
- 20.02.2016
- 3348 defa okundu
2000
yılından beri her 21 Şubat "Dünya Anadil Günü" olarak kutlanıyor.
UNESCO'nun, "Tehlike Altındaki Diller Atlası"na göre dünyada dillerin
200'ü son üç kuşakta kayboldu, 2 bin 300'ü kaybolma riski altında Çin,işgal
altında tutuğu Doğu Türkistanda Uygur Türkçesi yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya Doğu Türkistan Uygur özerk bölgesi Çinlilerin ağzıyla
Sincan(Xiang)özerk bölgesinde ... Çin Halk cumhuriyeti anayasasının Çin Halk
Cumhuriyeti Millî Otonomiye Kanunun' Uygurlara verdiği Anadilde eğitim hakkını
Doğu Türkistanlıların elinden aldı.Çin böylelikle kendi yaptığı Anayasanın
milli otonomi kanununu tanımadı.
Halbuki
Uygur Türkçesi en eski dillerden biridir. Türk tarihindeki en önemli şairlerden
Alî Şîr Nevâyî'nin Çahardivan'ı, Hemse'si, Kaşgârlı Mahmud'un "Divan-i
Lügatit Türk"ü, Yusuf Has Hacip'in Kutatgu Bilig adlı eserleri bu dille
yazılmıştır. Uygur Türklerinin tarihte yarattığı parlak medeniyetler ve dünya
medeniyet hazinesine yaptığı katkıların hepsi Uygur Türkçesi'nin gücüyle
olmuştur. Günümüzdeki duruma gelecek olursak, 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti
kurulduğundan beri Uygur Türkçesi Çin hudutları içersinde kalan Moğol, Tibet
dilleri gibi her sahada işlek bir şekilde kullanılmıştır. Uygur Türkleri kendi
dillerinin sayesinde eski Uygur medeniyetinin mirasçıları olarak kendi
kültürlerini geliştirme fırsatına sahip olmuşlardır. 58 yıldan beri Uygur
Türkçesi'yle yayımlanmış olan gazeteler, dergiler ve kitaplar dünyanın dört bir
yanına dağılmıştır. Ayrıca yüz binlerce Uygur Türkü bu alanda istihdam
edilmektedir. Son 20 yıldır Doğu Türkistan'da yazılı ve görsel medya hızlı
gelişmiştir. Doğu Türkistan'dakiekonomik gelişmelere takiben Uygur Türkçesi'nin
kullanma alanı da hızlı gelişmiştir. Bunların hepsi Uygur Türkçesi'nin
zenginliği ve Uygurların Uygur Türkçesi'ne olan sevgisi ile ilintilidir. Eğer
bir millet kendi dilini sevmiyorsa, kendi ana dilinin kıymetini bilmiyorsa o
dilin gelişmesi ve mükemmelleşmesi mümkün değildir. Uygur Türkçesi'nin yok
olmadan sonsuza dek mevcut olmasını sağlayacak olan tek şey, Uygurların kendi
diline olan sevgisidir. Eğer Uygur Türkleri ana dilini lideri, köylüsü,
çiftçisi, zengini, fakiri, aydını ve yıldızları olarak severse, ona sahip
çıkarsa Uygur Türkçesi ilelebet mevcut olacaktır. Çinliler 1949 yılının sonuna
doğru Doğu Türkistan'a tamamen hakîm olduktan sonra eskideki eğitim sisteminde
bazı değişiklikler yaparak çift dilli eğitimin temelini atmaya başlamıştır.
1950'lı yıllardan bugüne kadar Doğu Türkistan'da yürütülen çift dilli eğitimi
aşağıdaki 5 döneme ayırmak mümkündür.
Bugün
Kantonca( Güney Çin'in dili) ve Mandarince (Kuzey Çin'in dili)'ni konuşanlar
birbirlerini anlayamaz ancak; Çin alfabesiyle Çince yazışabiliyorlar.
Biz
her zaman Doğu Türkistanda Uygur özerk bölgesini işgal altında tutan Çin
işgalcilerinin buraya özerklik vermediklerini sözde özerk bölgenin sadece kağıt
üzerinde olduğunu söyledik.
Konu
üzerinde detaylı araştırması olan Uygur Türklerinden akademisyen Emet Erkinin
yaptığı araştırma bizi konu hakkında aydınlatıyor.
Bu
araştırmaya göre Çin halk cumhuriyeti Mayıs 1950 tarihinde Şin Jiang Halk
Hükümeti tarafından "Şin Jiang maarif Islahatı" konulu bir genelge
yayınlayarak ilk ve ortaokulların ders müfredatlarında düzenleme yapılması,
milli okullarda Çince ve Rusçanın seçmeli ders olarak konulması, Çince
okullarda ise Uygurca ile Rusçanın seçmeli ders olarak konulması
belirtilmiştir. 1959 yılında Şin Jiang Uygur Özerk Bölgesi hükümeti Şin
Jiang'daki bütün yüksek eğitim kurumlarında Çince hazırlık okuma zorunluluğu
getirmiş, hazırlık bittiği zaman öğrencilerden Çinceyi rahat okuma, dinleme ve
yazma becerisine sahip olmaları talep edilmiştir. 1964 yılında Uygur Özerk
Bölgesi yönetimi 474 sayılı genelge ile ortaokul ve liselerde çift dilli eğitim
yapma kararı almış, denemeli olarak Şin Jiang Üniversitesi ortaokulu, Gulja
şehri 6. lisesi, Kâşgar 2. lisesi, Börtala Moğol Otonom Bölgesi 2. lisesi,
Urumçi şehri 6. liselerinde denemeli olarak çift dilli eğitim yapmaya
başlamıştır. Böylece Doğu Türkistan'da çift dilli eğitimin temeli atılmıştır.
1966
yılında Çin'de başlatılan Kültür devriminin etkisiyle bütün Çin'de olduğu gibi
Doğu Türkistan'da da eğitim durma noktasına gelmiştir. Böylece yeni başlamış
olan çift dilli eğitim denemeleri de durmuştur .
1976
yılında Mao'nun ölümünden sonra Çin'de başlatılan açıklık politikasının
sayesinde Doğu Türkistan'daki milli eğitim canlanmaya başlamıştır. Okullarda
Ana dil eğitimine önem verilmekle birlikte Çince eğitime de önem verilmiştir.
Bütün Üniversitelerde hazırlık sınıfları şart konulmuştur. 6 Aralık 1982
yılında sabık Uygur Özerk Bölgesi başkan yardımcısı Baday, millî okullarda
Çince eğitimi güçlendirme konusunda teklif sunmuş ve bu kabul edilmiştir.
Teklif kabul edilince bütün yüksek okullarda, meslekî okullarda Çince hazırlık
görmek zorunlu hâle getirilmiştir.
12
Eylül 1985 yılında Uygur Özerk Bölgesi eğitim başkanlığı 5 senelik ilkokul
eğitiminin Ders Müfredatı Programı'nda 1985 yılından itibaren bütün okullarda
Çince eğitime başlamayı, köylerdeki okullarda ön hazırlıkların yapılarak 1987
senesinde Çince eğitime başlamayı bizzat talep etmiştir. 6 Nisan 1990 yılında
Doğu Türkistan'ın Kâşgar vilayetine bağlı Barın kasabasında meydana gelen
ayaklanmadan sonra Çin'in Doğu Türkistan'a yönelik politikasında köklü bir
değişim ortaya çıkmıştır. Siyasi baskı artmanın yanı sıra, eğitimde de köklü
bir değişime gidilmiştir. 25 Eylül 1993 yılında Uygur Özerk Bölgesi halk
temsilcileri kurultayının toplantısında Şin Jiang Uygur Özerk Bölgesi Dil ve
Yazı yönetmeliğinde azınlıkların Çinlilerle olan siyasi ekonomi ve kültürel
ilişkilerinde Çince kullanılması talep edilerek "Çince Çin devletindeki
bütün halkların kullandığı ortak dildir. Bütün resmî dairelerde resmi yazılar
Çince yazılmalıdır." diye şart konulmuştur. 14 Haziran 1996 yılında ilk defa
HSK yani Çince Seviye Sınavı getirilmiştir.
Uygur Türkçesinde Eğitimi Bütünüyle Ortadan Kaldırıp Çince Eğitime Geçme Dönemi Çin Komünist Partisi Merkezi Siyasî Büro Üyesi Uygur Özerk Bölgesi Komünist Partisi Genel Sekreteri Doğu Türkistan'daki çift dilli eğitimdeki problemlerle ilgili yaptığı konuşmada en büyük problemin öğretmen eksikliği olduğunu dile getirerek, aşağıdaki 3 öneride bulunmuştur.
a. Ana okulda Çince eğitime önem vermek.
b. Çin dilini iyi bilen ana okul öğretmenleri yetiştirmek
c. Ne pahasına olursa olsun Çin'in yüksek menfaati için Çince eğitime geçişin gerçekleştirilmesi şarttır. O konuşmasında şunları da dile getirmiştir: "Biz ilkokul birinci sınıftan itibaren çift dilli eğitime önem vermeliyiz. Özellikle öğretmenlerin Çince seviyelerini yükseltmeye önem vermeliyiz. Bundan böyle çift dili bilmeyenler öğretmen olamayacaktır. 2004 yılının Mart ayından itibaren ilk ve ortaokula Çince öğretmen yetiştirme çerçevesinde 55 bin öğretmene Çince öğretmek için 8 sene gerekmektedir. İki seneden beri 3791 öğretmen Çince eğitimden geçirilmiş ancak bu yeterli değildir. İşte bu yukarıda gördüğümüz konuşmalar aynen uygulamaya geçmiş ve Çince bilmeyen öğretmenler erken emekli edilmektedir. Onlara iki seneye kadar maaş verilmekte ve daha sonra bu maaşı kesilmektedir. 2010 yılında ilkokuldan üniversiteye kadar bütün okullarda Çince eğitim hedeflenmektedir. Gerçi bu çift dilli eğitim sözü kulağa hoş gelse de, Uygulamaya bakıldığı zaman bunun hiç de çift dilli eğitim olmadığı, tamamıyla Uygur dilini ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu açıkça görülmektedir. Çift dilli eğitim aslında kendi ana dilini çok iyi derecede bilmenin yanı sıra ikinci bir yabancı dilin öğrenilmesi demektir. Türkiye'deki özel okullar veya normal devlet okullarında ana dil eğitiminin yanında bir başka yabancı dil eğitimi verilmektedir. Hiçbir zaman Türk dili eğitimden kaldırılmamıştır.
Ama Çin'in çift dilli eğitim diye adlandırdığı bu uygulama asıl amacından sapmış olan, Uygurların ana dilini eğitim dili olmaktan çıkarmayı ve böylece bu dili peyden pey kullanımdan kaldırmayı hedefleyen bir uygulamadır. Bunun da Çin hükümetinin Uygurları asimle etme politikasının bir parçası olduğu açıkça ortadadır. Bunun yanı sıra, 2000 senesinden itibaren Çin'in Pekin ve Shang Hay kentlerinde Şin Jiang sınıfı diye adlandırılan 4 senelik lise eğitimi veren sınıflar açılmıştır. 4 senenin bir senesinde Çinceden eğitim verilir 545 ve sonraki 3 senesinde dersler tamamıyla Çince yapılmaktadır. Şin Jiang sınıfları ilk yılında deneme amaçlı olarak sadece iki sınıf olarak açılmış olmasına rağmen, bu sınıflar daha sonraki yıllarda hızla çoğaltılarak büyük kentlerden çok köy kasaba çocukları bu okula kayıt edilerek Çin' götürülmüştür. Onlar götürüldükleri yerlerde haftanın sadece bir günü dışarıya çıkabilecekleri kamp şeklindeki okullarda Çin dilinde eğitim görmeye başlamıştır. Tabı bu sırada bu öğrencilerin sıkı bir beyin yıkama çalışmasından geçirildiği de herkesçe bilinen bir gerçektir. Gerçi Doğu Türkistan'da çoğu insan ana dilin kullanılmasının bilincinde olsa da, ama Çin hükümeti tarafından planlı ve programlı şekilde yaratılan bu sistemde insanlar çaresiz kalmaktadır.
Ana dil okullarında okuyan çocuklar Çincesi yeterli değil, gibi bahanelerle
derslerinde istediği kadar başarılı olmalarına rağmen işe alınmamaktadır. Yani
ana dilde okuyan öğrenci en baştan işsiz olarak damgalanmaktadır. Üstelik
"Ana dil okullarının eğitimi yetersiz, Uygur dili artık dünyanın
gelişimine ayak uyduramamaktadır" gibi laflar ilk ağızlardan söylenerek
insanların beyni yıkanmaktadır. Böylece Uygur ebeveynler gelecekte çocuklarının
işsiz kalmaması kaygısıyla çocuklarını mecburen Çince okullarda okutmaktadır.
Eğer Çin'in bu politikası böyle devam ederse daha sonraki yıllarda okullardan
mezun olacak olan Uygur gençliği ne kendi ana diline hakîm, ne de Çin diline
hakîm olabilmiş, iki farklı kültürün arasında bocalayıp kalan vasıfsız bir
nesil olarak yetişecektir.
Çin
koloni yönetiminin 1955 ve 1986 yılları Çin Halk Cumhuriyeti Millî Otonomiye
Kanunu'nda Uygurlara verilmiş olan kendi anadilinde eğitim görme ve ana dilini
geliştirme hakkı, çift dili eğitimi adı altında Uygur Türklerinin elinde
almış,Urumçi üniversitesinde Uygur Türkçesiyle eğitim yapılırken ,Çin koloni
yönetimi anı bir kararla Urumçi üniversitesinde eğitim dillini Çince olarak
değiştirmiş . Çin'in Doğu Türkistan'da uygulamaya çalıştığı, çift dilli eğitim
adı altında yürümekte olduğu politika asimile siyasetidir.
Bir
halkın, kendi kültürünü, tarihini, kimliğini yeni nesillere aktarmadaki en
önemli işlevi, kullanmış oldukları anadil gerçekleştirir. Doğu Türkistan halkı,
anadilleri olan Uygur Türkçesinin yeni nesillere öğretilmesi konusunda da büyük
bir sıkıntı yaşıyor. Çin Devleti'nin, Çince dışındaki dillerin öğretilmesi
konusunda göstermiş olduğu katı tutum neticesinde, son zamanlarda çıkan
dergilerin yalnızca %10'unun Uygur Türkçesiyle yayımlanmakta olduğu bir bölge
haline gelmiş Doğu Türkistan. Buna ilaveten kitapta yer verilen bilgilerden,
eğitim kurumlarının büyük çoğunluğunun Çince eğitim vermesi meselesi, Uygur
Türkçesinin gelecek açısından nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu
gösteriyor.
Doğu
Türkistanı sömüren Çin İşgal yönetimi Uygur ana dilde Eğitim Okulu Açan Uygur
Aydını Doğu Türkistanlı eğitimci Uygur Aydın Abduveli AYUP tutuklamıştı.
AYUP
, Uygur dilinde Eğitim kampanyası adı altında bir çok bölgede ilk ve Ortaokul
açmaya planlamış, Uygur Türklerinden büyük bir destek görmüştü.
Uygur
dili ve kültürünü yok etme politikası yürütmekte olan Çin komünist rejimi
Abduveli Ayup ve arkadaşlarının bu faaliyetlerinden rahatsız olmuş, onların
Uygur Ana dil faaliyetlerini durdurmak için yasa dışı para topladı diye iftira
atarak gözaltına almıştı.
Çin
2002 senesinde Doğu Türkistan'daki okulların ders sistemini değiştirerek Çift
Dilde eğitim adı adlında Uygur Dilindeki tüm dersleri kaldırarak; zorunlu Çin
dilinde Eğitim vermeye başladı. Bunun sunucunda bir Çok Uygur Gençleri Uygur
dilini unutmaya başladı, bu metotla,Çin işgal yönetimi Uygur gençlerini asimle
edip Çinlileştirmek istiyor. Bu olay düpedüz Uygurlara yapılan Soykırımın başka
bir çeşididir.
Yücel Tanay
- Kaynak:
- Etiketler:
Yorumlar