23 ülke ortak bir açıklama yaparak, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerinden endişe duyduklarını dile getirdi.
Kamplardan ayrılarak Mısır üzerinden Avrupa ve Amerika’ya giden Uygur Türkleri’nin sağlık sorunları nedeniyle başvurdukları hastanelerde, kısırlaştırıldıkları, sinir sistemlerini baskılayacak ilaçlar verildiği, beyaz kimyasal enjekte edilerek sistematik biçimde öldürüldükleri ve kamplardan ayrılanların birçoğunun geçmişe dair bir şey hatırlamadıkları saptandı.
Bulgular ve BM’de alınan kararların ardından ABD, Uygur Türkleri için resmî adımı attı. ABD Temsilciler Meclisi, Çin’in Uygur Türkleri’ne yönelik ‘keyfi gözaltı, işkence ve tacizlerinden’ dolayı yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısını onayladı. Demokrat Kaliforniya vekili Brad Sherman tarafından sunulan tasarı, genel kurul oylamasında 1’e karşı 407 oyla kabul edildi.
Geçtiğimiz ay da ABD Senatosundan, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine; 2017 yılından bu yana, ‘Terörizmle sert mücadele’ adı altında, Uygur Türklerine ve Kazak, Kırgız, Tatar vb. azınlıklardan oluşan Türk kökenli ve diğer Müslümanlar’a yönelik baskı ve şiddetten sorumlu olan bazı Çinli yetkililere yaptırım uygulanması çağrısı yapılmıştı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın onayı ile yürürlüğe girecek olan yasaya Pekin yönetiminden de tepki gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying, yerel haber ajansına yaptığı açıklamada, ABD Senatosunda alınan kararı, Çin’in içişlerine müdahale olarak yorumlarken, “eğitim merkezleri”nin amacının ‘terörle mücadele’ olduğunun da altını çizdi.
Hua Çunying, ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen yasanın, uluslararası ilişkilerle ilgili genel kuralları ihlal ettiğini öne sürerek, uluslararası sözleşmelere uygun olmadığını söyledi. Sincan ile ilgili konuların, din, insan hakları ya da etnik köken ile ilgili olmadığını savundu.
TASARIDA NELER VAR?
BBC’de yer alan habere göre, ABD Senatosu Çin’i, Sincan’daki Müslümanlara yönelik, ‘sistematik ayrımcılık’ ve ‘Uygur Türklerini’ din, adil yargılanma, vatandaşlık ve siyasi haklarından mahrum bırakma ile serbest dolaşımdan mahrum bırakmakla suçluyor. Ayrıca Çin’in Müslümanlara yönelik hak ihlalleri;
– Çocuklardan DNA örnekleri toplamak dahil, her yere nüfuz eden ileri teknoloji kullanılarak gözetleme yapılması,
– Yüz ve ses tanıma uygulaması ile analitik teknikler kullanılarak, ‘olası suç faaliyetleri’ne dair veri tabanı oluşturmak,
– Evlerin dışına yerleştirilen barkod uygulaması ile, bireylerin ne sıklıkla dua ettikleri, namaz kıldıkları hakkında bilgi toplamak,
şeklinde sıralanıyor.
SONUÇ:
ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen Uygur Türkleri Tasarısı, bu alanda atılan ilk adım gibi görünse de, 2017 yılından bu yana hem ABD hem de Birleşmiş Milletler tarafından dile getirilen insan hakları ihlallerinin ilk kez resmiyeti dökülmesi olarak yorumlanabilir.
Çin yönetimi tarafından, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ‘terörle mücadele’ kapsamında kurulduğu iddia edilen ‘eğitim merkezleri’nden ayrılabilmeyi başaranların başvurdukları hastanelerde ortaya çıkan gerçekler her ne kadar reddedilse de, yaptırım uygulama kararı resmen yürürlüğe girdiğinde basına yansıyan belgelerin de artacağı beklentiler arasında.
ABD’nin yaptırım kararını onaylayan tasarısının özellikle NATO Liderler Zirvesi’nde ilk kez dile getirilen ‘Çin’ maddesi ile aynı güne denk gelmesi, Pekin yönetimi tarafından da tepkiyle karşılansa da, ekonomik anlaşma sürecinde olan iki ülkenin iki hafta içerisinde takvimine aldığı görüşmelerden çıkacak sonuç tasarının da kaderini belirleyecek.
ABD, ‘ekonomik savaş’ın bir anlamda Uygur Türklerine yönelik muamele üzerinden dünya ülkeleri nezdinde de karşılık bulmasını sağlamaya çalışırken, Türkiye; ABD-Çin arasında yaşanan bu süreçte, Çin ile olan ekonomik bağlantılarını güçlendiren ülkeler arasında. Uzak Doğu pazarına Çin’den giriş yapan Türkiye, Japonya ve Tayvan’ı da kapsayacak hat içerisinde, kiraz başta olmak üzere narenciye ihracatını da artırmayı hedefliyor. ABD’nin yıllık 13 bin 560 ton olan kiraz ihracatının 171 bin ton gibi yüksek bir oran ile Türkiye’ye dönmüş olmasının, yıllık 2.3 milyar dolar olan ihracat rakamını da 5 milyar dolara yükseltmesi beklentiler arasında. Uygur Türkleri’ne yönelik yaptırımlar ile Çin’e yönelik baskısını artıran ABD, BM, NATO gibi müttefiklerini de aynı doğrultuda kararlar almaya yönlendirirken, politik – ekonomik göstergeler Türkiye’nin Çin dış politikasının ılımlı bir havada devam etmesinin uzun vadede olumlu dönüşlerinin olacağı yönünde yorumlanıyor. BM nezdinde bir kınamanın ya da bölgeye dair yapılan ve yapılacak olan açıklamalarının dozunun bu göstergeler dikkate alınarak yönetilmesi konusunda hem fikir olan uzmanlar, Çin’in dünya genelinde ihraç ettiği ürünlerin kısa vadede gelişmekte olan ülkelerde üretiminin yapılmayacağı noktasında hem fikir.
Hem ABD Başkanı Trump hem de Pekin yönetimi görüşmelerin askıya alınacağı mesajı verirken, ABD müttefiki ülkelerin bu ekonomik savaşın neresinde konumlanacağı da soru işaretleri arasında. ABD’nin ekonomi politikasını ve yapılan ekonomik anlaşmaları değiştirme kararının ardından gündeme gelen Çin, önümüzdeki dönemde ABD’nin teknoloji altyapılı ihracat gerçekleştirdiği ülkelerle de kuracağı ilişkilerin sonucunda kendi büyümesini teyit edecek gibi görünüyor.
- Kaynak: https://www.intell4.com/cinin-uygur-turklerine-zulmu-son-bulacak-mi-haber-183633
- Etiketler: Doğu Türkistan’Çin,Uygur,ABD,Mark Esper,Vietnam ,Tik Tok,Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’Pompeo,Brad Sherman,Donald Trump’NATO,